Ümit KIVANÇ
Hayat simgesel kötü tesadüflerle dolu. Bazılarına insanlar (partiler, hükümetler, devletler) kendileri zemin hazırlıyor. Suudi Arabistan’la kucak kucağa oturup “İslâm düşüncesi”nde değişimler yaratmaktan sözetmek, meselâ, bu tür zemin inşaatı faaliyetlerine örnek. Bu büyük inşaata ihtiras ve telaşla ve ruhsatsız girişirken başınıza açılabilecek işleri öngöremediğiniz belli. Ve fakat tam o esnada, başka bir bağlamda, zulmünüzü meşrulaştırma bağlamında, “sahiplik” iddianızı temellendirmek ve geleceği de zaptedebilmek için, üç bin beş yüz kilometre ötedeki, 85 bin nüfuslu bir tarihî küçükşehrin adını anıyorsunuz ve!.. Ve, o muazzam iddialı düşünce değiştirmeler âleminden, önünde diz çöktürdüğü esirleri başından vuran katillerin manevî âlemine yatay geçiş yapıyorsunuz. Yeni müttefiklerinizin “asalım asalım!” diye bağrıştığı bir ortamda yakışıyor da bir yandan. Dışarıda Suudiler, içeride Teşkilat-i Mahsusa yetiştirmesi mafyacılar, fonda kendine “İslâm Devleti” diyen birileri, bıçaklar, idam sehpaları, oluk oluk kan; güzel bileşim.
Ne kadar hüküm gücü olduğu belirsiz hükümetin başındaki isim, Ahmet Davutoğlu, Ortadoğu’dan başlayarak dünyaya ve hattâ gelecek kuşakların dünyasına hükmetme hayalinden vazgeçmiyor. Bu hayalden sarhoş, hükmü sadece birisi adına, vekaleten yürütebileceğini ve o birisi uygun gördüğü veya görmediği anda bu vekalete son verilebileceğini önemsemeksizin yaşıyor. Ve şimdi de, bilmediği, tarif edemediği fakat “hissettiği”! o “medeniyet”i -muhtemelen Osmanlılık kılıfını sıyırıp usturuplu bir yere saklayarak- Suudi Arabistan’la birlikte kurmayı umuyor. Bir varolma ve ilişki tarzı (kendine benzemeyeni yok etme) olarak tekfirciliğin maddî-manevî beşiği, muhafızı, finansörü Suudi krallığıyla.
Riyad’da Suudi Savunma Bakanı (aynı zamanda vekil veliaht, aynı zamanda yoksul dünyalarını bahtsız Yemenlilerin başına yıkma operasyonunun kahramanı) Prens Muhammed bin Selman’la görüştükten sonra dünyaya şunu açıkladı Davutoğlu: “Mezhep temelli tartışmalarda ortak bir tavır belirleme, IŞİD’in ortaya çıkardığı ‘İslâm düşüncesi’ni değiştirme perspektifimiz var.” Türkiye’nin “terör ve mezhepçiliğe karşı Suudi Arabistan'la birlikte hareket etme mutabakatı” varmış.
Mesele sırf bu mutabakattan ibaret olsaydı, mevzunun Farslara, Perslere, Safevîlere, Şiilere… artık hangisini beğenirseniz ona karşı bölgesel hegemonya mücadelesinden ibaret olduğunu düşünebilirdik. Ancak işin bir de “İslâm düşüncesi” boyutu var. (Zaten bir işin içinde “düşünce” varsa orada Davutoğlu’nun bulunmaması imkânsız. Gerçi “hoca” olarak anılmaktan hoşlanan bu siyasetçinin düşünce sistematiğinde, Ahmet ile Davutoğlu’nu toplayınca Ahmet Davutoğlu değil meselâ Mehmet Öztürk falan gibi bir sonuç çıkabiliyor ama…)
“DEAŞ” uyduruğu yerine Davutoğlu bu seferlik kendi mi “IŞİD” dedi, “Riyad’da DEAŞ dersem kimse anlamaz” diye mi düşündü, nisbeten doğrusunu söylemeye kalkıp “DAEŞ” derse bu sefer de örgütün fena halde bozulacağını hesaba kattı da kalp kırmak mı istemedi, yoksa o ne dediyse dedi de haberciler aktarırken mi lafı kendi alıştıkları IŞİD’e çevirdiler, bilmiyoruz. Zaten önemi de yok, çünkü o örgütün adı bunların hiçbiri değil, “İslâm Devleti”. (Hattâ örgüt kendine sadece “Devlet” diyor.) Üstelik, bizzat Davutoğlu’nun belirttiğine göre, şimdi Vahabilerle birlikte “değiştirme perspektifi” geliştirdiği, özgün bir “İslâm düşüncesi” de var bu “devlet”in.
