Mehmet Ocaktan
Tarihimizdeki Batılılaşma maceramızın hangi saiklerle ve nasıl bir seyir izlediğini artık biliyoruz. 16. Yüzyılda Osmanlı gerek hukuk gerekse ilmi alanda Batı ile kıyas kabul etmeyecek bir üstünlüğe sahipti. Ancak 16. Yüzyılın sonlarına doğru pozitif bilimler medreselerin müfredatından çıkarılmış ve hem pozitif bilimlerde hem de İslami bilimlerde kelimenin tam anlamıyla bir fukaralaşma dönemi başlamıştır.
Bilindiği gibi aynı dönemde Avrupa’da 17. yüzyılın “aydınlanma düşüncesi”yle birlikte kilisenin etkinliği kırılmış ve düşünce özgürlüğü geniş bir tartışma alanı bulmaya başlamıştır. Aydınlanma düşüncesi, Avrupa’da kilisenin “bilgi” üzerindeki tekelini kırdı ve bilimin öne çıkmasını sağladı. Ve bilimsel bilginin gelişmesinde 17. ve 18. yüzyıllarda tam bir patlama yaşandı. Sadece bununla da kalmadı, insanın dünyaya bakış açısı da büyük ölçüde değişti. Doğal olarak bu gelişme, sanayi devrimine yol açtı ve geleneksel üretim tarzı değişti.
***
Maalesef Osmanlı bilimsel ve teknolojik gelişmeleri zamanında doğru okuyamadığı için her alanda kan kaybetmeye başladı. Doğal olarak aradaki mesafenin giderek açıldığını gören Osmanlı telaşa kapıldı. Bunun sonucu olarak da özellikle Üçüncü Selim ve İkinci Mahmud yönetimleri askeri ve idari alanda Avrupa’ya yönelmek durumunda kalmışlardır. Sonrası malum... Abdülmeciddöneminde Mustafa Reşit Paşa’nın mimarlığını yaptığı Tanzimat hareketiyle birlikte daha kapsamlı bir şekilde Batılılaşma maceramız başlamış oldu...
Maksadım elbette yenileşme hareketlerini eleştirmek değil. Çünkü gerileme devam ediyor, doğal olarak o günün devlet adamları ve ilim erbabı Avrupa ile açılan mesafeyi kapatmak için birtakım çareler üretmeye çalışıyorlar. Nitekim Cevdet Paşa’nın başlattığı Mecelle çalışmaları da bu arayışın bir ürünüdür. Ancak Mecelle de Cevdet Paşa’dan sonra tamamlanamamış ve ciddi anlamda hukuki bir literatür oluşturulamamıştır.
Şunu belirtmek gerekiyor ki Tanzimat’la başlayan yenileşme sürecinde kurumsallaşmış bir hukuki yapı oluşturulamadığı için, bu alandaki tartışmalar ciddi anlamda bir savrulmaya yol açmıştır. Birtakım aydınlar Tanzimat Fermanı ile gelen yeniliklerin Osmanlı’yı modernleştireceğini ve Avrupa’daki gelişmelerle buluşturacağını savunurken, bir başka aydın sınıfı da Avrupa’yı taklit anlayışının Osmanlı’yı İslami köklerinden uzaklaştıracağını savunmuştur.
Kuşkusuz bu savrulma sürecinde Osmanlı’nın geri kalmasını dine bağlayanlar bile olmuştur. Namık Kemal bu görüşe şiddetle karşı çıkmış, ama aynı zamanda bu yenileşme hareketinin bir zaruret olduğunun da altını çizmiştir. Prof. Dr. Mehmet Sait Hatiboğlu Hoca “İslam’ın Aktüel Değeri Üzerine” adlı kitabında Namık Kemal’in bu konudaki değerlendirmesini aktarırken şunları söylüyor: “1872’de İbret gazetesinde çıkan yazısında Mustafa Reşid Paşa’nın Tanzimat’ı ecnebi devletlerin kefaletine vermiş olmasını tenkid edenlere cevaben ‘Paşa, başka kime dayanacaktı?’ deyip şu acı tespitte bulunuyor: Şeriat mı denilecek? O zaten mer’i olsaydı Tanzimat’ı neşre hacet kalmazdı. Ulema mı denilecek? Ulema eğer şeriat-ı İslamiyye’yi muhafaza etseydi, zaten şunun bunun bilamuhakeme katline fetva vermek, Avrupa himayesi altında bir varakpare ile (Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nu kastediyor) binaullah olan hayat-ı beşerin te’minine ihtiyaç bırakmazlardı.”
***
Galiba bir gerçeğin altını özellikle çizmek gerekiyor; gerek Osmanlı’nın, gerekse topyekun İslam dünyasının geri kalmasının müsebbibi hiç kuşkusuz İslam değildir, ama İslam ulemasının görevini yapmadığını söylemek de mümkün değildir. Maalesef zihinsel kodları belli bir dönemde donmuş İslam alimleri, klasik İslam fıkhını her çağın değişen şartları içinde yeniden yorumlayamadıkları için modern zamanların problemlerine çözüm üretecek bir hukuk külliyatı oluşturamamışlardır. Zihinleri klasik İslam fıkhının geçmiş yüzyıllardaki uygulamalarına takılı kaldığı için de, dinin evrensel mesajını yaşadığımız yüzyıla taşıyamadılar.
Hatiboğlu Hoca’nın bu konudaki şu tespiti bütün bir maceramızı çok veciz bir şekilde özetliyor: “Tanzimat’tan beri havanda su dövüyoruz. Şeriatımızı medhetmeye gelince üstümüze yok, ama onun günümüzde nasıl uygulanabileceği noktasında tefekkür dünyamızdan külli bir çözüm çıkabilmiş değildir.”
Yazarlar
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"TKP 7. Kongresi "Üzerine Çözümleme ve Eleştirel Değerlendirme... 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUHiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi? 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDöndün dolaştık yeniden ‘End game’ yokluğuna dayandık 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYeni aşama başladı mı? 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBarış sürecinde iç siyasetin sahne alma zamanı… 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURCHP’nin `Kürt Sorunu´, Kürtlerin sorunlarını çözebilir mi? 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALÜcret asgari, yoksulluk azami… 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERKanun önünde eşitlik 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen Çalıkuşu5 Aralık tecavüzü… 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİşte faturalar: Şirketi kurduğu gibi ESK ile anlaştı! ‘Genç boğalar’ hep ondan alınmış 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTepki oylarını yönetmek başka, iktidar olmak başka 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir kongrenin düşündürdükleri… 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAdaletsizliğin böylesi 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANZor ve kırılgan sürece girdik! 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan‘Terörsüz Türkiye’ye evet ama mış gibi yaparak mümkün mü? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTürkiye Yüzyılı okullarda zorbalığı niye durduramıyor? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBahçeli–Öcalan görüşse... 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciErdoğan ne zaman iktidara gelecek? 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergil“Hakikat Sonrası” dünya: “Post-truth” ne demek? 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBireysel borçluluk gerçekten düşüyor mu? 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezBüyüme Buysa Niçin Şikâyet Ediyorlar? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUHaksızlık mı dediniz? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞReel politika, pragmatizm, ilkesizlik, oportünizm batağında AKP 1.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
21.11.2025
19.11.2025
17.11.2025
12.11.2025
10.11.2025
7.11.2025
5.11.2025