Umut ÖZKIRIMLI

Umut ÖZKIRIMLI
Umut ÖZKIRIMLI
Tüm Yazıları
Yeni Türkiye'nin 'Zinde devrim bekçileri!'
8.05.2014
2467

 ‘İnce uzun bir hayvan/ Çarpıyor / Çarpıyor / Çarpıyordu kendini taşlara. / Canı mı sıkılıyor / Can mı çekişiyordu yoksa? / Yok efendim dedi yanımdaki adam / Gömlek değiştiriyor yılan / Bu hallerden anlarız dedi az çok / Biz de sınıf değişmiştik bi zaman 

Değişim, Can Yücel


Onları tanıyorsunuz. “Havuz medyası” diye tabir edilen gazetelerde yazıyor, iktidara yakın kanallarda program yapıyorlar. Vesayetçi çakallardan korunmak için olsa gerek, genelde toplu hareket ediyorlar. Aynı konularda, aynı şeyleri yazıyor, aynı sıfatları, aynı benzetmeleri kullanıyorlar. Gezi’ye kalkışma, 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarına darbe, Cemaat’e paralel yapı diyorlar. Ortak noktaları ise son 12 yılda Türkiye ’de AKP önderliğinde bir “devrim” yaşandığına inanmaları (örnek aldıkları Etyen Mahçupyan buna “halk ihtilali” diyor). “Baş devrimci” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ’a uzanan her dili kesiyor, Cihangir’i üs edindiklerine inandıkları “Beyaz Türk, mavi kanlı” liberal-ulusalcı-solcu karşı-devrimcilere göz açtırmıyorlar. Gençler, siviller, sivri dilliler. Eski rejimin organik aydınlarının aksine, halkı dinliyor, halkı anlıyorlar. Halkın devrimine, halkın devrimcisine sahip çıkıyorlar.

Hafızalar zorlansın!

“Zinde devrim bekçileri”nin bir ortak özelliği daha var. Değişime inanıyorlar (Markar Esayan, Yeni Şafak, 1 Mayıs 2014). Bugünün önde gelen devrim bekçilerinden Melih Altınok’un Oda TV için (yanlış okumadınız, Oda TV) 29 Eylül 2009’da kaleme aldığı şu sözleri başka nasıl açıklayabiliriz? “Bir defa Siyasal İslam için demokrasi amaç değil, araç. Bunun tersini iddia etmek, Allah’ın düzeni dışındaki ‘kul icadı’ rejimleri küfür sayan İslam ve kitabı oracıkta dururken pek mümkün değil. … Siyasal İslamcıların tek gerçek yol gösterici gördükleri Kuran’a göre açıkça eksik ya da sapkın sayılan, eşcinsellere, dinsizlere, gayri Müslimlere, kadınlara diğer yurttaşlarla eşit haklar tanıyan demokrasi uğruna böylesine bir ittifaka girmelerinin nedeni anlamak çok zor olmasa gerek. Ortada pragmatistçe şekillendirilmiş bir ittifak var.” Belli ki halk devrimi henüz başlamamış!
Devrim bekçileri arasında değişime tek inanan Melih Altınok değil elbette. Başbakanlık tarafından 24 Nisan vesilesiyle yayınlanan taziye metnini yere göğe sığdıramayan Markar Esayan, metnin 12 yıldır yazdığı tüm yazıların özeti olduğunu iddia ederken (Yeni Şafak, 1 Mayıs 2014) kendi deyimiyle “hafızasını yeterince zorlamamış” gözüküyor. Aksi halde “Tayyip Erdoğan’ın Gdansk’tan salladığı ‘Ermenistanlı kaçak işçileri gerekirse geri göndeririz’” tehdidini eleştirirken “Siz bu kafayı hiç değiştirmeyin emi … 40 bin Ermenistanlıyı sınır dışı edin. Olmadı elinizde hâlâ elli bin kadar da Türkiye Ermenisi var. Kırık dökük vakıfları, biraz malları da var devletten koruyabildikleri. Onlar için de ikinci bir çakma Emval-i Metruke kararnamesi çıkarır, dağıtırsınız” diye yazdığını hatırlardı (18 Mayıs 2009; bundan sonraki tüm alıntılar Taraf’tan). Ya da Erdoğan’ın “Türk-İslam sentezi laboratuarında üretilmiş” dimağının, milliyetçi damar ağır bastığında, “Canan Arıtman’ın, Mahmut Esat Bozkurt’un ve hatta ‘Atalarım’ diye kutsanan İttihatçıların hemen yanında” yer aldığını iddia ettiğini (18 Mart 2010).

