Fehim TAŞTEKİN
Sosyalizm, pan-Arabizm, pan-Afrikanizm, pan-İslamizm, hatta Kemalizm aynasında yansımalar bulan bağımsızlıkçı kuşak, onlarca yıl içinde yeni Cezayir’i kendi iç kavgalarına heba etti. Radikal İslamcı kasırga da bu başarısızlığın neticelerinden biri.
Cezayir gibi cehennemden geçmiş ülkelerde bir lider istikrarı sağlamış ve az çok ülkeye itibarını iade etmişse katır yükü kadar siyasi kredi toplar. Onlarca yıl yetecek kadar. Bu istikrarda sunağa düşen genelde özgürlükler ve hayallerdir.
2011’de Arap ülkeleri ‘devrim’ dalgasıyla sallanırken Cezayir sessizce izledi. Çünkü türbülans sırasını 1991’den itibaren, ‘Kapkara 10 Yıl’ içinde savmıştı. Aralık 1991’de İslami Selamet Cephesi’nin (FIS) seçimde önde gelmesi üzerine Fransa’nın da iteklemesiyle ordu duruma el koyup seçimin ikinci turunu iptal etmiş, böylece İslamcılara iktidar yolunu kapatırken cehennemin kapılarını da açmıştı. FIS yasaklanmış, büyük bir şiddet dalgasıyla siyasal İslâm projesi çökertilmişti.
Darbe Afgan cephesinden deneyimli cihatçıların önünü daha da açtı. Silahlı İslâmî Grup (GIA) münafık ve kâfir olarak nitelendirdiği bütün Cezayirlilere karşı acımasız bir savaş yürüttü. Katletme, kaçırma, infaz, işkence ve tecavüz ile kendini gösteren devlet terörü ve İslamcı terör birbirini büyüterek ülkeye ağır bir bilanço bıraktı: 100 bini aşkın ölü, 7 bin kayıp, 1 milyon göç, 20 milyar dolar maddi kayıp. Cezayir’deki savaş, Sufi geleneğinin güçlü olduğu Mali gibi komşu ülkelerde de cihatçı yayılmasına neden oldu.
***
1999’daki seçimlerde askeri kanadın da desteklediği Abdelaziz Buteflika yüzde 73.5 oyla devlet başkanı seçilmiş ve iç barışı temin için ulusal uzlaşma programını uygulamaya koymuştu. Sivil Uyum Yasası’yla birkaç yılda çatışma potansiyeli eritildi; suça bulaşmamış olan silahlı asiler affedildi, suça bulaşanlar az ceza aldı. Yaklaşık 15 bin silahlı militan bu şekilde sivil hayata döndürüldü. Beri taraftan devlet adına suç işleyenlere dokunulmadı; sistemin suç mekanizmalarıyla yüzleşilmedi. Buteflika, FIS’in parçaları elimine edilirken ‘ılımlı’ İslamcı kesimleri sistem içinde tutabilmek için de ‘mütedeyyin’ Abdelaziz Belhadim’i önce dışişleri ardından başbakanlık koltuğuna oturttu. Hakkını teslim etmeli; ulusal uzlaşı içeride ve dışarıda rahatlama sağladı. Altyapı, konut, üniversite projeleri, elektrik ve doğalgaz ağının genişletilmesi gibi halkı memnun eden atılımlar iktidarın gurur tablosu oldu.
Dış politikada ülke tecritten çıkarıldı. Cezayir, ABD ve AB’nin Sahra Altı’ndaki ‘terörle mücadele’ politikasının en önemli ortağı haline geldi. Bu şekilde Cezayir, Trans-Sahra Terörle Mücadele Ortaklığı ve NATO Akdeniz Diyaloğu’na katıldı. Zor dönemde Afrika Birliği’nde Fas ve Libya’ya kaptırdığı ağırlığını yeniden kazandı. 2013’te iç savaş, terör ve yasadışı göç ile mücadele konusunda Nuvakşot Süreci’ne öncülük etti.
