İhsan DAĞI
Kürt meselesinin aslında bir ‘Türk meselesi’ olduğu çok söylendi. Öyle çözüm sürecinde ‘Türk meselesi’ çıkarmaya niyetli olanların yazdıklarını kastetmiyorum. ‘Bu iş çözülecekse Türklerin dahli ve iradesiyle çözülecektir’ tespitini yapanlardan söz ediyorum.
Türköne’nin bu tespiti çok önemli. Meseleyi şiddetten arındırıp siyasetin bir konusu haline getiriyorsak, siyaseti de demokratik yöntemler ve süreçler üzerinden yapıyorsak son sözü toplum söyleyecektir. O toplum da Türklerden oluşan bir ‘çoğunluk.’ Yani, PKK’nın silah bırakması, mensuplarının dağdan inmesi, Kürtlerin siyasal ve kültürel zeminde kendilerini bu ülkenin eşit yurttaşı hissetmesi, bütün bunlar ‘Türk çoğunluğun’ kararıyla ve onayıyla olacak. Dolayısıyla ‘Kürtler ne istiyor?’ sorusu, çözüm sürecinde ‘Türkler gerçekten ne istiyor?’ sorusuna dönüşmüş durumda.
Bu, ilk anda sanılanın aksine ‘Türkler’in kaygı duyacakları bir soru değil. Aksine, çoğunluğun kabulünü ve onayını almak adına Kürt taleplerini makul demokratik bir çerçevede tutacak bir durum. Kararı ‘Türk çoğunluk’ verecekse, Türköne’nin dediği gibi ya ‘az olanların’ da hukukunu gözetecek ya da onları inkar edecek.
Dolayısıyla çözüm sürecinde toplumun ‘doğru’ karar vermesini sağlayacak yöntemlere ihtiyaç var.
İmralı sürecinin hem en olumlu hem de en olumsuz yönü ‘liderler’ üzerinden gidiyor olması. Bu olumlu çünkü liderlerin güçlü, karizmatik, inandırıcı. Ayrıca sürecin hızla ilerlemesi şart. Toplumsal bir müzakere ve uzlaşma süreci yerine liderler arası bir mutabakat yoluyla mesafe almak hem daha hızlı hem daha kolay.
Ancak sürecin lider odaklı yürümesinin sakıncaları da var. Siyaset yoluyla ve demokrasi çerçevesinde bir çözüm arıyorsak nihai karar mercii aslında toplumun kendisi. Uzlaşan liderler sonunda ‘halka gitmek’ ve onay almak zorundalar. Sürecin sonunda toplumdan destek bulmayan bir siyasal aktörün bulduğu ‘çözüm’ uygulama şansı bulamayacaktır. Süreci yürüten aktörler sonunda toplumdan da destek ve onay alacaklarını düşünüyorlar. Ama toplumu hazırlayacak, onları çözümün bir parçası haline getirecek daha ‘doğrudan’ yöntemler kullanılmalı.
Neden mi? Barış sürecinde iki taraf da kararlı, sonuca ulaşmaya istekli. Şiddet içeren provokasyonlar bile bu inancı ve kararlılığı sarsamaz, aksine güçlendirir. Sürecin ilerlemesine ilişkin tek risk toplumun algısı, tepkisi ve tutumu. Taban desteğinin azaldığını gören hiçbir politik aktör sürece devam edemez. Bu nedenle süreci lider odaklı götürmek kadar toplumsal paydaşların da katkıda bulunacağı, içinde yer alacağı, kendini karar verici bir aktör olarak göreceği mekanizmalar geliştirmek gerek. Toplumu hazırlamadan, sürece katmadan ‘liderler’ tek başlarına ne kadar ilerleyebilir?
Süreç toplumun izin verdiği kadar ilerler. Liderler topluma bakarlar. Tabanlarının ilerisinde bir çözüm üretmelerini beklemek haksızlık olur. Dolayısıyla çözüm sürecinde test edilen aynı zamanda ‘toplumun’ demokratik olgunluğu.
Şimdiye kadar Kürt kimliğini bastıran, Kürtleri inkar eden devletti. Bildiğimiz Kemalist, vesayetçi ve otoriter devlet. Çözüm sürecinde ise devlet topluma soruyor: ‘Kürtlerle nasıl yaşayacağız?’ Artık bundan sonrası devletin değil toplumun kararı olacak. Bakalım toplum ‘bildik’ devlet refleksi mi gösterecek, yoksa herkes için ‘hak, hukuk, eşitlik, adalet’ mi diyecek?
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023