21 yıllık AK Parti iktidarında, beklendiği gibi laiklik henüz elden gitmedi. Cumhuriyet tarihinin en seküler toplumunda yaşıyoruz. Namaz kılanların, başörtüsü takanların sayısı artmıyor hatta bir veriye dayanmasa da çıplak gözle görünen biçimde düşüyor. İçkiye yüksek vergiler konuyor ama Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’de bu kadar çok içki ruhsatlı işletme olmamıştır, haliyle içki tüketimi de düşmüyor, artıyor. Atatürk de unutulmadı, aksine güçlendi, yine Cumhuriyet tarihinde Atatürk’e hakaretten en çok insanın gözaltına alındığı zamanlarda olabiliriz.
Yine de Türkiye’nin İslam devletine doğru gittiği fikrinden İslamcılar bile vazgeçti ama laikler vazgeçmiyor.
Yeni laik atak, Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirileceği.
Üstelik bunu yapmasından korkulan parti de yüzde 1’i henüz görememiş, temsil ettiği Kürtlük ve İslamcılık kriterleriyle bunu kısa sürede yapması da pek mümkün gözükmeyen HÜDA-PAR.
CHP, gerçekten HÜDA-PAR’ın ilk dört maddeyi değiştireceğinden endişe mi ediyor yoksa kendisine dövecek bir DEM Parti buldu, milliyetçi popülizmin tadını mı çıkarıyor belirsiz.
AK Parti’nin DEM Parti’ye yaptığı muameleyi, CHP HÜDA-PAR’a yapıyor. Özgür Özel, mikrop bile dedi. Tabii Kürt haklarını savunanların onu bunun için kınamacağının gayet farkında olarak.
Burada kaygı duyulan ilk dört maddedeki laik devlet hükmü.
Yoksa HÜDA-Par’ın cumhuriyetle, demokrasiyle, bayrakla, marşla, başkentle bir sorunu yok.
Ama Anayasa’yı bir kere uzaktan görmüş olanlar da bilecektir ki, Anayasa’da laikliği düzenleyen tek başına bir 24. madde var:
“Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.”
Yani ilk dört maddeyi konuşmak laiklikten vazgeçmek demek değil.
Ama konuşulmasına bu tahammülsüzlük üzerinde konuşulmayı hakediyor.
Öyle görünüyor ki bazıları Anayasa’nın ilk dört maddesini bizzat Atatürk’ün yazdığını zannediyor.
Halbuki, Atatürk’ün bizzat bulunduğu ve muhalefeti tasfiye ederek egemen olduğu İkinci Meclis’in kabul ettiği 1924 Anayasası’nın ilk dört hükmünde böyle bir madde yoktu. 1937’ye kadar yapılan değişikliklerle ilk dört madde şöyleydi:
“Madde 1.- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Madde 2.- (Özgün hali) Türkiye Devletinin dini, Dini İslâmdır; resmî dili Türkçedir; makarrı Ankara şehridir.
Madde 2.- (1928’deki değişiklikle)
Türkiye Devletinin resmî dili Türkçedir; makarrı Ankara şehridir.
Madde 2.- (1937’deki değişiklikle)
Türkiye Devleti, Cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçıdır. Resmî dili Türkçedir. Makarrı Ankara şehridir.
Madde 3.- Hâkimiyet bilâ kaydü şart Milletindir.
Madde 4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi milletin yegâne ve hakikî mümessili olup Millet namına hakkı hâkimiyeti istimal eder.”
Yani ne bugünkü dört maddeyle aynıydı ne de bu maddelerin değiştirilmesinin teklif dahi edilmesi yasaklanmıştı.
Hatta 1924 Anayasası tasarısının TBMM’deki görüşmeleri sırasında Bozok mebusu Hamdi Bey, devletin dinini, başkentini ve resmi dilini belirleyen 2. maddesinin, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu söyleyen 3. maddesinin ve TBMM’nin milletin tek ve gerçek temsilcisi olduğunu, egemenliği millet adına yalnız onun kullanacağını belirten 4. maddesinin de değiştirilmelerinin yasaklanmasını teklif etmiş ama bu öneri Meclis’te kabul edilmemişti.
1924 Anayasası’nda “değiştirilmesi teklif dahi edilemez” hükmüyle korunan sadece devletin Cumhuriyet olduğunu düzenleyen birinci maddeydi.
O da Anayasa’nın tepesine değil, 102. maddesine yazılmıştı:
“İşbu kanunun şekli Devletin Cumhuriyet olduğuna dair olan birinci maddesinin tadil ve tagyiri hiçbir suretle teklif dehi edilemez.”
