Alper GÖRMÜŞ
Aşağıda aktaracağım kişisel tecrübeyi, 2003’te İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde verdiğim haber analizi derslerinden birinde yaşamıştım... Hikâyeye daha önce, bir zamanlar parçası olduğum Al Jazeera Turk’te, 2 Ekim 2015’te yayımlanan bir yazımda da yer vermiştim; oradan aktarıyorum;
“(...) Haber analizi, gazetelerin mukayeseli okuması üzerinden yürüyen bir dersti. O gün elimizin altında, merkez medyanın ‘şeriat’ın hızla gelmekte olduğuna dair malûm manşetlerinden biri vardı ve o da benzerleri gibi ‘ben dezenformasyonum’ diye bağırıyordu. Dolayısıyla ipliğini pazara çıkarmak zor olmadı, o kadar ki dersin sonuna doğru sınıfta ikna olmayan tek bir öğrenci bile kalmamıştı.
“Artık meseleyi kapatıyordum ki, bir öğrencim söz istedi. Tıpkı öbür arkadaşları gibi haberin ‘uydurma’ olduğuna kendisinin de inandığını teslim ettikten sonra, faltaşı gibi açılmış gözlerimin içine bakarak, ‘Tamam da hocam’ dedi, ‘sonuçta bu haber Türkiye’nin en etkili gazetelerinden birinde yer alıyor, haberi okuyanlar onun doğru ve gerçek bir haber olduğunu düşünecekler ve bu da Türkiye’deki gericiliğin aleyhine bir sonuç doğuracak, dolayısıyla doğru ve gerçek olmasa da bu haberin o gazetede yayımlanmasının yararlı bir şey olduğunu söyleyemez miyiz?’
“Öğrencim, sorusuna verdiğim, önerisinin değil gazetecilikle aktivizmle bile uyumlu olmadığına dair cevabımdan hiç hoşnut kalmadı. Belli ki, benim ders boyunca ‘gerçek’in hatırı için değil, ‘teknik detaylar’ uğruna dil döktüğümü düşünmüştü. Belli ki benden, ‘Tabii ki sonuçta yararlı olmuştur bu haber, ben size sadece onun taşıdığı teknik zayıflıkları anlattım’ gibi bir cevap beklemişti.
“Öğrencimin davranışı, dozu çok yüksek, düşmanlık derecesindeki bir karşıtlık duygusunun, insanı hiçbir ahlaki sınır tanımayan savrulmaların gazetecilik adına yapılabilir olduğu bir noktaya sürükleyebileceğini gösteriyordu.”
İçinde bu paragrafları da barındıran Savaşa dönüşmüş siyaset, medya, sosyal medya başlıklı yazı, aktivizmin gazeteciliğin yerine geçtiği, bir siyasi pozisyon olan muhalifliğin iyi gazeteciliğin olmazsa olmaz koşulu sayıldığı medya-sosyal medya ortamını analiz etmeyi amaçlıyordu. Ana fikir ise yazının spotunda şöyle ifade edilmişti:
“Siyaset bir savaşa dönüşmüşse ve siyasi taraflar birbirlerini ‘düşman’ olarak görüyorlarsa, başta medya olmak üzere her şey bir silaha dönüşür, bütün silahlar da düşmanı ‘imha’ amacına yönelir.”
İki kamp, iki “düşmana karşı” gazetecilik çizgisi
O tuhaf tecrübeyi yaşadığım 2003’te, merkez medya toplumun büyük bir bölümünü düşman olarak algılamaya cevaz veren laiklik anlayışıyla tam böyle bir gazeteciliğin öncülüğünü yapıyordu.
Aşağı yukarı 2003-2004’ten itibaren başlayıp 2010’dan sonra yaygınlaşan iktidar destekçisi gazetecilik ise tersinden benzer bir gazeteciliği üretti; o da ülkenin yarısı demek olan laik sosyolojiye dair benzer bir düşmanlık algısı yaratmaya koyuldu, 2013-2014’ten itibaren ise eski merkez medyanın marifetlerini kat kat aşan bir performans sergilemeye başladı. Artık bütün ihlaller o kadar kaba ve açık yapılıyordu ki, böyle bir gazeteciliği izleyip eleştirmenin tadı da kalmamıştı.
2014’ün başlarında bu hissiyatımı, yazdığı bir yazıda bana “Türk medyasının taraflı saha müşahidi, medya gözlemcisi Alper Görmüş o gün bizlerin attığı manşetleri yerden yere vuruyordu. Acaba bugün hem Cemaat, hem hükümet yanlısı gazetelerin attığı manşetler hakkında samimi olarak ne düşünüyor? Düşündüğünü yazabiliyor mu?” (Hürriyet, 29 Ocak 2014) diye seslenen Ertuğrul Özkök’e cevap verirken şöyle ifade etmiştim:
“(Eleştirmiyorum, doğru)... Onları eleştirmenin hiçbir tadı yok da ondan. Onların tavrında çabayla açığa çıkartılacak, deşifre edilecek bir şey yok! Her şeyi çok açık yapıyorlar!” (Türkiye, 4 Şubat 2014).
Al Jazeera Turk’ten gelen teklif
Medyanın iktidara nazaran “muhalif” ve “muvafık” kanatlarının gazetecilikten aktivizmi anladığı, benim de eski mesleğim olan medya eleştirisini iyice anlamsız bulup tümüyle koptuğum o günlerde Al Jazeera Turk’ün haber direktörü Gürkan Zengin’den aldığım bir davetle birlikte, Türkiye’deki gazeteciliğe dair ne zamandır hissetmediğim bir umut peydahladım. Çünkü Gürkan Zengin telefonda, benim Eleştirel olmak, muhalif olmak, düşman olmak başlıklı eski bir yazımı hatırlatıyor, kendilerinin de o yazıda ifade edilen gazeteciliği benimsediklerini söylüyordu: Asker olmadıkları için kimseye “düşman” değillerdi, siyasetçi olmadıkları için kimseye “muhalif” değillerdi, sadece gazetecilik yapmak istiyorlardı, o nedenle pozisyonları “eleştirel”di...
Gürkan Zengin, o yazıda ele aldığım gazetecilik çerçevesini Al Jazeera Turk çalışanlarına anlatacağım üç günlük bir atölye çalışması önerdi bana.
Sevinçle kabul ettim; Al Jazeera Turk maceram işte böyle başladı.
Sonraki bir buçuk yıl boyunca danışman sıfatıyla çalıştığım Al Jazeera Turk, şayet televizyon kanalı olarak faaliyete geçebilseydi, Türk medyasında terbiye edici bir figür işlevi görecekti. Böyle somut bir “iyi” örneğin varlığı hayatiydi, çünkü ortada “ölçü” koyan bir örnek olmaksızın bütün parçaları “kötü” olan medya ortamına yöneltilmiş eleştiriler havada kalıyordu. Bu eleştirilerin ete kemiğe bürünebilmesi, eleştirinin maddi bir güç haline gelebilmesi için “işte!” dedirten bir örneğe ihtiyaç vardı.
Terbiye edici rolünü oynayamadı...
Sözünü ettiğim atölye çalışmasını yaptığımız sırada Al Jazeera Turk bir haber sitesi olarak faaliyetine yeni başlamıştı ve televizyon kanalı hedefi netti. Ne var ki, bir süre sonra, Türk medyası için son bir umut olarak gördüğüm “Al Jazeera Turk televizyon kanalı” projesinden vazgeçildi.
Geçtiğimiz hafta ise aynı adla faaliyet yürüten haber sitesi kapatıldı. Ben, gerek televizyon kanalı gerekse de haber sitesine dair kararların, açıklandığı gibi “ekonomik” nedenlerle alındığını düşünmüyorum. Dünyanın merkezi haline gelmiş bir coğrafyayı (Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya), o coğrafyanın merkezi ülkelerinin birinden takip etmek imkânını hem de yıllar boyu yapılmış onca insan ve malzeme yatırımından sonra elinin tersiyle itmek ancak siyasi nedenlerle mümkün olabilir. Benim şahsi kanaatime göre bu kararların gerçek nedeni, sermaye sahibi Katar’ın Al Jazeera English’in habercilik standartlarıyla, siyasi olarak iyi geçindiği Türkiye’deki medya ortamının pejmürdeliği arasında sıkışıp kalmasıydı... Aşağı tükürse sakala, yukarı tükürse bıyığa gelecekti: Vazgeçemeyeceği standartları uygulasa iyi ilişkileri olan Türkiye’deki siyasi iktidarın canı sıkılacak, iktidarın canını sıkmayacak bir yayıncılık yapmaya kalksa kendi standartlarını inkâr etmek zorunda kalacaktı...
Yine de...
Sözünü ettiğim terbiye edici rolün bir haber sitesi ile oynanması mümkün değildi. Fakat sitenin yaklaşık üç buçuk yıllık performansına baktığımızda; muhtevayı, o muhtevanın arka planındaki gazetecilik anlayışını ve izlenen ahlaki çizgiyi analiz ettiğimizde, sitenin televizyon versiyonunun Türk medyasında nasıl bir rol oynayabileceğini rahatlıkla kestirebiliriz.
Gürkan Zengin, sitenin yayına başlamasından iki buçuk yıl sonra gerçekleştirilen ara yüz değişikliği vesilesiyle Mayıs 2016’da kaleme aldığı Al Jazeera Türk'te değişen arayüz, değişmeyen ilkeler başlıklı yazıda şöyle demişti:
“‘Doğru haber’, ‘insan odaklı bir habercilik’ ve ‘farklı görüşlere açık olmak’… İki buçuk yılını dolduran yayın hayatımızda tâviz vermediğimiz temel prensipler bunlardı. Bundan sonra da yolumuza bu prensiplere bağlı kalarak devam edeceğiz. Okurlarımıza, ‘Al Jazeera Türk verdiyse doğrudur’ güvenini vermeye çalıştık. Bunu önemli ölçüde başardığımızı düşünüyoruz.”
Al Jazeera Turk, bunu hiç kuşkum yok ki bunu başardı...
Aslında çok daha büyük bir izleyici kitlesini hak ediyordu, fakat Türkiye’de “muhalif” gazetecilik ve “düşmana karşı” gazetecilik o kadar büyük bir bağımlılık yaratmış durumda ki, sakin, dengeli ve eleştirel bir gazetecilik geniş okur kitlelerine “çekici” gelmiyor.
Yine de geride hiç kimsenin inkâr edemeyeceği bir iz bırakılmış durumda... Ülke deli gömleğinden sıyrılıp normalleştiğinde o izin üzerinden yürümek isteyeceklerin yolu daha açık olacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025