Fehmi KORU

Tabloya dıştan bakınca görünen
11.06.2011
1912

Önceki akşam hükümetin önemli bir ismine seçim tahminini sorduğumda "Siz daha iyi bilirsiniz" dedi ve ekledi: "Sürecin içerisinde yer alanlar bazen tablonun bütününü göremeyebiliyor..."

Bazen değil, genellikle öyle. Herhangi bir konuda taraf olanlar, içinde yer aldıkları tabloyu tam değerlendiremiyor, kimi zaman kötümser çoğu zaman fazlaca iyimser sonuçlara kendilerini kilitliyebiliyor.

2007 seçimi ve 2010 referandumunda Ak Parti yöneticileri sandıktan beklediklerinden yüksek sonuç aldılar; muhalefet partileri ile destekçileri ise kendilerini daha büyük bir başarıya hazırlamışlardı.

Pazar günü yapılacak seçim öncesinde durum daha karmaşık; bazen bayağı yükseliyor beklentiler, bazen de ciddi endişelere kapılabiliyor siyasiler... Bu ruh halini her gün bir kanalda gazetecilerin, bir yerlerde kalabalıkların önüne çıkan liderlerin görüntüsünden çıkarmak mümkün olabiliyor.

Konunun sandığa dönük yüzü bu.

Tablonun içinde yer alanlar açısından esas dikkat edilmesi gereken, etraftaki kalabalık ve gürültü yüzünden siyasette üstlenilen misyonun kaybedilmemesi, yapılan ve söylenilenlerin misyonla ters düşer hale gelmemesidir. Bütün partiler için geçerli olan bu nokta, sekiz yıldır ülkeyi yöneten ve sandıktan iktidarını tazeleyerek çıkması beklenen Ak Parti için özellikle önemlidir.

Seçmen davranışının her yerde ve her zaman geçerli bir biçimi yok; geçmişte oy getirmiş sloganları ve vaatleri bugün tekrarlayan gülünç bile olabilir. İnsan değişken bir yaratık; bu yüzden de siyasi başarı için zamanın ruhunu yakalamak ve onu güzel bir formüle dönüştürmek gerekiyor. Barış döneminde savaştan savaş döneminde barıştan söz etmek, bolluk içinde yüzülürken fakir-fukara edebiyatı yapmak, temel ihtiyaç maddeleri bulunmazken lükse tamah ters tepebilir.

Oy toplama hevesiyle kürsülere ve ekranlara taşınan dikenli konular iktidara yükseltebilir partileri; ancak hevesle edilmiş lâfların başarısızlığa sürükleme ihtimali de fazladır. Kampanyalar, oy getireceği varsayılan her şeyin kullanmasının mübah olduğu süreçler değildir çünkü. Her siyasi parti liderinin sırtında, seçime gidilirken, birer yumurta küfesi asılıdır; büyük maharet sırtta taşınan yumurtaların mümkünse hiçbirini kırmadan koltuğa oturabilmektedir.

Partilerin öndegelenleri sırtlarında 'kırılacak madde' taşıdıklarını seçim kampanyası hayhuyu içerisinde tam fark edemeyebiliyor...

Fark etselerdi, onlar seçilsinler iktidar olsunlar diye geceli-gündüzlü çalışan, rahatını bozma pahasına yollara düşen, lideri geliyor diye meydanları dolduran, adam-adama markajla başarıyı artırma gayreti gösteren, tek bir oy bile zayi etmemek için sandık nöbeti tutan binlerce, yüzbinlerce, milyonlarca insanın hatırına biraz daha dikkatli olurlardı.

İktidarı da muhalefeti de, dünyanın büyük bir altüst oluş yaşadığı günümüz ortamında Türkiye'nin kazandığı ve daha da kazanabileceği değere uygun bir konuma erişebilmesi 'misyonu' ile görevli; kendilerine omuz ve oy veren insanlar görevlerini en güzel biçimde yerine getirmelerini bekliyor onlardan...

Şimdi de, seçimden sonra da...

Tabloya dıştan bakınca görünen budur.
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar