Sinan ÇİFTYÜREK
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında, bir yıl önce yaşanan göçmen krizine oranla daha derin bir kriz yaşanmaktadır. Kriz, önce Almanya’nın Türk bakanlara referandumda evet propagandasını yapmak amaçlı mitinglerine izin vermemesiyle başladı ve hızla Avrupa’ya yayıldı. Almanya, “büyük patron” edasıyla krizi daha kontrollü götürürken kendisini izleyenler kısa sürede O’nu solladılar.
Özellikle Hollanda, yarın yapılacak olan seçim yarışının da basıncıyla yani iç siyasi hesaplarla krizi en önde göğüsledi. Erdoğan /AKP de bundan geri kalır mı? Ortakları MHP ile el ele vererek krizi referandumda siyasi kazanca dönüştürebilmek için “ayağa gelen fırsat” olarak görüp dört elle sarıldılar.
Krizde dikkat çekici olan, Almanya’yı, Alman ekolunda olan Avusturya, Hollanda, İsviçre, Danimarka ülkelerinin izlemesidir. Almanya başbakanı Merkel’de, Türkiye ile Hollanda krizinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Nazi kalıntıları” söylemini “kabul edilemez” olduğunu belirtip Hollanda ile tam dayanışma içerisinde olduğunu açıklarken, “siz en önde gidin ben arkanızdayım” mesajını verdi.
Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere’nin bu krizde Almanya’yı izlememesi tesadüf olmadı. Bu ülkelerden kimilerinde cılız tepkiler gelirken kimisi de sessiz kalkmayı tercih etti. İlginç olan Yunanistan’ın farklı bir tutumla Hollanda’nın tavrını eleştirmesi oldu. Herhalde bu tutumunda, “Türkiye’yi kızdırmayın milyonlarca göçmene Avrupa kapılarını yeniden açarsa en çok ben ayakaltında kalırım” kaygısı belirleyici olsa gerek! AB Bakanı Ömer Çelik’in, Hollanda ile yaşanılan krizle ilgili: “Türkiye AB’yle sığınmacı anlaşmasındaki karadan geçişler konusunu tekrar değerlendirmelidir” diyerek göçmenler kartını yeniden açmış olması Yunanistan kaygısını haklı çıkartıyor.
Krizin arka planında neler var?
Krizin patlak vermesinde birden fazla neden var, bunların belli başlılarını özetleyecek olursak:
I - Almanya ve izleyen ülkelerin, Türk bakanlara propaganda yasağı getiren tutumları yanlış ama AKP hükümetinin bu yanlış nedeniyle Avrupa’yı eleştirme hakkı yoktur. Erdoğan ve AKP, öncelikle aynayı kendisine tutmalı ve Avrupa’yı “ifade özgürlüğüne engellemek” yönünde eleştirirken kendilerinin yaptıklarına bakmalıdır. Çünkü Avrupa’nın yaptıkları, AKP hükümetinin Kürdistan’da halkımıza ve genel Türkiye halklarına yaptıklarının yanında lafı bile edilmeyecek kadar küçük kalırlar. Örneğin;
Referandumu, Olağanüstü Hal koşulları altında yapmayı halka dayatmak bile tek başlı başına bir hak ve özgürlükler ihlalidir. Daha vahim olanı ise; OHAL koşulları altında yapılacak referandumda “evet” propagandasını yapanlara her türlü devlet desteği sunulup önleri açılırken; “hayır” diyenlerin önüne ise tersine tüm devlet imkanlarını kullanarak engel çıkartan, gözaltına alan, tutuklatan, bunlarla da yetinmeyip elindeki medya araçlarıyla “terörist” olarak halka teşhir eden AKP hükümeti ile Erdoğan’ın, Hollanda ve diğer Avrupa ülkelerinin kendilerine yaptıklarını eleştirme hakları olur mu? Hayır!
“Bakanlarımıza ülkelerinde propaganda yasağı getirdiler” diyerek bugün Almanya, Hollanda…gibi ülkelerin tutumlarını eleştiren AKP hükümeti; bir süre önce Kürdistan kentleri tank ve tomalarla yakılıp yıkılırken, kentlerini ziyaret etmek isteyen Kürt vekillerin kentlere sokulmamasına ne diyor? Hatta öyle ki HDP kökenli bakanların bile savaşın sürdüğü kentlere girişlerine izin vermeyen AKP hükümetinin şimdi kalkıp Hollanda’nın tutumunu eleştirme hakları olur mu? Olmaz!
II - Hollanda’da Çarşamba günü genel seçimler yapılacak, Türkiye’de ise başkanlık sistemini hedefleyen referandum tarihi yaklaşıyor. Hollanda da, iktidarda bulunan muhafazakar başbakan Rutte’nin partisi güç kaybederken, yabancı karşıtı ırkçı Wilders partisi ise ciddi bir yükselişte. Rutte, bu krizde aldığı tutumla Wilders’in partisinin yükselişini durdurma çabasında.
Türkiye’de ise, referandumda evet çıkmasını hayat-memat meselesi gören Erdoğan ile partisi ve elbette kader ortağı haline gelen Bahçeli, anket sonuçlarında Hayır’ın önde olmasından ciddi ürküyorlar. Hollanda iktidar partisi, krizden yabancı karşıtı ulusalcı partiyi geriletmeyi hedeflerken; Erdoğan ve hükümeti ise referandumda “evet” oylarını yükseltme çabasındalar.
Erdoğan gürleyerek, “bunlar Nazi kalıntıları, bunun bedelini ödeyecekler, diplomasiyi öğrenecekler” söylemleriyle; Bahçeli ise “siz Viyana kapılarına dayanmak için yola çıkıyorsanız ben de Avrupa seferine eşlik ederim” beyanlarıyla referandum arifesinde krizi bilinçli derinleştirirken, 16 Nisan’da milliyetçi/ulusalcı oyları konsolide etme hesaplarının belirleyici olduğu açıktır.
Zaten AKP İzmir milletvekili Kocabiyik’ın “Almanya ve Hollanda olayları evet oylarını 2 puan yükselti” iddiaları, Erdoğan ve partisinin tıpkı “Allahın bir lütfü” dediği15 Temmuz darbe girişimi gibi, bu krizi de lehine çevirtmek istediği görülmektedir. Erdoğan’ın, aileden sorumlu bakanının Hollanda da yaşadıklarını değerlendirirken “15 Temmuz gecesi gibi bir gece yaşadık” benzetmesiyle yeni bir mağduriyet üzerinden destek arayışıdır.
Kısacası bu krizde iç siyaset hesapları sadece Türkiye ve Hollanda da değil genelde zirve yapıyor. İç siyasette ırkçı milliyetçilik ve popülizm çizgisinde tam bir yarışma yaşanınca devlet partisi CHP bundan geri dururu mu? CHP lideri Kılıçdaroğlu’da, daha radikal bir tutumla, “hükümeti Hollanda’yla ilişkileri askıya almaya çağır”dı. Böylece devlet partisi olmanın verdiği reflekslerle ulusalcılık yarışında aynı trene binmekte gecikmedi.
III – Avrupa’nın, bir süredir Erdoğan ve AKP ile araya mesafe koyan hatta giderek karşı tutum alan yönelimleri sadece iç siyasi hesaplarla izah edilemez, altında başka veriler bulunuyor. Erdoğan başbakanlığındaki hükümetin, “Arap Baharı” sürecinde özellikle de Mısır’da İhvan i Müslim pratiği üzerinden ABD ve Batı ile yollarının “ılımlı İslam” konusunda ayrılmasından bu yana, Batı tarafından önce sıcak bakılmayan giderek istenmeyen “adam” konumuna itilmesinin en açık örneğini Almanya ve etkisindeki ülkeler üzerinden bugün görmekteyiz. Avrupa ile yaşanan bu kriz, Batı’da Erdoğan ve AKP hükümetine duyulan tepkinin doruğa ulaşmasıdır. Aynı süreçte Trump’ın da, Erdoğan’dan gelen görüşme talebi için randevu vermediği görülüyor.
Elbette Kürdistan meselesinde, Türk devletinin, Batı’dan özelde de ABD’den “tehdit” algılaması ve bu “tehdidin” basıncı altında Şanghay ittifakına yaklaşması, dahası Rusya ile özel yakınlaşması da bu yaşananlarda önemli bir yeri bulunduğunu ekleyelim.
IV- Hedeflerinde genelde yabancılar özelde de Doğu halkları/göçmenler kitlesi bulunan ırkçı ulusalcı yükseliş Avrupa ve ABD siyasetinde ciddi bir tehdit olarak sahne almış durumda. Yaşanan bu krizde, genel olarak Avrupa’da ırkçı-ulusalcı siyasette yaşanan yükselmenin yarattığı siyasal atmosferin de ciddi rolü olduğunu ekleyelim. Muhafazakar, liberal hatta sosyal demokrat siyaset, yabancı düşmanı ırkçı ulusalcı siyasetin “önünü keseyim” derken kendilerinin de bir adım O’na yaklaştıkları görülmektedir. Türkiye ilişkiler açısından bakıldığında ise tek yanlılığın olmadığı, “Osmanlının torunlarıyız” ruh haliyle Erdoğan ve ekibinin özellikle son yıllarda Avrupa ağır eleştiriler yaptıkları biliniyor.
Sonuç yerine; son yıllarda Türk hükümetleri “düşmanlarımızı azaltıp herkesle dost olacağız” diye diye önce Ortadoğu’da sonra Avrupa’da herkesle düşman oldular. Dün “tüm komşularımızla sıfır sorun” siyaseti bölgede herkesle düşman olma sonucunu üretirken, bugün bunu değiştirmek isteyen Yıldırım hükümetinin,“düşmanlarımızı azaltacağız, dostlarımızı artıracağız” derken bırakın dostlarını artırmayı Avrupa ile de düşman olmaya başladılar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018