Şahin ALPAY
‘Ermeni soykırımını tanıma’ kararları ne genel olarak Türk-Ermeni ilişkilerinin iyileşmesine ne de Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesine bir katkı yaptı. Ama ne yazık ki, Türkiye’de Ermenilere karşı, çeşitli yerlerde Türklere karşı husumetin körüklenmesine hizmet edebildi.
Almanya Federal Meclisi, 2 Haziran’da aldığı kararla 1915-16 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşanan Ermeni ve öteki Hıristiyan azınlıklara yönelik katliamları “soykırım” olarak niteledi. Böylelikle aynı kararı alan, aralarında Fransa, Rusya ve İtalya’nın da bulunduğu 26 ülkeye Almanya da katıldı. Ötekilerden farklı olarak Almanya, önlemek için hiçbir şey yapmadığı gerekçesiyle bu “soykırım”da kendi payı olduğunu da kabul etti.
Ankara, karara sert tepki gösterdi. En ileri giden Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. Kararın ikili ilişkileri “ciddi manada etkileyecek” olduğunu söyledi. “Kararın bir kıymeti harbiyesi yok. Burada da bir üst akıl var… Alman ekolü Türkiye üzerinde bazı operasyonlar peşinde…” dedi. Türk asıllı Alman milletvekilleri için “Onların kanı bozuk… Kan testi yaptırmaları gerekir…” diye konuştu. Onların “terör örgütü uzantıları” olduğunu iddia etti. Türkiye vatandaşı olmayan Ermenilerin ülkelerine geri gönderilebileceğinden söz etti. Bu ifadeler, Türkiye’de yönetimin akıl ve mantık ölçülerinden, demokratik değerlerden giderek uzaklaştığının sadece en yeni işaretleri.
Kararın bir “kıymeti harbiyesi yok” ise ikili ilişkileri niçin “ciddi anlamda etkileyecek”? Kararı aldıran “üst akıl” kimdir, “Alman ekolü” nedir? Türkiye’deki Ermenistan yurttaşlarının suçu nedir? Türk asıllı Alman milletvekillerine yönelik sözler, ırkçılığın ve nefret söyleminin tipik ifadeleri değil de nedir? Konuya normal akıl ve mantıkla yaklaşıldığı takdirde, karar hakkında şunlar söylenmeli: Osmanlı Ermenilerinin kendi hükümetleri tarafından tabi tutuldukları zorunlu göç sırasında katliamlara uğradıkları, yüz binlerin telef olduğu konusunda, bu sıfata layık hiçbir tarihçinin bir tereddüdü yok. Ama yaşananların “soykırım” olup olmadığı konusunda, saygın tarihçiler arasında da görüş ayrılığı var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bir kararında belirttiği üzere bu, fikir özgürlüğü kapsamına giren bir konu.
Türkler değil ittihatçılar
Demokrasilerde tek tek bireyler gibi, parlamentolar da diledikleri sonuca varmakta özgür. Osmanlı Ermenilerinin başına gelen çapta bir trajedinin unutulması beklenemez. Ermeni diasporası unutulmaması için elinden geleni yapacaktır. Ne var ki tarihteki trajedilerin bir millete düşmanlığı körüklemenin vesilesi haline getirilmesi, ırkçılıktan başka bir şey değildir. Onun içindir ki, “Ermeni soykırımını tanıma” kararlarının hemen hepsinde Türkler ya da Türkiye hükümetleri değil, Osmanlı devletinin İttihatçı diktatörlerinin sorumlu olduğunun altı çiziliyor. Bu kararlar ne genel olarak Türk-Ermeni ilişkilerinin iyileşmesine ne de Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesine bir katkı yaptı. Ama ne yazık ki, Türkiye’de Ermenilere karşı, çeşitli yerlerde Türklere karşı husumetin körüklenmesine hizmet edebildi.
Nasıl oldu da Almanya’da bu karar neredeyse oybirliğiyle alındı? Almanya, Yahudileri soykırıma uğratan Nazi diktatörlüğünün açtığı vicdan yarasından arınmak için uğraşan bir ülke. Kararda iç siyasetle ilgili pazarlıklar etkili olmuş olabilir. Başbakan Merkel’in önümüzdeki seçimlerden sonra Yeşiller ile koalisyona hazırlanması, mülteci anlaşması ile Ankara’nın şantajına uğradığına dair eleştirilere maruz kalması, kararın neden 100. yıl dolayısıyla geçen yıl değil de bu yıl alındığının anlaşılmasına ışık tutabilir.
Ankara eğer bu kararların yayılmasını istemiyorsa, kamuoyunun kabul edebileceği bir çözüm arıyorsa, başka bir iktidarın değil, bizzat AKP iktidarının, Cumhurbaşkanı Gül’ün 2008’de Erivan ziyaretiyle başlattığı politikalara dönülmek zorunda. Ermenistan ile 2009’da imzalanan protokoller onaylanmalı; diplomatik ilişkiler kurulmalı, sınırlar açılmalı. Bu takdirde Ankara, Azerbaycan-Ermenistan barışına katkıda bulunmak için daha güçlü bir konuma gelebilir. Çözüm arama yıllarında emekli ve kıdemli Büyükelçi Volkan Vural’ın önerdiği üzere, Osmanlı Ermenilerinin başına gelen Büyük Felaket için resmen özür dilenmesi, el konulan malların tazmin edilmesi, dileyen aile fertlerine yurttaşlık verilmesi niye mümkün olmasın? Halkın desteğine sahip olduğunu iddia eden bir iktidar bunları niye yapamasın? Evet, Erdoğan iktidarından bunları beklemek beyhude, ama Türk-Ermeni barışı için er geç atılması gerekecek adımlar bunlar.