Cezayir acı ve yıllardan çıkardığı dersle Arap Baharı sürecinde dış müdahale ve içişlerine karışmayı reddeden bir politika izledi. NATO’nun Libya’ya müdahalesini, Suriye’de vekâlet savaşını ve Yemen’e askeri müdahaleyi reddetti. Bunun ötesine geçip Tunus, Libya ve Mali’de çatışan ya da rakip güçler arasında uzlaşı için arabuluculuk yaptı. 2013’te Tunus’ta Nida Tunus ile El Nahda arasındaki uzlaşma Cezayirliler sayesinde oldu. Sütten ağzı yanmış Cezayirliler ‘Yeni Osmanlılar’ gibi makûliyetini kaybetmedi. Buteflika’nın bagajındaki siyasi kredilerden kastımız bunlar.
***
Büyük felaketlerin ardından gelen bu tür siyasal programların en temel sorunu istikrarı sağlayan dönemsel önlemleri sistemin merkezinde bırakmaları; istikrar sonrası dönemi kurgulamamaları; halkın sunduğu güvene yaslanıp siyasal, ekonomik ve toplumsal dönüşüm hedeflerinden uzaklaşmaları; kısa sürede yolsuzluk, hukuksuzluk ve kayırmacılık sarmalına kapılmaları; iktidara yapışıp kendileriyle birlikte ülkeyi de mezara çekmeleri. Bir noktadan sonra temel hak ve özgürlükler adına sesini çıkartan ‘Dış güçlerin maşası’, ‘Siyonist’, ‘Hain’ ya da ‘FIS paravanı’ oluveriyor. İtibarsızlaştırmayı tehditler ve gözaltılar izliyor.
Buteflika’nın ilk sekiz yılda Cezayir için yaptıkları iki dönem sınırını kaldırıp üçüncü kez başkan seçilmesine imkân verdi. Halkın nezdinde kara günlerden kurtulmanın hatırı büyüktü. Fakat Buteflika 2013’te felç geçirip tekerlekli sandalyeye mahkum olmasından bir yıl sonra dördüncü kez seçime girmek istediğinde “Artık yeter” diyenlerin sesi sokakta duyuldu. Buna itiraz eden sosyal itirazın adı ‘Berakat’ idi. (Berakat, Cezayir Arapçasında ‘yeter’ demek.)
Buteflika 6 yıldır nadiren halkın huzurunda. Halk açılışlarda, törenlerde başkanı değil onun çerçevelenmiş fotoğrafını görüyor. Bir ayağı Cezayir’de, bir ayağı tedavi gördüğü İsviçre’de. Yaygın kanaate göre ülkeyi gerçekte kardeşi Said yönetiyor.
Ortalıkta görünmeyen, 82’sini devirmiş, biyolojik limitlerini tüketmiş bir liderin adaylık ısrarı halkta aşağılanma hissi yarattı. Sokaktaki insana “Çerçeveden bıktık”, “Sen ve çeten, artık defol” dedirten bu.
Yolsuzluk, hukuksuzluk, gayrı şeffaflık, kayırmacılık ve zorbalık alternatif olma iddiasıyla büyük umutlar yaratmış post-kolonyal rejimlerin ortak karakteri. Buna ilaveten 2014’ten itibaren petrol gelirlerindeki düşüşe bağlı olarak yatırımlardaki daralma, bütçe açığının gayri safi milli hasılanın yüzde 9.2’sine tekabül edecek kadar büyümesi, döviz rezervlerinin 5 yılda 194 milyar dolardan 96 milyar dolara gerilemesi, büyüme oranının yüzde 2.3’e düşmesi, işsizlik ve enflasyondaki artışın oluşturduğu karamsar tablo karşısında Buteflika’nın ‘istikrar efsanesi’ artık sökmüyor.
