Elif ÇAKIR
Başlığa çektiğim söz Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya ait. İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray, Türkiye’ye geldiği belirtilen 1,5 milyon doz Pfizer/Biontech aşılarıyla ilgili kamuoyunda dolaşan iddiaları Meclis gündemine taşımış, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya cevaplaması için soru önergesi vermişti. Sayın Çıray, Bakan Koca’ya “Avrupa Birliği tarafından AB kaynaklı aşıların hangi ülkelere ne kadar gönderildiğinin açıklandığı belgede Türkiye’ye 1,5 milyon doz aşının çoktan geldiği ortaya çıkmıştır. 1,5 milyon doz Pfizer/Biontech aşısı kimlere yapılmıştır? Bu kişileri kim, hangi risk ölçütlerine göre belirlemiştir. Bu aşıların AK Parti yöneticilerine ve kesimlerine yapıldığı iddiaları doğru mudur?” sorularını yöneltmişti.
Bakan Koca, 1,5 milyon doz Pfizer/Biontech aşının AK Parti yöneticilerine ve imtiyazlı kesimlere yapıldığı iddialarını, köşesinden ısrarla “AB’nin Türkiye’ye yollandı dediği 1,5 milyon doz Biontech aşısı nerede” diye soran Fatih Altaylı’nın köşesinden yanıtladı.
***
Bakan Koca Altaylı’ya “Şimdi telefonunuza bir belge yolladım. Bu belgeyi sizden önce hiç kimseyle paylaşmadım. Ama sizinle paylaşıyorum. Resmi bir belgedir. Belgeyi kullanabilirsiniz. Hatta yayınlarsanız sevinirim çünkü yalan söylemediğimin belgesidir” demiş.
Altaylı belgeyi yayınlandı. Belgeye göre 12 Mart’ta deneme amaçlı 5 bin 850 dozun teslim edildiği, planlı sevkiyatın ilk bölümü olan 0,7 milyon dozluk partinin 24 Mart, ikinci 0,7 milyon dozluk partinin ise 25 Mart’ta Ankara’daki dağıtım merkezinde olacağı yazılı. Nisan ayının ortasına kadar da 3,1 milyon dozun teslim edilmiş olacağı bilgisi yer alıyor.
Sayın Koca, Fatih Altaylı’ya, aşıların belirlenen sürelerde verilmesi ile ilgili çok büyük sorunlar olduğunu, ama bu sorunları yaşayan tek ülke olmadığımızı hatta bazı ülkelere bakıldığında şanslı bile sayılacağımızı söylüyor. Koca, yaza kadar 100 milyonun üzerinde aşıyı ülkemize getireceklerinin müjdesini de veriyor.
Koca’nın bu açıklamaları üzerine çok şey söylenebilir. Ancak ben asıl dikkatimi çeken husus yani Bakan Koca’nın “yalan söylemediğimin belgesidir” sözü üzerine yazmak istiyorum. Çünkü bu sözde AK Parti ile toplum arasına giren güven sorununun kabullenilmesi, iktidara güven duyulmadığının farkındalığı vardır.
***
Ben Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile hiç karşılaşmadım. Dolayısıyla herhangi bir tanışıklığım, selamım, sabahım olmadı.
Bütün dünyayı tehdit eden salgın olmasaydı muhtemelen dikkat kesileceğim bir isim olmayacaktı Sağlık Bakanı Sayın Koca. Ama salgının ilk dönemlerinde bütün toplumu kucaklayan üslubuyla, hamasetten ve siyasi polemiklerden uzak duran tavrıyla, tam bir bilim adamı tavrıyla krizi yönetmesiyle dikkatimi çekmiş, herkes gibi benim de güvenimi, sempatimi kazanmıştı.
Bilim kurulunu oluşturmuştu. Bilim kurulu partili değil, toplumun bütün kesimlerinin saygısını kazanmış isimlerden oluşmuştu.
Muhalefet partileri de Bakan Koca’dan salgının ilk dönemlerinde takdirle bahsederlerdi.
Hatırlayacaksınız 2020 Nisan’da Universal McCann (UM) adlı medya ajansının yaptığı kamuoyu araştırmasına göre halkın yüzde 75’i Sağlık Bakanı’nın yaptığı açıklamalara güven duyuyordu.
Toplumun sert kutuplara ayrıldığı konjonktürde bile halkın yüzde 75’inin güvenini kazanmak kolay olmasa gerek….
