Mehmet Ocaktan
Seçimler yaşandı, bitti ve uzun bir maraton sonunda milletin iradesi sandıkta tecelli etti. Şimdi bütün partiler için muhasebe zamanı... Sandığın bize verdiği fotoğraf gösteriyor ki, bütün partiler kendi iddiaları oranında başarılı oldular.
Ancak bu fotoğrafın AK Parti açısından nasıl bir anlam ifade ettiği konusunda dikkatli bir analize ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Evet AK Parti genel anlamda başarısız bir sonuç elde etmedi, hala Türkiye’nin birinci partisi. Ancak şu da bir gerçek ki, İstanbul, Ankara ve Antalya gibi büyük şehirleri kaybetti. Ayrıca bu seçimlerin en dikkat çeken göstergelerinden birisi, MHP’nin oylarının ciddi bir biçimde artmış olmasıdır. Fotoğrafın tamamına bakarak aslında büyük bir kaybın olmadığını söyleyebilirsiniz, ama mesele bu kadar basit değil.
Özellikle İstanbul ve Ankara’nın kaybedilmiş olması hem siyaseten, hem de sosyolojik anlamda daha içsel bir muhasebeyi zorunlu kıldığı da bir gerçek. Eminim AK Parti kendi içinde bu tabloyu daha derinden analiz edecek ve son dönemde partide ilkesel anlamda yaşanan savrulmaların izahını toplumla paylaşacaktır.
Biliyoruz ki AK Parti, ortak akılla oluşturduğu kuruluş ilkeleriyle Türkiye’de ekonomik kalkınmadan demokratik değerlerin önünün açılmasına, hukukun üstünlüğünü önceleyen yasal reformlardan ilkeli siyaset duruşuna kadar pek çok alanda değişimin öncüsü olmuş reformist bir partiydi. Ve yine biliyoruz ki, AK Parti bütün bu demokratik ve ekonomik reformların önemli bir bölümünü 2013 yılına kadar hayata geçirdi.
İktidarının ilk iki döneminde Türkiye’nin demokrasi kalitesini yükselten, ekonomide rasyonel adımlar atan bu parti, ne yazık ki özellikle son beş yılda reformist AK Parti’nin hedefleriyle örtüşmeyen başka bir hikaye yazmaya başladı.
Aslında teorik anlamda ilkelerini değiştirmedi, onlar hala partinin hafızasında var olmaya devam ediyor, ama artık sadece kağıt üstünde... Bir kere AK Parti yeni hikayesini ortak akılla yazmıyor, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonrasında partide inşa edilmeye başlanan ‘siyaset dili’, “Yetmiş milyonu kucaklama” olarak tarif edilen temel ilkeyle eskisi gibi örtüşmüyor. En önemlisi de son beş yılda insan hakları, fikir özgürlüğü, hukukun üstünlüğü ve basın özgürlüğü gibi demokratik değerlerin AK Parti’nin siyasi söylemlerinde ikinci sıraya düştüğünü görüyoruz.
***
Kuşkusuz AK Parti sadece ilkeler anlamında söylem üstünlüğünü kaybetmedi, aynı zamanda partinin değişik kademelerinde her gün mevzi genişleten ve etrafındaki kaçak gecekondulara yerleşen ama AK Parti ile hiçbir akrabalığı bulunmayan önemli bir kesimin istilasına uğradı. Bu arada ‘Pelikan’ benzeri yapıların partinin reformist cazibesini kirletmeye devam ettiğini de bir yere not etmek gerekiyor. Aslında AK Parti’nin gücü ve siyasal derinliği dikkate alındığında bu tür yapıların bir kıymeti harbiyesinin olmaması gerekir, yeter ki AK Parti ilkelerini aşındırmaya devam eden bu tür kirli yapılara karşı güçlü bir irade ortaya koyabilsin.
Şuna inanıyorum ki, AK Parti artık bu noktadan sonra küçük çıkar hesapları yapan ve kendisini partinin hiyerarşik yapısından daha güçlü gören yapılarla yoluna devam etmeyecektir, edemez de zaten...
Çünkü bu yerel seçimlerde Türkiye’nin nüfusunun yarısını oluşturan 10 büyükşehirde AK Parti’ye olan millet teveccühünde azalma var ve bu haliyle Anadolu’daki taşra şehirlerinin partisi haline gelmeye başlıyor. Elbette Anadolu bütün partiler için hayati bir öneme sahiptir, ancak bu büyükşehirlerin önemsizleşmesi anlamına gelmemelidir. Daha da önemlisi, genç kuşakların sandıkta AK Parti’ye yönelimi giderek zayıflamaktadır.
Şimdi AK Parti’nin yapması gereken, o eski reformcu kimliğine dönerek epey bir süredir toplumda yolsuzluk ve yasaklarla ilgili oluşan negatif algıyı tersine çevirecek adımları atmaktır. Ve tabii ki en önemlisi de parti içinde birkaç yıldır biriken kırgınlıkların, parti aidiyetiyle ilgili zaafların tamir edilerek yeni bir toparlanma döneminin başlatılmasıdır.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
7.11.2025
5.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
1.10.2025