ALMANYA’YLA TARİHÎ BAĞLAR
Almanya ile ilişkilere gelince: Başbakan Merkel’in belirttiği üzere, “Almanya ile Türkiye’yi birbirine bağlayan çok şey var. Bir konuda farklı görüşlere sahip olsak bile, dostluğumuz ve stratejik bağlarımız derin.” Bu hususu dikkate aldığımızda, bu kararın iki ülke ilişkilerine büyük zarar vermeyeceğini umabiliriz. Kuşku yok ki, 19. yüzyıldan bu yana Türkiye’nin en yakın ilişkilere sahip olduğu Batılı ülke Almanya. Osmanlılar, Almanya’yı İslam ülkelerini sömürgeleştirmeyen, en az tehlikeli emperyalist devlet olarak gördüler. Almanya da nüfuzunu Hindistan’a kadar yayabilmek amacıyla Osmanlı’yla yakınlaşmayı fırsat olarak gördü; II. Abdülhamit’in pan-İslamist politikalarına destek verdi. İmparator II. Wilhelm, 1898’deki tarihi İstanbul ziyareti sırasında kendisini “300 milyon Müslüman’ın dostu” ilan etti.
Osmanlı’da 1908 “Hürriyet” devrimi Alman milliyetçileri arasında “Türk coşkusu”yla (“Turkenfieber”) karşılandı. Dönemin basınında Enver Paşa’dan “Türk Moltke”, Talat Paşa’dan “Türk Bismarck” olarak söz edildi. İttihatçılar, Osmanlı’yı I. Dünya Savaşı’na Almanya safında soktular. Osmanlı ordusunda çok sayıda Alman generali görev aldı. Savaş sonunda Enver, Talat ve Cemal paşalar İstanbul’dan Alman denizaltısıyla kaçtılar.
Almanya ile en yakın ilişkiler, 1933-45 arasında Naziler iktidarda olduğu dönemde yaşandı. İki ülkede de hatırlanmak istenmeyen bu dönemde Almanya’nın Türkiye’ye bakışına dair en kapsamlı araştırmayı Stefan Ihrig “Atatürk in the Nazi Imagination / Nazilerin İmgesindeki Atatürk” (Belknap-Harvard Yayınları, 2014) adlı kitabında yaptı. “Naziler ve Atatürk” başlığıyla (Alfa, 2015) Türkçeye çevrilen kitap, 1919-45 arasında Nazi basınının ayrıntılı incelenmesine dayanıyor. Vardığı sonuçları ana başlıklarıyla şöyle özetlemek mümkün:
ALGILAR DEĞİŞİR
Naziler, Kemalist Türkiye’yi “rol modeli” olarak gördüler. Türkler nasıl Sevr Anlaşması’nı yırtıp yeni Türkiye’yi kurdularsa, Almanlar da Versay Anlaşması’nı yırtıp yeni bir Almanya kuracaklardı. Atatürk tarihi kitlelerin değil, büyük önderlerin yaptığının kanıtıydı. Kemalist Türkiye nasıl bir rejim kurulması gerektiğine, muhalefet ve azınlık sorunlarının nasıl halledileceğine, din konusunda izlenecek politikaya örnekti. Türkiye “20. yüzyılın en modern devleti”ydi. Türkler üstün ırklardandı, Türkiye kesinlikle Avrupa’nın parçasıydı. Aşağı ırklardan sayılan Ermeniler “Doğu’nun Yahudileri”ydi. Almanya’da Nasyonal Sosyalizm, İtalya’da Faşizm ve Türkiye’de Kemalizm kardeş rejimlerdi. Atatürk öldüğünde Nazi basını hakkında “tek bir hata yapmayan mükemmel Führer” yorumunu yaptı. Türkiye’ye sempati 2. Dünya Savaşı süresince de devam etti. Ankara’nın tarafsız kalması anlayışla karşılandı; Hitler Türkiye’yi işgal planlarına yeşil ışık yakmadı. Ankara, 1945’te Almanya’ya savaş ilan edince, Nazi basını bunu öfke ya da hayal kırıklığıyla karşılamadı, yapmak zorunda bırakılmasıyla açıkladı.
Almanya, Nazi döneminde olduğu gibi, bugün de Türkiye’nin en büyük ticaret ortaklarından biri. Almanya’da 3 milyon dolayında Türkiye yurttaşı yaşıyor. Bunların yaklaşık üçte biri Alman uyruğunu seçti. Almanlar, Türkiye’ye gelen turistler arasında en büyük grubu oluşturmakta. Ama bugün Almanya’daki Türkiye algısı Nazi dönemindekine pek benzemiyor. 1908-45 arasındaki ve AB adaylığı tartışmalarında Almanya’daki Türkiye algısını karşılaştıran Ihrig kitabını şu son derece haklı yorumla noktalıyor: “‘Öteki’ hakkındaki ulusal, toplumsal ve kişisel görüş ve söylemlerimiz, herhangi bir gerçek ‘Öteki’den ziyade kendimizle ilgilidir; zamana, mekâna, korkulara, beklentilere, planlara ve rüyalara bağlıdır… Alman tarihinde ya da milli ruhunda ‘Ebedi, değişmez Türk’ diye bir şey yoktur. ‘Türk’ algısı yüzyıllar boyunca -özellikle de 20. yüzyılda- sık değişmiştir ve yine değişecektir.”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020