Mümtazer TÜRKÖNE
Söyleyen, bir ara başbakanlık için adı geçen Binali Yıldırım: “Cemaatlerin görevi irşat etmektir, yönetecek siyasettir.” Demek ki herkesin yeri ve görevi belli; yönetmek siyasetçinin işi.
“Siyasete müdahale etmek”, hatta “siyasetçi gibi davranmak” son zamanların en yaygın sapma hali olarak görülüyor. O kadar ki, zihni bu konularda çok açık olan Ruşen Çakır bile “Sivil olması gereken Gülen Cemaati’nin gözü siyasal alanda...” eleştirisi getiriyor. Tuhaflığın altını çizmek için bir cümleyi olduğu gibi nakledelim: “Eğer siz Gülen cemaatinin gözünü siyasi alana, yani devlete dikmiş olduğunu ıskalarsanız, AKP ve Erdoğan’ın gözünü sivil alana, yani cemaatlere dikmiş olduğu yolundaki haklı eleştirileriniz inandırıcı olmaktan uzaklaşır ve değerini kaybeder.” Bu cümlede tuhaf olan ne? Asgari şartlarda demokrasinin varlığından bahsedebilmek için herkesin, ama herkesin “gözünü siyasi alana dikme hakkı”nı, tanımanız gerekir. Ya “gözünü devlete dikme” suçu? Siyaset yapma hakkının asıl sebebini oluşturduğuna göre, böyle bir suçtan kimse bahsedemez. Gözümü devlete dikiyorum, siyaseti siyasetçiye bırakmıyorum, gücüm yettiği kadar müdahale ediyorum, gerekirse örgütlenip baskıda bulunuyorum. İster bireysel, ister bir dernek veya cemaat olarak. Var mı itiraz eden? Benim siyasete müdahil olma, siyaset yapma hakkım var. Sınırsız siyaset hakkına sahibim. Devletin benim istediğim gibi düşünmesini, davranmasını istiyorum. Neresi tuhaf bu isteğin? Kanunlarda “devlete gözünü dikmek” diye bir suçtan neden hiç bahsedilmez? İktidarı eline geçiren, “siyaset benim işim” diyorsa bunun tek anlamı vardır: Denetimden, hesap vermekten kaçmak. Devlet iktidarını kullananlar, kendilerini denetlemeye ve hesap sormaya çalışanları engellemek için “devleti ele geçirmek” diye kanunda yeri olmayan bir suç icat edince, neden sesimi çıkarmadan boyun eğeyim?
Herkesin olduğu gibi, bir cemaatin de gözünü siyasal alana dikme hakkı vardır. Ve bunun tam tersine devlet iktidarını kullananların gözlerini sivil alana dikme hak ve yetkileri yoktur ve devlet gücü ile sivil alana müdahale demokrasi ile bağdaşmaz. Demokrasi neydi? Sadece temsil mi? Katılımcı demokrasi, müzakereci demokrasi, çoğulcu demokrasi, sivil denetim, sivil toplumun devlet karşısında güçlendirilmesi laflarını -Erdoğan da dahil- hepimiz yıllarca neden ettik?
Yolsuzluk rezaletleri ayyuka çıkmışken, iktidarın denetlenme çabaları “paralel yapının devleti ele geçirmesi” yaftası ile durduruldu. Devlet gücü silindir gibi sadece bir cemaatin üzerine yönelince geri kalanlar sessiz kaldı. Demokrasi standartlarını, hukuk prensiplerini, az-buçuk ağzımızda gevelediğimiz kuramları aniden ne kadar kolay kaybettik? 1980’lerde ve 90’larda sivil toplumu ayağa kaldırma gayretleri ne çabuk unutuldu? “Cemaatten sivil toplum olur mu?” muhabbetine çanak tutanlar, “paralel yapı” hayaletinin tam da sivil toplum fonksiyonu ve denetimine karşı üretildiğini neden göz ardı ederler? Hırsızlıktan, yolsuzluktan, denetimden yakınan bir cemaat, “dindar” bir iktidara karşı devleti nasıl ele geçirme suçu işlemiş oldu?
Erdoğan devlet iktidarını sonuna kadar kullanarak sivil toplumu muhasara altına aldı ve sıkıştırmaya başladı. Türkiye’nin en güçlü sivil dinî geleneğini temsil eden Risale-i Nur’ların Bakanlar Kurulu kararı ile devletleştirilmesi, aslında başlı başına bütün sivil toplum alanının karşı karşıya olduğu tehdidi gösterdi. Erdoğan’ın 2012’den itibaren adım adım uygulamaya geçtiği totaliter devlet projesi, sivil alanın bütünüyle ele geçirilmesine dayanıyor. Yolsuzluk dosyaları patlayınca iktidarın üstüne çöken kriz, “paralel devlet hayaleti” ile sivil alana yönelik genel taarruz için bir fırsata dönüştürüldü. Tarihsel olarak en köklü sivil geleneği temsil eden cemaatlerin devletleştirilmesi veya yok edilmesi teşebbüsüne, tahterevallinin tam denge noktasında durarak “devlet cemaat, cemaat devlet olmak isterse?” sorusuyla bakmak tarafsızlık mı? Din veya dindarlık ortadaki durumu açıklamadığına göre geriye ne kalıyor? Demek ki siyasal alanla sivil alan çatışıyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025