Mazi kalbimde bir yaradır

İşin garibi, Esayan o zamanlar AKP’nin “en az Cumhuriyet elitleri ve ulusalcılar kadar ataerkil damara sahip ve demokrasi özürlüsü” olduğunu düşünüyormuş (3 Kasım 2008). Hatta baş devrimci Erdoğan “Kürt vatandaşlarının bir kısmına ‘ya sev, ya terk et’ diye dayılanır(ken) … bir siyahken beyazlaşmaya, toplumsal olarak kadın pozisyonundayken erkekleşmeye çalışıyor”muş. “Tıpkı Michael Jackson’ın beyazlara benzemeye olan tutkusunun kaderi gibi, sonuçta ortaya çıkacak şey… orijinallerinin yanında ancak ibret olacak bir işe yaramazlıkta yitip gitmek olacak”mış. Kapatma davası ile iyice ortaya çıkan bu “renk kayması”, “güce hürmet, mağdur, muhalif AKP’yi ehlileştiriyor”muş. Erdoğan, “medya ile kavga ediyor, yeni anayasa için isteksizleşiyor, şiddet söylemini meşrulaştırıyor, vatandaşlarını ‘çek git’ diyerek taciz ediyor. Bununla da kalmıyor; ‘daha çok doğurun’ diyerek bizlerin en özel alanına müdahale etmeyi dahi kendine bir hak görüyor”muş (6 Kasım 2008). Bugünün karşı-devrimci söylemlerine ne kadar benziyor değil mi? 
Zaten Esayan karşı-devrimcilere de bir dönem sempati besliyormuş. “AKP Abant’ı Dinlemeli” başlığıyla yazdığı bir yazısında “paralel yapının” en bilinen organizasyonlarından Abant toplantılarının “fikirlerin kendini sakınmadan ifade edileceği neredeyse baş döndürücü özgür bir atmosfer sunduğundan” bahsediyor, “AKP’deki yalpalama ve duraksamaların devleti ve kurumlarını özgürleştirmek mi, yoksa AKP’lileştirmek mi olduğu sorgulanıyor artık” diye görüş bildiriyor (28 Haziran 2008).

He sees Cemaat people!

Ama tabii “paralel yapı” söz konusu olduğunda Yıldıray Oğur’un değişimiyle boy ölçüşmek mümkün değil. Oğur’un sosyal medyada çok alıntılanan 14 Şubat 2012 tarihli “I See Cemaat People” başlıklı yazısını geçelim. Ya Türkiye’nin yakın tarihinin “F tipi bir komplo” olarak yazıldığını iddia eden karşı-devrimci tezle dalga geçen yazıları? “Zaten Ergenekon dediğin nedir ki? F tipi istihbaratçı bombayı koyar, Fethullahçı muhbir ihbar eder, Ef tipi polis basar, Fethullah destekli medya yazar, şakirt savcı hüküm verir. Olur sana Ergenekon” (18 Haziran 2009). “En popüler Ergenekon yalanları”ndan biriymiş bugün halk devriminin kırmızı kitabı niteliğini kazanan F tipi tezi ve aslında daha 2010 yılında çokmuş (5 Ocak 2010)! Hem zaten ne yapıyormuş ki “paralel yapı”? “Devletten farklı olarak sokak ortasında adam infaz etmiyor, işkence yapmıyor. En büyük günahları -o da Avcı’ya göre- bu 389 sayfada teşhir edilen kirli devleti teşhir için sahte belge üretmek … Neden Türkiye’nin sivilleşmesi ve demokratikleşmesi için oraya buraya imamlar atayarak mücadele ediyorlar? Hatta bunun için ellerindeki her şeyi riske atıp malzeme de bu kadar bolken araya parça belge atıyorlar? … Keşke geçmişteki ‘darbelere karşı da devlet içinde örgütlenmiş bir cemaat olsaydı’” (26 Ağustos 2010).
Ne diyelim… Yeni Türkiye sizinle gurur duyuyor!

Not: Bu yazıyı birkaç hafta önce yine Radikal İki’de yayımlanan İrfan Aktan’ın “Yeni Türkiye’nin Genç Aydınları” yazısıyla birlikte okumanızı tavsiye ederim.

RADİKAL 2

http://www.radikal.com.tr/radikal2/yeni_turkiyenin_zinde_devrim_bekcileri-1189971

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar