Etyen MAHÇUPYAN
Türkiye gibi siyasi istikrar sıkıntısı çeken bir ülkede on dört yıl iktidarda olmak olağanüstü bir avantaj. Tarihsel ve toplumsal bir “hediye”… Kemalist rejim ve laik cemaat Cumhuriyet’in ilk seksen yılında daha sağduyulu ve adil olabilseydi muhtemelen bugünlerde yeniden bir “tek parti” dönemi
yaşamayacaktık. Ancak hayat böyle tecelli etti, çünkü yönetimdekiler toplumsal gerçekliği derinlikli bir biçimde kavrama yeteneğinden uzaklaşarak, kendi yaklaşımlarının “ilelebet” kalıcı olacağını sandılar.
***
Bugün aynı tehlike AK Parti için var. Kendi gücünden memnun olmanın ve bunu tüm topluma kabul ettirmeyi bir tür “galibiyet” olarak yaşamanın bedeli, o toplumun avuçlarınızın arasından kayıp gitmesi olabiliyor. Çünkü toplum, siyasetten çok daha hızlı ve kompleks bir biçimde değişiyor. Özellikle küresel bir dönemin içinde olduğumuz şu süreçte bu dinamik daha da hızlı. Bunun anlamı hiçbir partinin tepeden yönlendirmelerle kendi tabanını yönetemeyeceği gerçeğidir. Türkiye’de insanlar bireyselleşiyorlar, özgüvenleri artıyor ve herkes siyasetten anlıyor. Toplumu kandırmanın zorlaştığı bir noktadayız ve bu durum AK Parti için de aynen geçerli.
Toplumun nabzını yakalamak bu nedenle çok kritik olabilirken, hayat da iktidarların önüne bu fırsatları çıkarıyor. Kemalist rejim sadece muhafazakârlarla değil, Kürtler ve Alevilerle de gerçek barışma şansını kullanmadı, bu kesimleri rejimin parçası yapamadı. Koşullar uygun hale geldiğinde direnç kaçınılmazdı ve rejimin yıpranması, ideolojinin ise anlamsızlaşması ile sonuçlandı.
***
AK Parti iktidarı da, bir “tek parti” dönemini ifade etmesi nedeniyle benzer bir sorunla karşı karşıya. Bir yandan yeni bir yönetim zihniyeti, ideolojisi ve tarzı yerleştirmesi lazım, diğer yandan toplumsal bütünlüğü kendi etrafında yeniden sağlayabilmesi…
Hayat bu fırsatları AK Parti’nin önüne çıkardı ama maalesef şu an itibariyle bunlar iyi kullanılamadı. Rejimin “rehabilite” edilmesiyle ilgili fırsat, AK Parti’nin devrilmesi çabalarının yoğunlaştığı dönemde ortaya çıktı. İktidar vesayetçi merkeze karşı tavır aldı ve onun karşısındaki üç farklı gücü neredeyse aynı anda harekete geçirdi. Yani AB reformlarına girişti, Gülen ile işbirliği üzerinden bürokrasiye hâkim olmaya çalıştı ve Kürt meselesini çözmek üzere arayışlara hız verdi. Ne yazık ki her üç konuda da hatalar yapıldı, devleti dönüştürmenin gerektirdiği ciddiyet kavranamadı ve bu üç alanın birbirini beslediği, ancak üçünün birlikte amacı hâsıl edeceği anlaşılamadı.
Gülen ilişkisi aslında AK Parti’nin en masum olduğu alandı. Çünkü yanında sandığı örgüt bencil, sahtekâr ve kötü niyetli çıktı. Ama AB ve Kürt meselesinde AK Parti diğer tarafların tutumundan bağımsız olarak hedefe yürüyebilirdi.
Toplumsal alanda benzer bir fırsat Haziran 2015 seçiminden sonra çıktı ve kullanılmadı. AK Parti seçim kazanmayı “galibiyet” sandığı için, kendi bekasını ve muhafazakarların kalıcı bir güç oluşturmasını sağlayacak esas tarihsel galibiyetin toplumsal uzlaşma olduğunu idrak edemedi.
***
Bugünlerde aynı fırsat bir kez daha tepildi. Saha verilerine bakılırsa, 15 Temmuz girişimi sonrasında laik kesimden AK Parti’ye akan on puanlık destek, iktidarın tutumu ve söylemi sonucunda CHP’ye geri döndü. Kemalizm nasıl Kemalistler için bir tuzağa dönüştüyse AK Particilik de bugün AK Parti için tuzağa dönüşüyor… Tarihsel bir misyon heba oluyor ve AK Parti, Cumhuriyet rejiminin sonuçta merkeze kayarak tıkanan diğer partilerine benzemeye başlıyor. Oysa ülkenin insanları, rejimi demokratikleştirecek ve toplumu özgürlük ve eşitlik esasında bütünleştirecek bir AK Parti’yi daha uzun yıllar “tek parti” yapmaya hazır.
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023