Peki 1961 Anayasası’nın ilk dört maddesi nasıldı?
“1.- Türkiye devleti bir Cumhuriyettir.
2.- Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, millî demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
3.- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.
Resmî dil Türkçedir.
Başkent Ankara'dır.
4.- Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletinindir. Millet, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır.Egemenliğin kullanılması, hiçbir suretle belli bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılmaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.”
Yani 1961 Anayasası’nın ilk dört maddesi de bugünkünden farklı biçimde yazılmıştı.
Türkiye tarihinin belki de en sıkı Kemalist hukukçu ve askerlerinin eseri olan anayasanın ilk dört maddesinde Atatürk’ün adı bile geçmiyor, milliyetçilikten bahsedilmiyordu.
61 Anayasası’nda “değiştirilmesi teklif edilemez” maddesi ise 9. maddeye yazılmıştı, tıpkı 24 Anayasası gibi sadece Cumhuriyet’i koruyordu:
“9- Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki Anayasa hükmü değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”
Peki, pek çoklarının Atatürk’ten miras kaldığını zannettiği 1982 Anayasası’na bu dört madde nasıl girmişti? Bu maddeleri kim yazmıştı?
Aslında 1982 Anayasası’nı hazırlayan Kemalist hukukçu Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı başkanlığındaki heyetin hazırladığı ilk taslakta “değiştirilmesi teklif dahi edilemez” diye bir dördüncü madde yoktu.
İlk taslakta ilk üç madde şöyleydi:
“1- Türkiye devleti bir Cumhuriyettir. Anayasa’nın bu hükmü değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez.
2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir.
3- Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.
Resmi dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı albayraktır.”
Milli Marşı İstiklal Marşı’dır.
Başkenti Ankara’dır.”
Darbeciler tarafından hazırlanmasına rağmen bu taslağın ilk üç maddesi de dahil olmak üzere bütün maddeleri aylarca tartışıldı.
Anayasa Mahkemesi üyesi Yekta Güngör Özden, taslak için “Devlet diktatörlüğü kurulmamalı” demişti. Barolar Birliği Başkanı Atilla Sav “Bu Anayasa ile otoriter bir rejim kurulabilir” diye uyarı yapmıştı. Türk-İş’ten akademisyenlere kadar günlerce taslak yerden yere vurulmuştu.
Ama kimse değiştirilmesi teklif edilemez diye bir madde önermemişti.
Sonra taslak darbecilerin seçtiği vekillerin oturduğu Danışma Meclisi’nin önüne geldi.
İlk dört maddedeki kelimeler de olmak üzere Anayasa’nın her kelimesi, kavramı eleştirildi, tartışıldı. Değiştirilmesi teklif dahi edildi.
Atatürk milliyetçiliği yerine Türk milliyetçiliği yazılmasını isteyen de oldu, İstiklal Marşı ve Türkçe’nin ilk dört maddede olmasına karşı çıkan da...
Hatta ilk üç madde eleştirileri için Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı şöyle demişti: “Bundan sonra Galata Kulesi’ne kızıl bayrak çekilemeyecektir.”
Fakat bu kadar sert bir sağcı olan Aldıkaçtı’nın bile kabul edemediği teklifler olmuştu.
Örneğin Anayasa’nın ilk üç maddesindeki bütün hükümlerin değiştirilmesinin teklif dahi edilemez hale getirilmesi teklifi...
Aldıkaçtı, sadece Cumhuriyet’in bu kapsama alınabileceğini söyledi, diğerlerine neden karşı çıktığını ise şöyle anlattı:
“Cumhuriyet ve Cumhuriyetin temel ilkelerinin değiştirilmeyeceği değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği hükümlerinin tasarıya eklenmesi isteniyor. Bir toplum devamlı değişir, dayandığı sosyal kuralların hukuk kaidelerinin değişmeyeceğini ilan madde dahi bir gün değiştirilirse ne yaparsınız. Ya çoğunluğun kararına uyarız ya isyan ederiz yahut da karşı karşıya dövüşürüz. Ama b ir sosyal kuralın değişmesine karşı çıkamayız. Sözlerim fazla soyut görünüyor. Somut örnekler de verebilirim. Mesele toplumun değişmesini durdurmayacak hükümler getirmektedir. Sadece Cumhuriyet’in değiştirilmeyeceğine ilişkin hükmün 11. Madde olarak konmasını teklif ediyorum.”
Yani 82 Anayasası’nın banisi Aldıkaçtı, darbecilerin Danışma Meclisi’nde bugünkü CHP’li pek çok milletvekilinden daha liberal konuşmuştu.
Onun teklifi Danışma Meclisi’nde kabul edildi, Anayasa’nın ilk taslağında hiçbir maddesinde bulunmayan “değiştirilmesi teklif edilemez” maddesi, tıpkı 1961 Anayasası’ndaki gibi sadece Cumhuriyet için 11. madde olarak Anayasa’ya eklendi:
"Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki Anayasa hu¨kmu¨ değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”
Danışma Meclisi’nde kabul edilen 11. Maddenin gerekçesinde şöyle yazıldı:
"1924 Anayasası konarken saltanat henu¨z kaldırılmış bulunduğundan Cumhuriyet rejimini korumak için. Anayasada yapılacak bir değişiklikle saltanata dönu¨lmesini önlemek amacına uygun olarak Cumhuriyet rejiminin değiştirilmez olduğu ve değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği Anayasa hu¨ku¨mleri arasına konmuştu. Fransa'da da 3. Cumhuriyetin başlarında aynı mealde Cumhuriyet rejimini koruyacak bir hu¨ku¨m getirilmişti. 1924 Anayasasında hiç şu¨phesiz 3. Fransız Cumhuriyetinden esinlenerek saltanata dönu¨ş eğilimlerine set çekilmiştir. 1961 Anayasası du¨zenlenirken böyle bir endişe artık kaybolmuştur. Atatu¨rk'u¨n kurduğu ve gençliğe emanet ettiği Cumhuriyet rejiminden geriye dönu¨şu¨n mu¨mku¨n olamayacağı tartışılmaz bir gerçek olarak Tu¨rk milletince kabul edilmiştir. Buna rağmen sadece tarihî niteliğinden dolayı Cumhuriyet ilkesinin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği 1961 Anayasasına konmuştur. Komisyonumuz da aynı sebeple hu¨kmu¨ tekrarlamıştır."
Peki, ilk dört maddenin konuşulmasını bile imkansız hale getiren, Anayasa’ya değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddesini kim soktu?
Danışma Meclisi’nde kabul edilen Anayasa taslağı, önce Kenan Evren ve beş generalin olduğu Milli Güvenlik Konseyi’nde kurulan Milli Güvenlik Konseyi Anayasa Komisyonu’nda incelendi.
Danışma Meclisi’nin Orhan Aldıkaçtı başkanlığındaki Anayasa Komisyonu sivil hukuk profesörlerinden oluşuyordu. MGK’nın Anayasa Komisyonu ise subaylardan kurulmuştu.
Komisyonun başına Genelkurmay’ın Baş Hukuk Müşaviri olan Hakim Tümgeneral Muzaffer Başkaynak vardı. Komisyonun diğer üyeleri de rütbeli askerlerdi.
Tabii komisyon sivillerin hazırladığı taslağı son haline getirirken yalnız değildi. Kenan Evren, komisyondaki çalışmalara katılıyordu.
Evren, 10 Ekim 1982 tarihinde günlüğüne şöyle yazmıştı:
“Anayasa üzerindeki çalışmalarımızı tamamlamak üzereyiz. Sık sık toplanıyor ve görüşmelerimizi sürdürüyoruz. 20 veya 21 Ekim tarihinde tamamlamayı programladık.”
Nihayet Anayasa Komisyonu’nun hazırladığı gözden geçirilmiş taslak Milli Güvenlik Konseyi’nin önüne geldi.
Danışma Meclisi’nin 193 madde ve 11 geçici maddeden oluşan Anayasa taslağı delik deşik edilmişti. Sadece 8 madde aynen kabul edilmiş, 32 madde madde numarası ve kenar başlığı değişikliği gibi teknik değişikliklerle aynen kabul edilmiş, geri kalan bütün maddeler değiştirilmişti. Beş madde tümden çıkarılmış, beş madde ise tümüyle yeniden yazılmıştı.
Hukukçu subaylardan oluşan Anayasa Komisyonu’nda yazılan beş maddeden biri de meşhur değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddesiydi.
Madde diğer ilk üç maddeyle birlikte MGK’nın önüne değişmiş olarak geldi ve MGK’nin beşi bir yerdesinden kimse söz almadı, madde sessizce ve aynen kabul edildi.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları


































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
8.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025