Namık ÇINAR
Bunları yapanlar asla Müslüman olamazlarmış.
Ne bunlar peki?
Bal gibi Müslümanlar işte!
Sizin demenizle gerçek değişmiyor ki!
Tüm İslâm coğrafyası kan revan içinde; sizse İslâmlığın bu olmadığını söylemekle işin içinden sıyrılabileceğinizi sanıyorsunuz.
Başkalarının kandığı zaten yok, ama daha ne kadar aldatacaksınız kendinizi de?
İstisnasız tüm İslâm toplumlarının cadı kazanı gibi kaynaması bir tesadüf mü?
Bana bir tane, insanlık ailesinin takdirine mazhar olmuş Müslüman ülke gösterebilir misiniz?
O hâlde nedir bu aymazlık?
Dünyanın herhangi bir yerine gittiğinizde İslâm olduğunuzu anlayacaklar diye korkarak yahut Müslüman olduğunuzu söylemekten çekinerek dolaşmak, bu dinde bir sorun olduğunu göstermiyor mu?
Pasaportuna ilâve plastik kap geçirenlerin, bunu kapaktaki ay-yıldızı örtmek için yaptıklarını ne zaman itiraf edeceksiniz?
Huntington geri kafalı bir muhafazakâr olabilir ama sanırım söyledikleri bir bir çıkıyor.
Ne demişti?
“Kapitalizmin komünizmle mücadelesi sırasında askıya alınan medeniyetler arasındaki tarihsel çatışma, soğuk savaşın bitimini müteakip ‘nerde kalmıştık’ diye alevlenerek, asıl fay hattı olan İslâm kültürü ile Hıristiyan uygarlığı arasında yeniden başlayacaktır.”
Eh, “duvar” yıkıldığından beri, öyle de oluyor zaten.
Ne ki İslâm dünyası, iflâs ettiğini ve yenikliğinin kendi eseri olduğunu bir türlü kabul edemiyor.
Hiç oralarda değiller.
Dünyanın dibe çöken posaları olarak kaldıklarını göremiyorlar.
Bu toplumlar, çaresiz oldukları için mi Müslümanlar; Müslüman oldukları için mi çaresizler; yoksa bütün bu hâller birbirlerine mi dolanıyor?
Her şey arapsaçına dönmüş.
Bütün dinler iyi şeyler söyler.
Geçin onu bir kalem, konumuz o değil; konumuz onu aşan, ondan çok öte bir şey.
Dinin felsefesine de gireriz, oradaki olumluluklar kadar olumsuzlukları da söyleriz ama mesele daha ziyade maddi hayatla, toplumsal yapılarla ilgili; önce bunu çözmeliyiz.
Zira yüz karası bir canavarlık türü, bu dinin aynasına yerleşmiş.
Dünyanın bütün başarısızları, İslâm sancağı altında toplaşmışlar.
Çözümsüz toplumların kinle dolu garezliklerine, âdetâ bir öfke sığınağı yaratılmış.
Toplumuyla problemleri olan Batı’daki kimi bireylerin İslâm dinini seçmeleri bile, nefretlerini göstermede bir yöntem hâlini almış.
Kitabında yazsın yazmasın; bu din, terör üretmeye tahsis edilmiş gözüküyor.
Hiç düşündünüz mü; Almanya, Fransa veya İngiltere Müslüman olsalardı, böyle mi olurlardı?
Aslına bakarsanız, Hıristiyanlık da Ortadoğu kökenli.
Ama tırnak ucu kadar olsun Ortadoğu değerlerine değgin bir izlenim ediniyor musunuz?
Edinemezsiniz!
Çünkü dine aklın ve aydınlanmanın ışığını tutarak, Hıristiyanlığı “protest” bir bakışla sorgulamışlar; toplumsal hayatla skolastiğin arasına perde çekmeyi becermişler; hattâ Katolikliğin bile kendine çekidüzen vermesine vesile olmuşlar.
Aynı şey, yazık ki Müslümanlık için henüz vaki değildir.
Oysa, yatağına doluşan molozlar yüzünden hayata dair akışkanlığını yitirmiş ve giderek bataklaşan bir göle çevrilmiş bu dini Arap yarımadası kültüründen ayrı düşünmedikçe, hiçbir değişim yaşanmayacaktır.
Tarih de gösteriyor ki, bunu yapmaya en yatkın ruh, Türkiye Müslümanlarında olmak gerekir.
Lâkin bunun, ortodoks İslâmcılığın “Müslüman Kardeşler” akımını temsil eden Erdoğan çizgisiyle olamayacağı da çok açık.
Şimdilik güçlü seçenek olarak geriye bir tek, onun bir kaşık suda boğmak istediği “Cemaat” kalıyor.
Eğer aralarındaki kavga, din felsefesi farkından değil de, iki rakibin aynı yer için didişmesi meselesi yüzündense, bunun benim için ilginç bulacağım bir yönü yoktur.
Ama durum varsaydığım gibiyse, Erdoğan’ın din üzerinde mutlak egemenlik kurmasına ve onun paralel maralel lâflarına kanarak değişimci bir damarı tasfiyesine de zinhar alet olunmamalıdır.
Sandıktan çıkmış olmak, onun dinsel projesini meşrulaştırmaz.
Sandık, bu işlere yaramaz.
Nasıl ki savaş, askerlere bırakılamayacak kadar ciddi bir işse; din sorunu da Erdoğan’a terk edilemeyecek kadar ciddiyetle yaklaşılması gereken bir konudur.
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları





















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016