Metin Münir
Noel yemeğinde beş kişiydik.
Üç kadın iki erkek.
Yemekten sonra karnımız sıcak, kafamız hoş, masanın çevresinde oturmaya devam ederken duvardaki takvime gözüm ilişti.
Kalkıp aldım. Her bir ayın sayfasında eski bir Yunan feylesofunun heykeli ve birkaç sözü vardı. Sayfaları çevirerek yüksek sesle okumaya başladım. İçlerinde en ilginç olanı Pisagor’unkiydi.
Daha çok, adını taşıyan teoremi ile bilinen Pisagor, Sisam Adası’nda doğmuş ve Milattan Önce tahminen 570 ile 495 yılları arasında yaşamıştı.
Tahminen diyorum, çünkü Pisagor hakkında bilinen hemen hemen hiçbir şey kesin değil.
Meşhur teoreminin ve kendinden sonra gelen feylesofları etkileyen düşüncelerinin, kendine mi yoksa öğrencilerine mi ait olduğu konusu bile tartışmalı.
Hakkındaki bilgiler, ölümünden yüzyıllar sonra derlenmiş.
Mısır’a, Yunanistan’a ve muhtemelen Hindistan’a gitmiş. Milattan Önce 530 civarında adını taşıyan, matematik ve bilime önemli katkılarda bulunan, kısmen bilimsel kısmen dini, bir okul veya lonca kurmuş. Bu yerde gizlilik esasmış.
Pisagor’a atfedilen buluş ve düşüncelerin, gerçekten ona mı ait olduğu konusundaki bulutların bir nedeni de bu gizlilik.
Pisagor’un kendine feylesof diyen ilk kişi olduğu sanılıyor. Bunu kendini beğenmişlikten yapmadı. Şimdi feylesoflardan başka kimsenin anlamadığı felsefe, o çağlarda “bilgelik seven” anlamını taşıyordu. Feylesof sadece bir “bilgi aşığı” idi.
Pisagor’la ilgili birçok mit var.
Tanrısal bir kişi olduğu düşünülüyormuş.
Müzik, gerçeklik, kehanet, şifa, güneş ve ışık, şiir ve daha birçok şeyin tanrısı olan Apollon’un oğlu olduğuna inanılıyormuş.
Doğaüstü bir parlaklığa sahipmiş.
Bir kalçası altındanmış.
Ünlü bilge ve iyileştirici Abaris, altın bir oka binmiş olarak onu ziyarete gelirmiş.
Aynı anda birçok değişik yerde görünürmüş.
Aristo’nun “Pisagorculara Dair” kitabını okuyabilmiş olsaydık muhtemelen bu
ilginç kişi hakkında daha ayakları yere basan bilgiye sahip olacaktık ama değiliz; çünkü o kitap Pisagor’un yazmış veya yazmamış olduğu kitaplar gibi kayboldu.
Eski Yunan felsefesine ait kitapların kayıp olanları, kaybolmayanlardan çoktur. Sokrat öncesi yaşamış olan 90 kadar ünlü düşünürden kalan bir tek kitap yok. Ne düşünmüş olduklarını daha sonraki düşünürlerin kitaplarındaki atıflardan biliyoruz.
Bu atıflardan derlenmiş bir kitap var elimde. Buna göre “Sisamlı Pisagor” geriye yazılı hiçbir şey bırakmadı.
Ama elimde tuttuğum takvimdeki Pisagor sayfasında şu cümle vardı:
“Ya sessiz kalmalısınız ya da söyleyeceğiniz şey sessizlikten daha iyi olmalı.”
Bu sözleri okuduktan sonra, aklım, altından giden, üstünden gelen araçların sefer ettiği Avrasya tüneli gibi ikiye bölündü.
Üstten masadaki sohbete katılırken, alttan, bugüne kadar “sessizlikten daha iyi” ne söyledim ve yazdım diye düşünmeye başladım.
Bu sabah uyandıktan sonra da.
Her birimiz şelale gibi laf döküyoruz. Milyarlarca insan, trilyonlarca kelime ve bunların meydana getirdiği gürültü veya sessizlik eksikliği.
Çoğu boş, yalan veya kandırmaya yönelik laflar.
İnsan gürültü çıkarmadan yaşayamayan tek yaratıktır.
Düşündüm ki, ben de bu yaratıklardan biriyim ve galiba ortalamadan fazla gürültü kattım boş gürültüye.
Pisagor, altın kalçalı ayağıyla popoma bir tekme vurup atardı beni okulundan.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2021
1.02.2021
24.01.2021
18.06.2020
4.06.2020
29.02.2020
27.02.2020
25.02.2020
13.02.2020
30.01.2020