Etyen MAHÇUPYAN
Sürdürülen İslamcılık tartışmasına birtakım aydınların fikir yarıştırması olarak bakmak epeyce yanıltıcı olacaktır.
Her şeyden önce Müslümanlıkla İslamcılığın öyle kolayca birbirinden ayırt edilememesi nedeniyle. Çünkü her Müslüman bir miktar İslamcıdır, ancak bu kavramı bir melezleşme veya sentez olarak üretir. Öğrendiklerini, gelenekten miras aldıklarını kendi din algısı, tefekkür alışkanlığı ve dindarlık pratiği ile harmanlayarak kendine özel bir 'İslamcılık' konumu yaratır. Böylece beğendiği ve başkalarına da önerebileceği bir dine sahip olduğu kanısını pekiştirir ve nitekim kişisel düzlemde tebliğin meşruiyeti de böyle sağlanır. Öte yandan her tebliğ bir tür İslamcılığı ima eder, çünkü kişinin kendi çevresini ve bu arada başkalarının hayatlarını İslam'a uygun şekilde düzenlemeye davet etmesi anlamını taşır.
Dolayısıyla İslamcılık tartışması her Müslüman'ın kendisiyle yüzleşmesi ve dindarlığını konumlandırmasıyla alakalı... Müslümanların bireyselleşmesi, onların bir ümmetçi hayalle bağlarını koparmalarını ifade etmiyor. Belki de şöyle bir tanımlama yapabiliriz: İslamcılık ve Müslümanlık birbiriyle dini inanç ve pratikler açısından iç içe geçmiş olan, ancak din dışı alanla ilişkiler bağlamında birbirinin sınırını çizen varoluş biçimleri. Dinin kendi konularına doğru yol aldığınızda Müslüman'la İslamcıyı ayırt etmeniz gerçekçi ve mümkün olmayabilir. Buna karşılık kamusal alanın düzenlenmesi ve siyaset konusuna geldiğimizde bu ikisi arasında içsel bir gerilim bulunmakta. Doğal olarak söz konusu gerilimi her Müslüman yaşamayacaktır. Ama bu durum, bazı Müslümanların İslamcılığı taşımakta zorlanmaları noktasına gelmelerini de engellemez. Diğer taraftan İslamcılık ile Müslümanlık arasında simetrik bir ilişki de bulunmaz: Müslümanlık İslamcılığı genişletir ve çoğullaştırırken, İslamcılık Müslümanlığı daraltıp tanımlar. O nedenle Müslüman'ın dünyası her genişlediğinde İslamcılık bir tür ayak bağı olarak ortaya çıkacaktır.
Anlaşılacağı üzere mesele İslam'ın iktidara uzanmasıyla yakından ilgili. Çünkü cemaat halinde, 'bir başkası' veya kabul edilmiş bir otorite tarafından yönetildiğinde Müslümanlık ile İslamcılık arasında bir tenakuz olmaması doğaldır. Sonuçta İslamcılık cemaatsel pratikleri ve popüler fikriyatı, ümmeti aktörleştiren hayallerle birleştiren, pekiştirici ama aynı zamanda 'yumuşak' bir ideolojik tutumdur. Yönetenin 'düşmanlaşması' halinde bu hayallerle yaşanan sıkıntılar arasında bağlar oluşur ve İslamcılık bir anda Müslümanların 'kurtuluş' ideolojisi haline gelir. Bu durumda da yine Müslümanlar ile İslamcılık arasında bir gerilimden söz etmeyebiliriz. Velev ki İslamcılık şiddete meyletsin ve bu da bazı Müslümanları rahatsız etsin...
Ancak İslami addedilen veya öyle olması beklenen bir iktidar söz konusu olduğunda, Müslümanlıkla İslamcılık arasında açık bir gerilim oluşur. Bunun bir veçhesi, iktidardan pay alarak zenginleşen Müslümanların İslami olmadığı düşünülen alışkanlıklara yönelmeleri ama hâlâ kendilerini Müslüman saymalarıdır. Ama asıl mesele iktidarda olan Müslüman'ın nasıl yönettiğidir... Çünkü Müslüman'ın yönetimi ister istemez onu İslamcılıkla karşı karşıya getirir ve ne denli İslamcı olacağı konusunda önünde geniş bir muhtemel hareket alanı bulur. Örneğin bugün Başbakan Erdoğan'ın bir dizi davranış ve tavrında kendi bireysel Müslümanlığı ile geldiği konumun ima ettiği İslamcılık arasında sıkışmışlığını sezebiliriz. Bir yanda ahlakı, vicdanı, adaleti, samimiyeti ve tevazuyu neredeyse asgari koşul kılan bir din, öte yanda ise İslami olmayan bir kamusal alanın yönetilmesini üstlenme ve yönetme kapasitesini koruma uğruna sapılabilen pragmatizm, popülizm ve oportünizm yolları... Bu çelişkili durumu salt Müslümanlık üzerinden taşımak zordur. İslamcılık bu noktada yardıma yetişir ve yöneten Müslüman'a bu yaptıklarının daha büyük bir zaviyede 'anlamlı' ve 'zorunlu' olduğunu fısıldar. Müslüman belki adaletten, tevazudan uzaklaşmaktadır, ama bunu daha İslami bir düzen için yapmaktadır. Örneğin kürtajın ve içkinin yasaklanmasını sağlayabilecek, ama belki de bir işkenceci polisi korumak zorunda kalabilecek, onlarca kişinin öldüğü bir devlet eyleminin üstünü kapatmaya çalışacaktır. Bu 'kayma' yöneticinin giderek daha az Müslüman ve daha çok İslamcı olması şeklinde algılanacak ve muhtemelen gerçeklik payı taşıyacaktır.
Ancak mesele burada bitmiyor... Çünkü İslami bir iktidara rağmen iktidarın dışında duran Müslümanlar da var ve onların İslamcılığı artık farklı bir anlam taşıyor. Müslüman değerleri daha fazla vurgularken, İslamcılığı da katılaştırma peşindeler. Kelam'ın bizatihi siyasetin temeli olduğunu ve dolayısıyla da 'doğru' siyaseti 'bilenlerin' Kelam üstatları olduğunu söylüyorlar. Ne var ki ilişki tersine de işliyor... Eğer Kelam siyasetin kendisi ise siyasetçi de bir anda kendisini Kelam üstadı olarak görebiliyor.
Böylece dini veya laik otoriteyle desteklenmiş ve kişiselleşmiş çeşitli Kelam'lar pratikte ortalığa dökülebiliyor. Bu da Müslümanların artık seküler alanda bulunduklarını onlara hatırlatıyor...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024