Fehmi KORU
Son zamanlarda ilginç gelişmeler yaşandığı bir gerçek: AK Parti’nin termik santrallerin bacalarında filtre zorunluluğunu erteleyen yasal düzenlemesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan döndü; yasa veto edildi. Ziraat Bankası’nın bir yan kuruluşunun bir firmayı finansal sıkıntıdan kurtarma amacıyla devreye girmesi, yine Cumhurbaşkanı Erdoğan son anda karşı çıktığı için, gerçekleşemedi.
Her iki olayda da halktan gelen tepkilerin etkili olduğu anlaşılıyor.
Şu yakınlarda çıkan ve kamuoyundan ‘varlık vergisi’ damgası yiyen ‘değerli konut vergisi’ ile ilgili yasanın da, kendisinin onayını alarak yürürlüğe de girdiği halde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı rahatsız ettiği belli.
Dün, bir ödül töreninde yaptığı konuşmada sözü CHP’nin tarihine getirip şunları söyledi:
“Tek parti CHP’sine ait bir dönemde objektif bir şekilde tüm boyutlarıyla araştırılması gereken karanlık noktalar bulunuyor. Elbette bunu öncelikle yapması gereken ana muhalefet partisi CHP’nin bizatihi kendisidir. Açıkçası CHP’nin artık bu millete kendi tarihiyle ilgili kapsamlı, samimi öz eleştiri vermesi şarttır.”
CHP’nin tarihinde en acılı sayfalardan biri, girilmeyen savaşın (2. Dünya Savaşı) masraflarını karşılamak üzere konulan ve ağır şartlarını yerine getiremeyenlerin Erzurum/Aşkale’de taş kırmak zorunda bırakıldığı ‘varlık vergisi’ uygulamasıdır.
Bir yolu bulunursa yeni çıkan yasanın etkisini azaltacak yeni bir gelişme bekleyebiliriz.
Yanlışlar yapılıyor, bazılarından vazgeçilebiliyor.
Ancak hesaba katılması gereken türden ağır eleştirilere muhatap olunduğu halde pek aldırılmayan bir proje bu gelişmeler ışığında özellikle dikkat çekiyor: ‘Kanal İstanbul Projesi’…
Montrö Antlaşması (1936) ile belirlenmiş Boğazlar rejimini işlevsiz bırakacak, bu arada doğaya müdahaleyle gerçekleşeceği için çeşitli çevre sorunlarına da yol açabilecek bir proje bu. Hem uluslararası ilişkiler ve askeri strateji uzmanları, hem de çevreciler tarafından ciddi eleştirilere muhatap olan bu pahalı projeden vazgeçmek istenmiyor.
Vazgeçmek bir yana, her yönüyle savunulması zor ve bu yüzden AK Parti sözcüsü bilinenlerin bile eleştirilere cevap vermede yetersiz kaldığı görülen bu projenin önüne onun ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için abartılı sıfatlar da ekleniyor.
‘Çılgın proje’ de deniyor ‘Kanal İstanbul’ için, “Türkiye’ye çağ atlatacak” proje de…
“Dünyada nasıl Süveyş varsa, Cebeli Tarık varsa, bizde de Kanal İstanbul olacak” dedi dünkü ödül töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan…
Süveyş ve Cebeli Tarık’a Panama’yı da ekleyebilirdi.
Müthiş önem veriyor bu projeye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eleştirilere rağmen gerçekleşmesi için olağanüstü çaba gösteriyor.
Önümüzdeki haftalarda ihale yapılıp ilk kürek vurulacakmış…
Neden acaba?
Kanal İstanbul neden önemli?
Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayan ve bu yolla dünya ticaretine büyük katkıları bulunan 1869 tarihli Süveyş Kanalı’nın neden önemli olduğunu biliyoruz.
1881’de hizmete açılan Panama Kanalı da Büyük Okyanus ile Atlas Okyanusu’nu birbirine bağlıyor ve bu sayede iki okyanus arasındaki mesafeyi çok kısaltarak dünya ticaretine katkı sağlıyor.
Yapay geçiş yolu her ikisi de, ancak gerekli olduğu tartışmasız iki proje.
Peki ya Kanal İstanbul?
Ege Denizi ve Akdeniz’i Marmara üzerinden Karadeniz’e bağlamak için Boğazlar var; Çanakkale ve İstanbul boğazları… Karadeniz zaten bir iç-deniz ve bu sebeple oraya giden yolların yeni projeyle kısaltılması söz konusu değil. Projenin İstanbul Boğazı’na alternatif bir geçiş yolu olarak düşünüldüğü çok belli.
İyi ama neden böyle bir alternatif yola ihtiyaç var?
Süveyş Kanalı ile Panama Kanalı deniz ticaretinde bugün de çok önemli ve her iki kanala alternatif yeni geçiş yolları yapılmasının dahi bir ekonomik mantığı bulunuyor. Nitekim Süveyş Kanalı’na ek olarak yeni bir yapay kanal daha inşa edildi; Panama Kanalı da şu yakınlarda genişletildi.
Boğaz’a alternatif olarak inşa edilecek Kanal İstanbul ne işe yarayacak?
Bu soruya cevap olarak getirilen her gerekçe yapılacak muazzam yatırımı hak edecek önemde değil. Konuya askeri strateji açısından yaklaşanlar ise, Boğazlar rejiminin değişmesiyle sonuçlanacak bu projenin, Montrö sayesinde Türkiye’nin kazanımlarını gölgeleyebileceğini öne sürüyor. Tek kazanan, Montrö Antlaşması ile Karadeniz’e geçişleri kısıtlanmış bazı ülkeler olacak; ABD ve İngiltere gibi Karadeniz’e sınırdaş olmayan ülkelerin savaş gemilerini Karadeniz’de daha fazla göreceğiz.
Tabii böyle bir durum da, Karadeniz’e sınırı bulunan ülkeleri -özellikle Rusya’yı- rahatsız ediyor.
Rusya ise, hep biliyoruz, son birkaç yıl içerisinde Türkiye’nin kendisini yakın gördüğü ülke.
Bu sebeple Rusya da Kanal İstanbul projesine karşı.
Projeye karşı olanlar arasında İstanbul’un yeni büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve partisi CHP de var.
Görünen, yalnızca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın arzu ettiği bir proje durumunda Kanal İstanbul.
Filtre ertelemesinden vazgeçilmesi kolaydı. Şirket kurtarma girişiminin durdurulması da öyle. ‘Varlık vergisi’ adını alan ‘değerli konut vergisi’ bile bulunacak bir formülle gündemden düşürülebilir. Peki ya Kanal İstanbul?
O kadar masraf yapıldıktan ve devreye girdikten sonra yanlış olduğu anlaşılırsa ne olacak?
Demek istediğimin özeti şu: Proje için kürek vurmadan önce bu proje bütün yönleriyle tartışılmalı ve tek kişinin değil ilgili-ilgisiz her çevrenin benimsediği bir proje haline getirilmelidir.
Veya daha baştan vazgeçilmeli.
[Kanal İstanbul’u 1994’te Bülent Ecevit de gündeme getirmiş. Ecevit’in basın toplantısıyla tanıttığı projeye Hürriyet’in o zaman koyduğu ad ‘Mega Proje’. Ne kadar ilginç değil mi?]
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025