Güzel.
Davutoğlu’nun açıklamasıyla aynı gün yeni bir vahşet videosu yayımlandı. “İslam Devleti”nin Ninova eyaletindeki propaganda biriminden çıktığı sanılan videoda, İD’in katillerinden beşi, Guantanamo turuncusu giydirilmiş beş esiri başlarından vurarak öldürüyordu. (İzlemedim, aktarılanı okudum.)
Fransız Fransızca’sıyla seslendirilmiş videoda İD, Avrupa’da eylemlerine devam edeceğini duyuruyor. Yeni hedefleri İspanya’da olacakmış: Toledo ve Cordoba. Böylece İD’in temsil ettiğini iddia ettiği “Müslümanlar”, Batı’ya, “Bir vakit bizim orada Endülüs devletimiz vardı, niye yıktınız!” diyecekler, 1085 yılında burayı alan Kastilya Kralı Alfonso VI’nın bu münasebetsizliğinin bedelini -İD bu kısmını vurgulamamış ama- solcu Podemos’a oy veren bugünün İspanya ahalisi ödeyecekmiş.
Aynı sıralarda İD, bir başka yayınında İngiltere’yi de tehdit etti ve, “size öyle şeyler yapacağız ki, çocuklarınızın saçlarına ak düşecek” gibi ifadeler kullandı.
“Çocukların saçlarına ak düşmesi” ne demek, biz biliyoruz. Önceden de biliyorduk, şimdi yeniden öğreniyoruz. Gençlere de hızlandırılmış kurs yapılıyor. Cenaze araca takılıp galiz küfürler eşliğinde yerde sürükleniyor. Bu utançla nasıl yaşanacak derken, bir kadıncağız vuruluyor, cansız bedeni günlerce sokak ortasında kalıyor. O orada kaldıkça utanıyoruz, utançtan saçlarımız beyazlaşıyor. Şu sokakta üç, bu sokakta beş cenaze “bulunuyor”! Biz çay demler, gazete okur veya azıcık kestirirken birileri sokaklarda can çekişiyormuş, öyle mi! Daha bir hızla düşüyor aklar. Bir bodrumda aç susuz yaralılar var. Sırayla ölüyorlar. Sırasız ölüyorlar. Ambulans gidemiyor, yaralılar alınamıyor. Ölüyorlar. Biz yaşamaya devam ediyoruz. İnsan bazen saçlarının ağardığını hisseder. O sırada sahiden ağarmakta mıdır, bilinmez, ama hissettiğiniz budur: şu anda saçlarım birden bembeyaz olacak, dersiniz ya da, oldu galiba, dersiniz. Özel bir acı türüdür size bunu dedirten. İçeride kalamayacak bir acı; birşeylerin rengini değiştirmesi, birşeylerin sesini yok etmesi, birşeyleri kurutması, kabartması, söndürmesi, azdırması, öldürmesi gereken bir acı. Dışarı vurması gereken… Ölmüş hayvanların serildiği yıkıntılara bakan çocuk fotoğrafları, her fotoğraf gibi bize o anı anlatmakla kalmıyor; pek yakın geleceğe dair uğursuz haberler de veriyor: biraz sonra, ikinci bir kare çekildiğinde, deniyor bu haberde, bu çocukların saçları beyazlamış olacak. Çok inandırıcı bir haber bu. Çünkü o beyazlamayı içinizde hissediyorsunuz.
İşte hüküm gücü belirsiz hükümetin başındaki insan, Ahmet Davutoğlu, Toledo’nun adını tam bu esnada andı: Çocukların saçlarına aklar düşerken. Harabeye dönen Diyarbakır/Sur’u “Toledo yapmak”tan sözetti. Sur’u Toledo yapmak.
Vahabiliğin tükenmez görünen servetlerle dünyadaki her türlü melaneti besleyebildiği, insan hakları ve insan onuru kavramlarından muaf Suudi Arabistan ile birlikte İslâm düşüncesinde dönüşüm yaratmak!.. Dönüşmüş hali nasıl bir düşünce olacak? Tarihî dayanakları, bağlantıları arasında Toledo var belli ki. “Haçlılar”ca ele geçirilişinin intikamını almak için İD’in “çocukların saçlarına ak düşürecek” eylemler yapacağı Toledo.
Toledo’nun intikamını almak isteyenle, yakıp yıktığı Sur’u Toledo yapacağım diyenin “düşüncede” birbirlerine mesafesi ne kadardır ki?
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları

































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024