Ahmet AY
Geçen gün ziyaretime gelen İspanyol akademisyen Ancelica ile sohbet ediyoruz. Bir yazımdaki, “20. Yüzyılın sadece 10 yılında Avrupalı Hristiyanlar 120 milyon Avrupalı Hristiyanı katletti”tespitimin kendisini çok etkilediğini, bunun üzerine Türkiye’ye gelmişken benimle bu konuyu konuşmayı da planladığını söyledi.
Uzun sohbetin bir yerinde, “Osmanlı dünyayı 600 yıl barış içinde yönetti”dedi. Bunu bir İspanyol’dan duyduğumda çok şaşırdım. Beni şaşırtmaya devam eden Ancelica, “Biz Batılılar ise 100 yıl dolmadan bütün dünyayı ateşe verdik” dedi ve ekledi: “Bizim Hristiyan Batı tarihinin aslı yoktur, kurgu olan Avrupa tarihi Fransız devriminden sonra masa başında hazırlanmıştır.”
İşte bu Batı’ya son iki-üç asırlık hayranlığımız anlaşılabilirdi eğer Batılı milletleri kendi milletimize tercih etmeseydik. Avrupailik hayranlığa, hayranlık aşka dönüşmüştü. Bu öyle böyle bir aşk da değildi, tam bir Avrupaperestlikti.
Oysa Avrupa hiçbir zaman Türkleri ve Türkiye’yi Avrupalı görmedi. Ne coğrafi olarak ne de dini ve kültürel açıdan Türkiye’yi kendilerinden saymadılar. Bizim kapısında 60 yıl beklediğimiz Avrupa Birliği ülkelerinin okullarında okutulan kitaplarda Türklerle, Türkiye ile ilgili olumlu tek bir satır bulamazsınız. Avrupa ülkelerinde Türkler hakkında kurulan en olumlu ve naif! cümlenin, “Fumare come un Turrco/Türk gibi sigara içmek” olduğunu dahi bilmiyoruz.
Mesela kaç Türk, evrimci düşüncenin babası Ç. Darwin’in, “Türk ırkı yakında yok olacaktır. Üstün ırk olan Avrupa barbarları yok edecek” dediğini biliyor?
Avrupalı siyasetçilerin de Türkiye ve Türklere bakışı farklı değil. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecinde ‘son darbeyi ben indireyim yarışında’ bütün Batılı devletler vardı. Bugün için de aynı şey söz konusudur; Batılı devletler, Türkiye’nin daima sorunlarla boğuşan, dengesini bulmayan bir ülke olmasını istiyorlar.
Batı düşmanlığı yapmıyorum, bizim onlara ihtiyacımız olduğu gibi Batı da bize muhtaç. Söylemeye çalıştığım şey şu: Bizim Batı ülkelerindeki yerimiz, karşılığımız budur, bunun bilincinde olarak adımlarımızı atalım.
Batılı devletlerin bizim medeniyetimizle, kültür ve inancımızla bağdaşır hiçbir yanı bulunmamaktadır. En basitinden, onlar elde edecekleri güçle tahakküm kurmak için her türlü zulüm ve zorbalığa başvurmaktan çekinmez iken biz, gücü adalete amade kılıyoruz. Bu ilke diğer bütün ayrışmalara sebep olan temel anlayış ve yaklaşımdır.
Oysa bizim Asya ülkeleri ile tarihin derinliklerinde yatan bir düşmanlığımız yoktur. Mezhep farklılıklarının yol açtığı kimi katliamlar bile kalıcı düşmanlıklara sevk etmemiştir. Son iki asırda “böl-yönet” amaçlı Batı’nın ajanları vasıtasıyla besledikleri ırki ve mezhebi düşmanlıkların ortak tarih ve değerlerle çözüme kavuşturulması mümkündür.
Burada Türkiye ve İran’a büyük görev düşüyor. İran’ın Şii dünya üzerindeki etkisini biliyoruz. Sünni dünya üzerindeki etkisini küçümsemeyeceğimiz Türkiye’nin İran ile bölgesinin yaşanabilir kılınmasına Rusya’dan gelecek olan destekle bölgede nasıl bir etki oluşturacağını tahmin edebiliyoruz. Elbette Suudi Arabistan’ın da bu blokta yer alması daha iyi sonuçlar verecektir, lakin Suudi bölgenin istikrarı için olmazsa olmaz değildir.
Klasik Avrasyacılığın ötesinde, Batı ile mütekabiliyet esaslı ilişkiler sürdürülerek kadim coğrafyanın bu üç önemli ve lider ülkesinin öncülüğünde yeni bir AVRASYA BİRLİĞİ oluşturulmalıdır. Siyasi olduğu kadar ekonomik, savunma, jeopolitik alanda ortak hedefler etrafında oluşturulmasını arzuladığımız söz konusu birliktelik kısa sürede bu coğrafyadaki milletlerin kaynaşmasını, Çin, Hindistan gibi devletlerin birliğe katılmasını beraberinde getirecektir.
Bu bağlamda hafta içinde gerçekleşen Ankara’daki üçlü buluşma son derece değerlidir. Türkiye Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı W. Putin ve İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı H. Ruhani sadece Suriye sorunu için değil, bölgenin diğer sorunlarının çözümü için de beraber hareket etmelidirler.
Öyle ki yeni bir dünya düzeni kurarak asırlardır kaybedilen eşitliği, adaleti, hakkaniyeti bütün dünyaya yaymak suretiyle ancak “kontrollü kaos”çuları, küresel sömürgecileri, “altın milyar”cıları dizginleyebiliriz. 4 milyar insanı yok ederek düşledikleri dünyayı kurma yolunda yürüyenleri başka türlü durdurmanın imkân ve ihtimali yoktur.
Afro-Avrasya milletlerinin geleceği ile ilgili olarak Türkiye-Rusya-İran’ın elde ettiği bu tarihi fırsatın bir dünya savaşı ile “helak”tan önceki son “ilahi imkân”olduğunu düşünüyorum.
Rabbimizin, “O(nlar), yer yüzünde hakimiyeti sağlayınca orada fesâd çıkarmaya, ekini ve zürriyeti kökünden kurutmaya çalışırlar. Allah fesadı sevmez.”
Ayeti ile bize verdiği mesajın bilinciyle düşünmek ve hareket etmek zorundayız.
Yazıya başlarken naklettiğim İspanyol akademisyen Ancelica’nın sözünü hatırladınız mı?
“Biz Batılılar ise 100 yıl dolmadan bütün dünyayı ateşe verdik”
[1] Bakara Suresi, Ayet 205.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019