Sezin ÖNEY

Sezin ÖNEY
Sezin ÖNEY
Tüm Yazıları
Caravaggio
1.02.2014
2924

 Budapeşte’de, Güzel Sanatlar Müzesi’nde (Szépművészeti Múzeum), Caravaggio sergisindeyiz.

Caravaggio, 16. yüzyıl sonu, 17. yüzyılın başında eserler vermiş, müthiş bir deha.

Resimde, “modern çağı” başlatan insan.

Caravaggio’nun farkı...

Kavgacı, kumarbaz, düelloların gaddar savaşçısı, kibirli, öfke ve nefret dolu; hatta katil olması değil herhalde.

Caravaggio’nun, Roma’da bir düelloda rakibinin canını aldıktan sonra, kaçak hayatı yaşadığı dönemde, sığındığı Malta’da yaptığı bir resmin önünde duruyoruz.

Caravaggio’nun dehasını, bebekliğinden beri imge bombardımanı altında bir çocuğa, nasıl anlatabilirim?

Caravaggio’nun geçmişini unutturmak için Malta Şövalyeleri’nin arasına katılarak, “onurlu cemiyet hayatına” geri dönmeye çalışırken yaptığı, karşısında durduğumuz tablo, bir çocuğa sanatın mucizesiyle ilgili bir ipucu verebilir mi?

Malta Şövalyesi Antonio Martelli’nin portresi...

Karanlık ve ışığın iki boyutlu birleşimi, bize, 1608 yılından bugüne, Martelli’nin sadece fiziksel yansımasını, dönemin bir “fotoğrafını” aktarmıyor...

Aynı zamanda, Martelli’nin tuval üzerindeki boyadan gözleri, bizimle konuşuyor. Dönemin saygınlık ve kudret sembolü bir Malta Şövalyesinin taşıdığı güç, Martelli’nin kendi kişisel özellikleri, tablodan akarak zamanın ötesine geçerek, bir yaşamı, bir insanı anlatıyor.

Sergide, bahsettiğim tablonun yanından bir “Caravaggisti” (Caravaggio’cu) eseri var.

Yani, aynı dönemde, Caravaggio’nun sanatının etkisi altında onun çizgisini izleyen bir ressamın yaptığı Malta Şövalyesi portresi, kusursuz bir “çizim”.

Ama o kadar...

Yüzyılların aşarak, bugüne, “geçmişin fotoğrafı” olmaktan başka verdiği fazla bir şey yok.

O portrenin karşısında, Caravaggio’nunkinin önünde kaldığı gibi kalakalmıyor; hayat ve insanlık üzerine, bin bir türlü fikir, düşünce içine dalmıyor...

Caravaggio’nun yine Malta’da resmettiği, Vaftizci Yahya’nın ölüm sahnesinin tablosu, gene zaman ve mekân ötesinde şeyler söylüyor.

Yahya’nın çevresinde toplanan soğukkanlı katiller.

Masum ve güzel yüzlü, ancak Yahya’nın kesilen kafasının konacağı altın tabağı hazırlayan genç kadın...

Devletli gücü” temsil eden, ölüm emrini veren yaşlı adam...

Emri, tereddütsüz yerine getiren zindeliğin, gençliğin kuvvetini taşıyan, yaptığının vahametini bir an bile aklına getirmediği belli bir cellât...

Olayın korkunçluğunun ayırtında olanlar sadece, çığlık atmak üzere olan zayıf, titrek bir yaşlı kadın... Ve hapishane penceresinden, infazı izleyen, durdurma olanakları olmayan mahkûmlar...

Bu tablo, gelmiş geçmiş, günümüz, gelecek Türkiye’si siyasetinden manzaraları da çağrıştırabilir insana. Bambaşka dünyalar ve yaşamlardan manzaraları da...


Dink Cinayeti
’nin tablosu da olabilir bu; maskaralığa dönen Türkiye’nin darbeler geçmişiyle hesaplaşma fırsatını ıskaladığı yargı süreçlerinin her safhasının özeti de...

Caravaggio’nun son eserlerinden birinde, canavar Goliath’ı alt eden genç Davut canlandırılıyor. Goliath, Caravaggio’dan başkası değil. Davut’un elindeki kılıçtaysa, şu harfler var:

H-AS OS”; yani Latince, “Humilitas occidit superbiam”.

Alçakgönüllülük, kibiri yener.

Caravaggio, kendi kusurları, yetersizlikleri ve kısıtlılığının farkında tüm insanlar gibi, en büyük hesaplaşmayı kendiyle yaşıyordu.

Ve tabii, çevresiyle, “düzenle” de.

Sanata ve yeteneğe yatırım yaparken aynı zamanda sanatı sömüren ihtişamlı, ikiyüzlü Roma’nın, tarihe yansıtılmak istemeyen yüzünü, ezilen sıradan insanların, zafiyetlerini, acılarını resmediyordu; İncil’den hikâyeleri “canlandırırken”...

Caravaggio’nun derdi, fakirlerin hayal ve umutlarını gücüne güç katmak için Katolik din devleti, müthiş bir iktidar kavgası içindeki zengin aileler ve tüm bu düzenin, tutarsızlıkları, adaletsizlikleriyleydi.

Yaratıcılığın, zekânın, dehanın sahibine ödettiği ağır bedel; kendiyle, hayatla bitmeyen bu didişme...

Bunları, bir çocuğa anlatabilmek? Bunu başardım mı?

Bilemiyorum...

Sadece kalbimin bir kenarı, yaşamın kendisinin tüm bunları ona anlatacağını bilmenin kanlı gözyaşını sessizce akıttı.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • Eyy Türk Milleti!

    Eyy Türk Milleti!

    4.09.2012 16:50

    Ne istiklali ne Türkü.? Türk tarihi tamaamen yalan. Türk halkının tamamı öldürülmemek için önce Müslüman daha sonra da Türk denen uyduruk millete dönen insanlar. DNA testleri bunun en büyük kanıtı. Orta asyadan gelmişlermiş sahtekarlar. En büyük türk selanik dönmesi mavi gözlü kızıl saçlı atatürk... gerisi yalan uyduruk türk tarihi.

Yazarlar