Birkaç kez tutuklanan Berakat hareketinin öncüsü Emira Buravi, geçen yıl verdiği bir röportajda, halktaki hissiyatı yansıtıyordu:
“2008’de anayasanın ırzına geçmesine karşı savaştım, 2014’te dördüncü dönem yarışmasına karşı savaştım, 2019’da beşinci döneme karşı savaşacağım. Her şeye rağmen beşinci dönem olursa Cezayir’i terk edeceğim. Halk böyle bir aşağılamayı kabul ederse, yeri bir halka ve ülkeye ihtiyacın var demektir. Bir daha asla Cezayir üzerine konuşmam. Bu da benim sözümdür.”
Buravi’ye göre “FIS dini tekeline almaya kalkıştı, iktidardaki Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) ise ulusal tarihi. Din de tarihte kimsenin tekelinde olamaz.”
Yeni itirazın iki hassas noktası böylece şekilleniyor: Birincisi Cezayir siyasal İslamcıların yolunu gözlemiyor, ikincisi FLN kadrolarının iktidarı kendilerine ezeli ve ebedi kılmasını istemiyor.
İş öyle bir noktaya geldi ki FLN’den bazı etkili isimler de sokağa destek çıkmaya başladı. Hatta Genelkurmay Başkanı Ahmet Gayid Salih halkla birlikte ortak geleceğe baktıkları açıklamasıyla suları biraz köpürttü.
Gaza gelmeye mahal yok ama sanki bağımsızlık savaşı ve sonrasında Cezayir için “Devrimin Kudüs’ü” dedirttiren günlerden ilham çalanlar var. O vakit Cezayir enternasyonalistleri, anarşistleri, Troçkistleri, Güney Yarımküre’de zorba rejimlerden kaçan asileri ve Filistinlileri arı kovanı gibi kendine çekmişti. Kimi diplomatlar Cezayir’den ‘Üçüncü Dünya Projesi’ diye bahsediyordu. Cezayir daha bağımsızlığına kavuşmadan Bağlantısızlar Hareketi’nin temelinin atıldığı Bandung ve Belgrad konferanslarında tetikleyici faktör olarak yerini almıştı. 1963’te Afrika Birliği’nin kurulmasında da önce Cezayir’di.
Netice? Sosyalizm, pan-Arabizm, pan-Afrikanizm, pan-İslamizm, hatta Kemalizm aynasında yansımalar bulan bağımsızlıkçı kuşak, onlarca yıl içinde yeni Cezayir’i kendi iç kavgalarına heba etti. Radikal İslamcı kasırga da bu başarısızlığın neticelerinden biri.
***
1990’larda üzerlerinden silindirin geçtiği İslamcılar bugün sokaktaki itirazdan kendi namlarına bir çıkış bekliyor. Uzlaşma çalışmalarının gerçek anlamda ortak yaşam kültürüne ne kattığını yeni süreç daha iyi gösterecek. Ama İslamcı paradigmanın kolay kolay değişmediği de ortada. Siyasal İslam projesi Cezayir’e pahalıya mal oldu. Rejimin otoriter karakterini korumanın da bahanesi yapıldı. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da İslamcılık yükseliş ivmesindeyken Cezayir deneyimi önemli ipuçları vermişti. Siyasal İslamcılar buradan ders çıkarmadı. Cezayir’de FIS, 1990’da yerel seçimleri kazandığında Afganistan’dan dönen gazilerin baskısıyla alkol satan dükkânları ve kumar oynatan kahveleri kapatmış; özgürlükçü Bedevi gençlerin rock, funk, soul ve reggae ile harmanladığı raî müziğini yasaklamış; kadın çalışanlara örtünme zorunluluğu getirmişti. İslamcı belediyecilik yine de silahlı mücahit kanadı kesmedi. Onlar ‘Cihada devam’ dedi. FIS belediyelerdeki kısa siciliyle Aralık 1991’de genel seçimlerin ilk turunda birinci çıkınca ‘laik düzeni’ tetiklemiş oldu. Darbe sonrası kanlı süreç konuşulur ama evveliyatı es geçilir. Böyle olduğu için de tarih Mısır’da, Suriye’de, Libya’da tekerrür eder. Bakalım bu kez Buteflika sonrası için Cezayir’in yanıtı ne olacak?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025