Cemil ERTEM
Haftanın son iş günü, web sayfalarına alt sıralardan giren bir ekonomi haberi, YAŞ kararları, Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) açıklamaları arasında koyboldu gitti. Ne yalan söyleyeyim, cuma gününün telaşı içinde, ben de Anadolu Ajansı’ndan Seval Adıyaman görüş almak isteyince haberdar oldum.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş ve Osmangazi Elektrik Perakende Satış A.Ş’nin mevcut yönetim kurullarına işten el çektirmiş ve yerine yeni yönetim kurulu atamıştı.
EPDK, elektirik dağıtım şirketlerinin yükümlülüklerini arasında, tüketicilere kaliteli ve nitelikli hizmet vermesi esasının olduğuna vurgu yapıyor ve 6446 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerine atıfta bulunuyordu. Buraya kadar bu haber size de sıradan bir rutin gibi geliyor değil mi; işte böyle değil...
Yeni bir TMSF süreci (mi) ?
Bu haber ve EPDK’nın ‘el koyma’ işlemine dayandırdığı kanun ve ilgili hükümler, bize yeni bir dönemi anlatıyor. Örneğin EPDK, isterse tüketicinin canına okunsun bu işlemi, 2012 yılında ve öncesinde yapamazdı. Çünkü 6446 sayılı kanun, 30 Mart 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiş. Anadolu Ajansı, aslında bunun yeni ve çok önemli bir başlangıcın haberi olduğunu farkına varmış. Çünkü beni arayan Seval Adıyaman; ‘enerji piyasasında yeni bir TMSF süreci ile karşı karşıya mıyız’ diye soruyordu. EPDK’nın yaptığı kısa açıklamadan bu soruyu çıkarmak için ya iyi haberci olmak ya da ilgili kanunu bilmek gerekiyordu. Tabii ki ben kanuna baktım; kanunun birinci maddesi şöyle: ‘Bu kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreye uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik piyasasanın oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin yapılmasının sağlanmasıdır.’ EPDK’nın el koyma gerekçesini oluşturan 16. madde ve 4. fıkra; ilgili şirketin dağıtım faaliyetlerini aksatması ve acze düşmesi halinde, yönetim kuruluna işten el çektirip yenisinin atanmasını ve lisansın iptal edilmesine kadar varan yaptırımı içeriyor.
Evet, bu süreç tabii ki yeni bir TMSF süreciydi... Ancak bunun yalnız enerji piyasası ile sınırlamamak lazım artık... Türkiye’nin geleceği ile ilgili tüm alan ve sektörlerde devletin düzenleme ve denetleme kurumları, ilgili bakanlıklar bu uygulamaları yapabilmeli ve bu uygulamaları yapmalarını sağlayacak kununlar, enerji piyasasında olduğu gibi, süratle çıkarılmalı.
Diğer alanlarda denetim gereği
Örneğin bugün kurulan vakıf üniversitelerinin, çok sınırlı sayıda olanlar dışında, büyük çoğunluğu, bırakın üniversite olmayı, sıradan bir eğitim kursu olmaktan çıkmıştır. Birçok holding ve grup, eğitim dışında, başka amaçlar için üniversite kurdu. Bu artık, herkesin malumu bir gerçek... Bunların acze düşmesi halinde devletin ilgili ‘hami üniversitelerine’ geçmesi kanunla sabitlenmiştir. Ancak burada bu ‘acze düşme’ halini ve bunun denetimini sağlayacak ölçü ve kurum yoktur. YÖK diyeceksiniz, YÖK, doğası gereği bu denetimleri yapacak bir kurum değildir.
Bugün, çok açık olarak, 2001 krizi sonrası TMSF’nin yaptığını, EPDK’nın şimdi yapmaya başladığını, eğitimde, sağlıkta, gıdada, ulaşımda ve diğer önemli sektörlerde yapacak, hantal olmayan işi yalnız bu olan, etkin kurumlara ihtiyaç vardır. Olanlar eskidir ve atıldır...
Sağlık... Erken teşhisi önleyen ne?
Mesela sağlıkta bugün hastenelerde teşhis cihazlarının kalibrasyonu hangi standartlara göre, hangi periyodda, hangi ‘ciddi’ kurumlar tarafından yapılmakta ve denetlenmektedir. Ben iddia ediyorum; beş yıldızlı bir otel görünümü veren herhangi bir hasteneye gidin orada mutlaka çok büyük kalibrasyon sorunu vardır. Ve de bu da öyle basit bir sorun değildir; kalibrasyon sorunu yanlış ve geç teşhis demektir. Bunun da maddi ve manevi maliyeti büyüktür. Örneğin Türk Standartları Enstitüsü (TSE) hiç şüphesiz bu sorunu biliyor ve bunu yapacak kapasitede... Ancak bunun, tıpkı Enerji Piyasası’nda olduğu gibi, hukuki, kurumsal alt yapısının hazırlanması gerekir.
İddia ediyorum, biz sağlıkta, eğitimde, enerji piyasasında olduğu gibi, el koyma ve lisans iptaline gidecek bir hukuki alt yapıyı ve bunun düzenleyeci-denetleyeci kurumlarını oluşturalım; göreceksiniz, birçok anlı şanlı vakıf üniversitesi, birçok beş yıldızlı otel kıvamında hastene devletin eline kalır.
Devletçi ekonomi değil, kamu çıkarı ekonomisi
Peki, böyle bir denetim mekanizması ve bunun sonucunda kurallara uymayanın devlet ‘sopasıyla’ yola getirilmesi özel mülkiyetin dokunulmazlığına, piyasa ekonomisine aykırı olur mu, hatta bundan önemlisi bu, Türkiye’de ‘özgür yatırım ortamını’ yaralar mı?
Ben düzenleyeci ve denetleyeci kurumları, her alanda etkin kılamazsak piyasa ekonomisinin ve gerçek anlamda özel mülkiyetin olmayacağını ve uzun vedede de, Türkiye’nin yatırım yapılabilir bir ülke olmaktan çıkacağını düşünüyorum. Tekellerin at koşturduğu, piyasaya girişlerinin bunların elinde olduğu, fiyat mekanizmasının çalışmadığı, tüketici tercihlerinin üreticiye yansımadığı, güçlü olanın, devleti kullanarak devleti ve ülkeyi yağmaladığı bir yerde gerçek anlamda özel mülkiyet, piyasa falan olur mu? Ama Türkiye’de, on yıl öncesine değin, bu ekonomi ve bunun kazımakla çıkmayacak ideojik alt yapısı vardı. Ve bu ideoloji ile hala uğraşıyoruz...
Düzenleyeci ve Denetleyeci kurumların etkin olduğu ve seçilmiş iktidarın tekellere değil de halka hesap verdiği bir ekonomi devletçi ekonomi değil, kamu çakarı ekonomisidir. Bu da, gerçek anlamda piyasanın ve demokrasinin başlangıcıdır. Türkiye buraya adım atıyor...
Yazarlar
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018