Etyen MAHÇUPYAN
Ekonomi alanı basit ve yüzeysel kuramsallaştırmaya epeyce uygun olmakla birlikte, gerçek hayatta ‘sabunvari’ nitelikler sergiler. Tam hâkim olduğunuzu sandığınızda elinizden kaçabilir. Çünkü iktisadi davranışların ardında aşırı karmaşık bir sosyal, kültürel ve psikolojik eğilimler yumağı bulunur ve bunlar sürekli birbirinden etkilenerek değişirler. Dolayısıyla eğer bir siyasa (policy) yapıcısıysanız ekonomiyi basite indirgeme yanlışına düşmemenizde yarar vardır. Ekonomi birbiriyle ilişkili çoklu denklemler üzerine oturur ve genellikle hemen hiçbirinde kalıcı bir denge hasıl olmaz. Bir değişken yerinden oynadığında, çok yönlü ve ters de tepebilen etkilenmelerle tüm diğer değişkenleri az veya çok yerinden oynatır.
Bu nedenle teorik ekonomi önermesi yapmak derinlik gerektirmez ama ekonomik siyasa geliştirilmesi ve uygulanması bir sanatçı sezgisi gerektirir. Faiz konusu özellikle ikircikli bir alandır, çünkü hangi faizden bahsettiğinize göre işin rengi değişebilir. Bugün Merkez Bankası’nın ilan ettiği ‘politika faizi’ yanında bir de tüketici faizi, kredi faizi, bono faizi gibi değerler var. Daha kritik olarak, faiz hem ekonomi yönetiminin elinde bir siyasa aleti, hem de piyasa sisteminin ürettiği bir sonuçtur. Bunlardan birincisi örneğin enflasyonu etkiler ama ikincisi de enflasyonun doğal sonucu olarak şekillenir. Dahası bu iki faiz dinamiği arasında da bir ilişki bulunur ve bu ilişkinin ihlali ters tepkimelere neden olabilir. İyi bir ekonomi yönetimi söz konusu iki faizi de göz önünde bulundurmak zorundadır. Eğer bir siyasa olarak faiz haddini kullanmaktan kaçınırsanız piyasa karşısında edilgen kalırsınız. Buna karşılık piyasanın ürettiği ‘doğal’ faizi göz ardı ederseniz sistemi bütünüyle bozabilirsiniz. Üstelik bu değişken vadeye göre de farklı görünümler alabilir. Yani kısa ve uzun vade faizleri ayrı olmakla kalmaz, birbirinden kopuk da olabilir.
Bu karmaşık yapının farkında olmak bile aslında hala yüzeyde gezindiğimiz gerçeğini ortadan kaldırmaz. Çünkü ekonomi insanların kararları ile yürür ve bu kararlar da epeyce karmaşık bir arka plana sahiptir. Örneğin faizi değiştirdiğinizde kişi davranışlarındaki bu koca arka plana sadece basit bir bilgi eklemesi yapmış olursunuz ve bu heyuladan nasıl bir somut karar çıkacağından tam olarak emin olamazsınız. Söz konusu arka planın en azından üç ayağı olduğu söylenebilir. Birincisi içinde yaşadığımız genel konjonktürdür. Yani dünya ekonomik sisteminin durumu, bunun bölgemizi ve ülkemizi etkileme biçimi; ülkedeki siyasi istikrar, yönetim kurumlarının yapısı ve güvenilirliği, temel ham maddelerin fiyatı ve fiyat istikrarı gibi… İkincisi o ülkedeki toplumsal alışkanlıklar ve davranış kalıplarıdır. Yani geçmiş deneyimlerin öğretisi, taşınan derin kaygılar, zenginleşme arzusunun boyutu, risk alma eğilimi gibi… Üçüncüsü ise beklentilerdir. Yani siyasetin yönü, hükümetin tutumu, ekonomik kararların sağlıklılığı, piyasanın olası tepkileri, genel iyimserlik veya kötümserlik gibi…
Şimdi herhangi bir ekonomik siyasa adımı atıldığında nasıl bir tablo ve sorumluluk ile karşı karşıya olunduğu daha iyi anlaşılabilir. Ekonomiyi basit bir neden sonuç çizgisi üzerine yerleştiren her yaklaşım kaçınılmaz olarak sıkıntılı sonuçlar verecektir. Çünkü bu alanda hiçbir şey basit ve doğrusal bir biçimde işlemez.
Örneğin faizin düşürülmesi enflasyon üzerinde iki tür etki yaratır. Bir yandan yatırım girişimini veya stok üretimini teşvik ederek arzı artırdığı ölçüde enflasyonu düşürür. Diğer yandan da tüketici kredi maliyetini düşürüp harcamayı artırdığı ölçüde enflasyonu yukarı iter. Bu iki etkinin göreceli sonucu ise yukarda çizilen tabloya bağlıdır ve üstelik kısa vadedeki etki ile uzun vadedeki etki de birbirinden farklı olacak ama her uzun vadenin birtakım kısa vadelerden oluştuğu gerçeğinden kopulamayacaktır.
Faiz ve tasarrufun doğru orantılı olduğu da genelde doğrudur ama bu ilişki bire bir işlemez. Toplumsal duruma göre eşikler halinde ele alınmayı gerektirebilir ve belirli bir eşiğin içinde kalındığında belki de tasarruf hiç etkilenmeyebilir.
Faiz ile yatırım ilişkisi ise daha karmaşıktır. Bu ters orantılı ama simetrik olmayan bir ilişkidir. Diğer bir deyişle faiz yükselirse yatırım kararları zorlaşır ama sırf faiz düştü diye de yatırım olmaz. Faiz zaten yatırım düşünen girişimciyi etkiler ama yatırım ortamı olmadığını düşünen girişimciyi de yatırımcı hale getiremez. Üstelik yatırım açısından örneğin dövizin genelde faizden daha kritik olduğunu da akılda tutmak gerekebilir.
Velhasıl bu faiz meselesi epeyce karmaşık bir konu…
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023