Akın ÖZÇER
Siyasi partilerin şekillenmeye başlayan anayasa taslakları, Türkiye’nin ihtiyacı olan yeni ve sivil bir anayasanın çok uzağında olduğumuzu ortaya koyuyor. Kılıçdaroğlu önceki günkü CHP grup toplantısında anayasasının ilk üç maddesini okudu ve kırmızıçizgileri olarak bir kez daha ilan etti. Aynı şekilde başlangıç bölümündeki “Türk milleti” ifadesinin de bir başka kırmızıçizgileri olduğunun altını çizdi. Böylece CHP anayasanın revizyonundan yana tutumunu yinelemiş oldu.
Atatürk milliyetçisi devlet kavramı
Oysa Meclis’e görüşlerini bildirmiş olan sivil toplum kuruluşlarının çoğunun kırmızıçizgisini, başlangıç bölümü ve ilk üç maddenin yeniden yazılması oluşturuyor. Zira bu bölümler, etnik kimlik, dinsel veya ideolojik ya da siyasi nitelik taşımaması gereken devlete bu niteliklerden birkaçını yüklüyor. Örneğin 2. Madde, devleti Atatürk milliyetçiliğine bağlı kılıyor. Türkiye’de Atatürk milliyetçisi, daha çok veya az milliyetçi olan ya da hiç olmayan bireyler var. Oysa onlara tüm farklılıkları için olduğu gibi, siyasi fikirleri nedeniyle de ayırımcılık yapılmaması, kanun önünde eşitlik ilkesinin temelini oluşturuyor.
Ama devlet “Atatürk milliyetçisi” olursa eşitliği sağlamak nasıl mümkün olacak? Örneğin Atatürk milliyetçiliğine bağlı olmayan düşman mı, ikinci sınıf yurttaş mı görülecek? Aykırı düşünceler devlete karşı suç mu sayılacak? Siyasi partiler Atatürk milliyetçiliğine bağlı olmakla yükümlü mü tutulacak bugün olduğu gibi, yoksa herkes öyleymiş gibi mi yapacak?
Devletin bireye özgü nitelikleri olmasını kabul etmek mümkün değil. Aynı mantıktan hareketle, tarihte nasyonal sosyalizme, faşizme ya da dine bağlı devletler kuruldu ve bazı örneklerine bugün de rastlanıyor. O bakımdan Türkiye’nin demokratik bir hukuk devletine dönüşmesini savunan bizlerin, Türkiye Cumhuriyeti’ni “insan haklarına dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” olarak tanımlamakla yetinen AK Parti taslağına destek vermemiz doğal.
“Türk usulü başkanlık sistemi”
Buna karşılık, aynı taslakta sadece Türkiye’nin anayasa geleneğine değil, aynı zamanda özgün örneğine de uymayan başkanlık sistemi önerisi var. Bu sistem kamuoyunda diktatörlükle eş anlamlı olarak algılanıyor. Oysa bu, en azından başkanlığın özgün örneğini oluşturan Amerikan sistemi açısından doğru değil.
“Başkanlık, yarı-başkanlık” başlıklı yazımda vurguladığım gibi, ABD sistemi güçlü bir başkan ve yürütme organı getirmiyor. Aksine yürütmeyi yasamayla işbirliğine zorlayan katı bir güçler ayrılığına dayanıyor: yasama doğrudan halka sorumlu başkanı gensoruyla düşüremediği gibi, başkan da yasamayı feshedemiyor. Buna karşılık, başkan yasamaya karşı veto yetkisine, yasama da bütçe vetosuyla başkanı bloke etme imkânına sahip. Boşanmanın yasak olduğu zoraki bir evlilik gibi sistemin tıkanması işten bile değil. Ancak bugün sayıları 15 bini aşan ve “Üçüncü Meclis” olarak da adlandırılan lobiler iki erk arasında mükemmel bir işbirliği sağlıyor.
Birleşme yoluyla oluşmuş bir federal devlet olan ABD’de 1787’den bu yana yapılan değişikliklerle geliştirilmiş bu anayasal sistemi, Türkiye’ye uyarlamak kolay değil. Bu nedenle “Türk usulü” bir başkanlık öneriliyor. Taslakta, ABD gibi üçte biri iki yılda bir yenilenen ikinci bir meclis yok. Senato sadece federe devletlerin temsili değil, ayrıca yasama çoğunluğunu güncellemek açısından da önemli. Başkan ABD’de çoğunluğu iki yılda bir değişen bir Kongre ile uzlaşmaya mecbur. Oysa AK Parti taslağı hem Başkan’a, hem de Meclis’e ortak seçimleri yenileme, yani karşılıklı fesih yetkisi tanıyor. Bu da, Başkan ve Meclis’in sürekli aynı çoğunluktan çıkması gibi bir duruma yol açıyor. Çoğunluğun parti disiplini alışkanlığı nedeniyle sistemin özüne aykırı bir “erkler birliği” durumunun süreklilik kazanma riski var.
Bu itibarla, başkanlık önerisinin taslağın yumuşak karnını oluşturduğuna kuşku yok, ama Kürt sorununa çözüm getirebildiği ölçüde ki bunun kararını Kürtler verecek statükocu yaklaşıma oranla, hâlâ tercihe şayan görünüyor.
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023