Doğal olarak Bakan Koca’ya duyulan güven AK Partiye olan güveni de bir ölçüde artırmıştı. O dönem yapılan kamuoyu araştırmalarında AK Parti’nin oyları da bir iki puan da olsa artmıştı.
Bu hatırlatmayı şunun için yaptım.
Bakan Koca’nın salgının ilk dönemlerinde yaptığı hiçbir açıklama sorgulanmadı, muhalefet partileri Bakan Koca’nın sözlerinin peşine düşmedi.
Çünkü Bakan Koca’nın tavrı kamuoyunda hiçbir şeyin saklı olmadığı, şeffaf davranıldığı inancını oluşturmuştu.
Bugün Fatih Altaylı’ya “yalan söylemediğimin belgesidir” deme ihtiyacı hisseden Bakan Koca o dönemde kendisini ispatlamaya ihtiyaç duyar mıydı? Hatta “işte yalan söylemediğimin belgesidir” türünde bir söz söylemek aklına gelir miydi? Yanaşır mıydı böyle bir ispat sözü kullanmaya?
Soru şu:
Bugün bir kamuoyu araştırması yapılsa Bakan Koca’ya güvenin oranı ne çıkar? Cumhur İttifakı’na oy veren hatta AK Partinin kemikleşmiş tabanının yüzde kaçı Bakan Koca’yı güvenilir buluyordur?
Bu Bakan Koca’nın kişisel sorunu olmadığı gibi Bakan Koca’nın kişiliğinden de kaynaklanmıyor.
CB hükümet sistemi de konjonktür de iktidardan gelen söylemlere kitlelerin güven duymasına uygun değil.
Bu sistemde Bakan Koca’nın istediği gibi davranamadığını, içinden geldiği gibi konuşamadığını da düşünebiliriz.
***
Bakan Koca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen şeffaf davranabilir miydi? Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen gerçek vaka sayılarını açıklayabilir miydi? Bu sebeple Bakan Koca’nın kişiliğinden kaynaklanmıyor diyorum.
Güven zedelenmemesinin sorumlusu halk mı? İktidara güven duymayanlar AK Parti iktidarına haksızlık mı yapıyorlar, bühtan mı ediyorlar? Güven duymayarak haklarına mı giriyorlar!
Eğer Fahrettin Koca inisiyatif kullanabilen bir bakan olsaydı bugün salgın ülkemizde bu kadar yayılır mıydı? Salgında bu kadar insanımız hayatını kaybeder miydi?
Sayın Koca bakanlık yetkilerini doğru bildiği gibi kullanabilen bir bakan olsaydı Türkiye aşı anlaşmalarını vaktinde yapmış olmaz mıydı?
Aşı bu ay geliyor, önümüzdeki ay geliyor tartışmaları böyle aylarca yaşanır mıydı? Yaşanmazdı.
Güven duygusu bir kez kaybolduğunda elde belge gösterilse ne olur?
Bakan Koca aşı anlaşmasına dair belgeyi gösteriyor ama aşılamada AK Parti yöneticilerine ve imtiyazlı gruplara öncelik tanınmadı diye bir açıklamada bulunmuyor. Yüksek sesle aşıda kayırmacılık yapmadık, işte yalan söylemediğimizin belgesidir diye bir açıklaması olmadı.
AK Parti’nin en önemli sorunu söyledikleriyle yaşattıkları, yaşananlar arasındaki farkın uçurumlar oluşturması. AK Parti ve Erdoğan hakkındaki toplumsal güven duygusu kayboldu.
***
Bir sabah uyanıyoruz ki gecenin saat 3’ünde Merkez Bankası’nın başkanı görevden alınmış. Sebep? Merkez Bankası’nın rezervlerinin eksiye düştüğü gerçekmiş ama bu vahim olaydan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın haberinin yokmuş. (7 Kasım 2020)
Sonra bir gün öğreniyoruz ki Merkez Bankası’nın rezervleri erimemiş. Ne olmuş peki, düşüşe geçmiş. Ama yeniden çıkartabilirlermiş! (Erdoğan, 22 Şubat 2021)
İki gün sonra aslında rezervlerin salgın için kullanıldığını öğreniyoruz. (Erdoğan, 24 Şubat 2021)
Sonra birden öğreniyoruz ki aslında Merkez Bankası’nın rezervleri yerinde duruyormuş, eriyen, eksilen hiçbir şey yokmuş!. (Erdoğan, 10 Mart 2021)
Sorun şu: Sisteme, sistemin başındakilere güven yok. Sisteme güven olmayınca kurumlara güven duygusu da yok oluyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024