İbrahim SEDİYANİ
Konuya girmeden önce, bilmeyen okurlar için, özel bir bilgiyi paylaşayım:
Myanmar (Burma) egemenliği altında bulunan Arakan (Rohingya) coğrafyasında yaşayan ve onyıllardır sistematik bir soykırım ve asimilasyon ile karşı karşıya olan Müslüman Rohingya halkına yönelik Ekim 2012’de gerçekleştirilen ve 1640 Rohingya’nın vahşice öldürüldüğü son katliâmın canlı tanığıyım. Bu korkunç katliâmı Türkiye’ye ve dünyaya ilk duyuran gazeteciyim.
Benim bu hadiseyi ACİL koduyla kaleme alıp duyurmamdan sonra, nerdeyse tüm dünya medyası ve uluslararası ajansları, haberi benim ismimi belirterek duyurdular ve kaynak olarak bana dayanarak sundular.
Arakan’dan döndükten sonra da bir “Arakan Raporu” hazırlamıştım ve kaleme aldığım o geniş kapsamlı rapora da şu linkten ulaşabilirsiniz:http://www.sediyani.com/?p=8319
O vahim hadiseyi elbette ki hiçbir zaman unutmam mümkün değil ve unutmadım da. Ancak Türkiye’nin son günlerde “vatandaşlıktan çıkarılma” diye bir gündemi hasıl olunca, bizzat devletin en tepesindeki Cumhurbaşkanı tarafından bir kısım vatandaşlar “vatandaşlıktan çıkartmakla” tehdit edilince, Myanmar rejimi tarafından kendi öz yurtlarında “vatandaşlık hakları” dahi ellerinden alınmış Rohingya halkının trajedisi gözümde yeniden canlandı, ister istemez.
Rohingyalar’ın trajedisini anlattığımızda, hafife almayın bunu. Bizzat Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bile “Dünyanın en mazlum halkı” ilan edilmiş bir milletten bahsediyoruz burada.
Rohingyalar “vatandaşlık haklarını” nasıl kaybettiler, önce ülkemiz kamuoyunun bilmediği bu süreci kısaca anlatıp, ondan sonra ülkemizdeki “vatandaşlıktan çıkartma” tartışmasına geleceğim.
* * *
54 milyon kişinin yaşadığı ve çok dînli, çok dilli, çok etnisiteli bir ülke olan Myanmar (Burma) nüfûsunun % 68’i Bamar (Burmalı), % 9’u Şan, % 7’si Kayin, % 3, 5’iRaxine, % 2, 5’i Çinli, % 2’si Mon, % 1, 9’u Rohingya, % 1, 5’i Kaçin, % 1, 25’i Hint, % 0, 75’i ise Kayah’tır.
64 yerli etnik kökenin yaşadığı ülkede 200’ün üzerinde dil ve lehçe konuşulur.
Bunlar arasında Şanlar, Kayinler ve Rohingyalar devlet tarafından her türlü ayrımcılık ve dışlanmaya maruz bırakılmakta ve kendilerine “vatandaşlık” hakkı dahi verilmemektedir.
Aralarında başta Müslüman Rohingyalar olmak üzere bu etnik toplulukların en temel hakları olan “vatandaşlık” haklarının bile ellerinden alınmaları ve kendi öz yurtlarında “yabancı” muamelesine tabi tutulmaları, 1968 yılındaki askerî darbeye kadar uzanan bir sorundur. 1968 Askerî Darbesi’ne kadar Rohingyalar’ın elinde bulunan pekçok işletme, askerî darbeden sonra kamulaştırılarak Rohingyalar’ın elinden alınmış ve Rohingyalar iktidar yandaşı medya tarafından “yabancı” olarak gösterilmeye başlanmış, ülke halkı buna inandırılmaya çalışılmıştır.
1982 yılında çıkarılan “Yeni Vatandaşlık Kanunu” ile Rohingya halkı “millî unsur” (= Myanmar ulusu) kategorisinden çıkartılarak kendi öz yurtlarında birer yabancı, sığıntı konumuna düşürülmüştür.
Rohingyalar’a, üzerinde “Yabancılara aittir” yazılı beyaz renkte özel bir kimlik verilir. Bu kimlik sadece bilgi amaçlıdır. Tüzel anlamda hiçbir geçerliliği yoktur.
200’ün üzerinde farklı topluluğun yaşadığı ülkede, 1982 yılında çıkarılan “Yeni Vatandaşlık Kanunu”, Myanmar’da yaşayan sadece 135 topluluğu “millî unsur” kabul etmektedir. Rohingyalar, bu 135 topluluğun arasında değildir.
* * *
Türkiye’de kendi vatandaşını “vatandaşlıktan çıkartmak” ile tehdit eden mevcut iktidarın bu çılgınlığına dur denilmezse, ülkemizin varacağı nokta da orası olacaktır. Eğer iktidar gerçekten amacına ulaşırsa, ülkemizde büyük çoğunluğu Kürtler olmak üzere mevcut hükûmeti sevmeyen herkes Rohingyalar’ın düştüğü duruma düşecektir.
Türkiye’de iktidarın örnek aldığı sistem, Müslüman ve mazlum Rohingya halkının yanında yer aldıkları için 300 Budist rahibin hapishanede olduğu ve vicdan sahibi Budistler’in bile “faşist” olarak nitelediği Myanmar rejiminin hayata geçirdiği uygulamadır. Bu Myanmar ki, Güney Afrika’da Apartheid rejiminin yıkılmasından sonra, bugün itibariyle “dünyanın en ırkçı devleti” kabul edilmektedir.
Türkiye’deki iktidarın, özellikle de Saray’ın, “vatan haini” derken yalnızca eline silah alıp dağa çıkanları değil, gazeteciden akademisyene, sanatçıdan maden işçisine, 70 yaşındaki kadından 7 yaşındaki çocuğa, kendilerini sevmeyen ve desteklemeyen herkesi kastettiğini, yaşadığımız gerçekler yeterince öğretmiştir kanaatindeyim.
Bu gerçekleşirse, böyle birşey yasalaşırsa, iktidar “vatan haini” olarak gördüğü herkesi “vatandaşlık”tan atabilirse, bunun önünü alamayız kardeşlerim. Bu, ülkeyi korkunç bir felâkete götürür.
* * *
Sayın iktidar sahipleri!
Ülke insanları sizi sevmek, desteklemek zorunda değiller, fakat sizler yönettiğiniz ülkeyi adalet ile yönetmek zorundasınız.
Kutsal Kitaplar hiçbir topluluğa, başlarındaki yöneticileri sevmeyi ve desteklemeyi şart koşmaz, ancak yöneticilerin yönettikleri beldeyi ve topluluğu adalet ile, hak ve hukuk ile yönetmeleri gerektiğini şart koşar.
İlahî dînlerin öğretilerine göre, benim senden nefret etmem, benim kişisel tercihimdir; fakat senin benden nefret etmen, haramdır. Allah-û Teâlâ böyle buyuruyor. Ben seni sevmek zorunda değilim ama sen beni sevmek zorundasın.İstesen de beni dışlayamaz, bana ayrımcılık yapamazsın. Haramdır. Çünkü sen yönetensin, ben ise yönetilen. Ben istediğim kişileri veya çevreyi sever, istediğim kişilerden veya çevreden nefret ederim. Yaratıcı tarafından serbest bırakılmışım. Fakat sen 78 milyonun tamamını sevmek zorundasın, hem de eşit biçimde sevmek zorundasın.
Hem, her beğenmediğine, seni her eleştirene, adaletsizliğe ve haksızlıklara her karşı çıkana “vatan haini” damgası vurmak da ne ola ki?
İnsanlar adalet istiyorlar, eşitlik istiyorlar. Kardeşçe yaşamak istiyorlar. Kimsenin kimseden üstün olmadığı, kimsenin kimseye haksızlık etmediği bir ülkede yaşamak istiyorlar.
Yüz yıl öncesine dönmeye çalışan yobaz bir ülkede değil, yüz yıl sonrasına hazırlanmaya çalışan uygar bir ülkede yaşamak istiyorlar.
Kürtler, Türkler ile eşit olmak istiyorlar. Alevîler, Sünnîler ile eşit olmak istiyorlar. Hristiyan ve Musevî yurttaşlarımız, Müslümanlar ile eşit olmak istiyorlar. İşçiler, patronlar ile eşit olmak istiyorlar. Bedensel engelliler, kendilerine “turp gibiyim” diyen kazmalar ile eşit olmak istiyorlar. Kadınlar, erkekler ile eşit olmak istiyorlar.
Buna mı “vatan hainliği” diyorsunuz?
Size ancak, Kızılderili reisi Zitkala Sa’nın, ekolojik yaşamlarını “ilkellik” ve doğa ile barışık dînî inançlarını da “putperestlik” olarak görüp Kızılderililer’i zorla Hristiyan’laştırmaya çalışan Beyaz Adam’a söylediği o muhteşem sözle cevap veririm.
Şöyle demişti, büyük reis Zitkala Sa:
“Tabiâtın bahçelerinde küçük bir çocuk hayretiyle gezinirken, kuşların şakımasında, suların çağıldamasında ve çiçeklerin tatlı kokusunda Yüce Yaratıcı’nın fısıltılarını duyarım. Siz buna putperestlik mi diyorsunuz?”
TARAF GAZETESİ
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2018
25.04.2017
19.04.2017
25.07.2016
22.06.2016
10.06.2016
23.05.2016
21.04.2016
18.04.2016
15.04.2016