Ali BAYRAMOĞLU
Türkiye’nin tarihsel gerginlik ve çatışma hatları bellidir.
Farklı ve keskin değer sistemlerinin karşılaşmasından, bunların farklı ve içe kapalı toplulukçu yapılanmasından doğar bu gerginlikler.
Dini ve seküler değerler karşılaşması, Alevi-Sünni ayrışması bunların başta gelenleridir. Bu şemsiyesin altına, önemli ölçüde bu gerginlikler tarafından üretilen, kuvvetli bir devlet-toplum ayrışmasını, topluluklar düzeyinde merkez-çevre karşılaşmasını, kimlikçi ve faydacı siyaset algısını, yerli-evrensel bakış farklılaşmasını yerleştirmek gerekir.
Osmanlı’nın son dönemi dahil tüm cumhuriyet tarihi seyri, ülkenin onları yönetme hali, kabiliyeti ve biçimiyle ilgili olmuştur.
Çatışmaların kontrol dışına çıkışı, kuvvetlenmesi veya çatışmayı referans alan yönetim halleri ülkeyi demokrasiden, toplumsal barıştan uzaklaştıran evreler üretmiştir.
Demokrasi ve açık toplum fikrinin yükseldiği anlar ise bu gerginliklerin azaldığı, azaltıldığı, farklılıklar arası sentez, köprü, konuşma imkanlarının ve iddialarının belirdiği zamanlardır. Özal söylemi, İnönü-Demirel hükümeti, AK Parti’nin ilk evresi buna örnektir.
Bu bakımdan kötü bir dönemden geçtiğimize şüphe yok.
Günümüz Türkiye’sini kimlikçi ve otoriter şahsi bir iktidar yapısı, bunun arkasındaki toplumsal destek ve işaret ettiği kutuplaşma tanımlıyor. Ülke, ayrıca, bunu mümkün kılan uluslararası iklimle, içe kapanmacı dalgalarla kuşatılmış durumda.
Rusya’nın Ukrayna saldırısı, simgeledikleriyle Türkiye’ye nasıl yansıyacağına dair varsayımlar, bu konuda karamsarlığı daha çok arttırıyor.
Bununla birlikte her zaman olduğu direnç, mücadele, itiraz ve özgürlük talebi varlığını sürdürüyor. Uzlaşma, demokratikleşme istikametinde karşı arayışlar devam ediyor.
28 Şubat günü 6 muhalefet partisinin bir araya gelmesini bu çerçevede değerlendirmek ve gerçekten önemsemek gerekir.
Bir araya gelen, siyasi partiler farklı ve tarihsel olarak çatışmalı toplumsal eğilimleri temsil ediyorlar.
CHP, seküler dünyanın, SP, Gelecek Partisi, DEVA, DP muhafazakar kesimin farklı katmanlarının temsilcileri, İYİ Parti, milliyetçi eğilimi temsil ediyor. Kürtler, HDP hariç muhalefetin arayışı toplumsal temsil bakımından oldukça göz doyurucu.
Bu farklı eğilimler, uzlaşma, açık toplum, özgürlükçü ve demokratik bir toplumsal sözleşme fikri etrafında bir araya geldiler.
Bir anlamda 2000’li yılların başına, evrensel ve yerel değerler kesişmesi ve ittifakına dönüş ruhu var bu bir araya gelişte.
Kaldı ki, toplulukçu bir diyarda, Türk siyasetinde topluluk ve eğilim ittifakı, koalisyonu ya da uzlaşması en zor meselelerden birisidir.
Bunun içindir ki, bugüne kadar yaşanan uzlaşma ve bir araya geliş arayışları genellikle çok aktörlü olamamıştır. Eğilimler Özal örneğinde olduğu gibi tek çatı altında, tek partide, o partinin hakim kimlğine bağlı olarak toplanmış veya Erdoğan örneğinde olduğu gibi muhafazakar bir parti çatısı altında temsil edilmişlerdir.
Altı partinin bir araya gelişi ne denli sürecek ve derinleşecektir bilmiyoruz.
Bu, biraradalığın siyasi bir iddiaya ve programa dönüşme ihtimali hakkında da henüz bir ipucu yok.
Bununla birlikte, simgesel de olsa bir ilki gerçekleştirme yakın oldukları söylenebilir.
Açıklanan güçlendirilmiş parlamenter sistem metni, ortak demokrasi tahayyülünü ifade etmektedir ve gerçekten kıymetlidir.
Şimdi mesele bu devamında ve Kürtleri oyuna katabilmekte…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025