Mehmet TIRAŞ
Nereden Biliyorsunuz diye tepki gösterdiğinizi duyar gibiyim..
2013 yılının son ayının 17 Aralık operasyonu olarak tarihe geçen hükümetin dört bankının da içinde olduğu “yolsuzluk ve rüşvet operasyonu” bunun işaretlerini veriyor..
Dış politikadaki açmazlar ve parazitleri ise başlı başına bir başka sorun olarak kaşımızda duruyor,sıfır sorunsuz komşuluktan, selamımızı alan komşu kalmadı buna da ‘değerli yalnızlık’ dedik..
Yeni girdiğimiz bu yılı bekleyen hem de çok derinliği ve alanı görünmeyen üç sorunu var bu sorunlarda üç başlık altında toplanıyor..
Kürt sorunu,Ermeni meselesi ve Kıbrıs problemi konusunu unutur gibi oluyoruz ama her ana bir yanar dağ gibi patlamaya hazır sorunlar..
Bu sorunlarla yüzleşmedikçe hep kar topu gibi büyüyerek karşımıza çıkacak ama biz bunları çözeceğimiz yerde,dış düşmanlar iç düşmanlar kategorisiyle ve komplo teorileriyle geçiştirmeye çalışıyoruz.
Bu yıl aynı zamanda iki seçim yapılacak buna bir de erken seçim olması ihtimalini de göz önünde bulundurmalıyız.
Bu seçim yılının içinde yarın ertelenmeyecek kadar da ivedi olan çözüm bekleyen ekonomik ve sosyal sorunlarımızı sıralamakta fayda var..
Başta şunu belirtmeden geçemeyiz 17 Aralık operasyonuyla ne kadar kırılgan bir ekonomimiz olduğu da ortaya çıktı..
Borsa tam 17 ve 20 Aralık tarihleri arsında 49 milyar dolar değer kaybetti.
Cari açık ise 55 milyar dolar düzeyine çıktı.
Siyasi istikrarsızlık anında kendini gösterdi ekonomide ve bir kaos ortamına girdik dolar ve Euro fırladı.
Başbakan Erdoğan sorunlarla yüzleşmek yerine tam bir paranoya içerisinde değerlendirme yapıyor..
17 Aralık operasyonunun bir yolsuzluk operasyonu değil kendine ve hükümetine karşı bir darbe olduğunu başta seçmenine inandırmaya ve yandaş medyasında da yaftalama yayınları yaptırıyor.
Kendi düzenlemiş olduğu adli kolluk gücünü kaldırmaya çalışıyor,yine kendinin düzenlediği HSYK’nın yapısını değiştirmeye çalışıyor..Yargı bağımsızlığı üzerine HSYK’ nın aldığı kararı ise korsan bildiri olarak görüyor.
Yargıyı yürütmeye bağlamanın yollarını arıyor Erdoğan..
Böylesi içte ver dışta çözüm bekleyen soruları olan bir ülke hukuk devletinden uzaklaşarak yargıyı kendine bağlayarak nasıl çözüm üretebilir,bu rejimin adı demokrasi olur mu?
Yargıyı yürütmenin emrine bağlayan bir iktidar meşruiyetini tartıştırır,yüzde kaç oy alırsa alsın.
Bekleyen sorunlarımızı yandaş medya pek değinmiyor çünkü Erdoğan gündeme getirmediği için onlarda,tetikçilik yapmaya devam ediyor.
AKP’nin 11 yıllık iktidarında tam 11 bin 986 işçi iş kazlarında ölmüş,buna 2013 yılının Aralık ayındaki iş kazlarındaki işçi ölümleri dahil değil..
İşsizlik ise resmi rakam yüzde 10 gösteriyor..
Yirmi milyon çalışanın 11 milyonu asgari ücretle hayatını idame ediyor,hükümet asgari ücrete 2014 yılı için yaptığı zam 40 Tl,bu da 43 tane ekmek parası demek.
Yine demokratik hukuk devletinde olmaması gereken bir durum o da;20 milyon çalışan işçiden sadece yüzde 5’i sendikalı..
Cumhuriyet tarihinde AKP döneminde olduğu kadar hiçbir zaman işçilere karşı sendikasızlaşma politikası güdülmemiş, buna asker darbeler dönemi de dahil.
Başbakan sürekli ekonominin büyüdüğünü anlatıyor ülke ekonomisinin yüzde 48’i hala kayıt dışı..
12 milyon insan günde iki dolar ile geçiniyor yoksulluk sınırında..
1 milyon insan açlık sınırına dayanmış günde 1 dolar ile yaşıyor..
Türkiye dünyanın gelir dağılımı bozuk 5 ülkesinden birisi..
En zengin gelir grubuyla, en fakir yoksul arasındaki fark tam 14 kat,bu Yunanistan’da 7 kat.
Türkiye dünyanın en pahalı benzinini tüketiyor ve teflon konuşmasını yapıyor.
Bir litre benzinin 3 lirası vergi ve iletişim vergisi ise yüzde 25..
Böylesi üzerine örtemeyeceğimiz v erteleyemeyeceğimiz sorunlar içinde bir yıla girdik..
AKP’nin PKK ile yürüttüğü adına da barış süreci veya çözüm süreci dediğimiz sorun ise,siyasi müzakereye dönüşmemesi,MİT ile Abdullah Öcalan arasında süren görüşmeler nereye kadar sağlıklı yürür.
Başta Kürt sorunun çözümü olmak üzere diğer sorunların çözümü ise demokratik bir hukuk reformu beklemesine rağmen, Başbakan AB standartlarında bir yargı reformu yerine daha geriye götürecek,otoriter bir iktidarını perçinleyecek hukuki düzenlemeyi hedefliyor.
Var olan yargının kendi içerisindeki verdiği kararları ve uygulamalarındaki açmazları görmüyor mu Erdoğan,CHP milletvekili Mustafa Balbay’ın tahliye edilmesinde ve tutuklu Kürt milletvekillerinin tahliyesinin Diyarbakır ağır caza mahkemesinin oy birliğiyle reddetmesinde yaşamadık mı?
Peki böylesi, bir yargının daha da geriye götürülmesiyle hükümet nasıl böylesi devasal sorunları çözecek?
Ergenekon davasının faili meçhul cinayetlere uzanmanda kapanması ve 17 bin 500 faili meçhul cinayetleri nasıl aydınlatılır?
Ya Roboski katliamı üçüncü yılına girdi, bu katliamı keyfi bir hukuk ve yargı mantığıyla failleri ortaya çıkartılabilir mi? Bu katliam Erdoğan’ın iktidarında olmadı mı?
17 Aralık operasyonu Başbakanın AB standartlarında bir demokrasiyi istemediği ve kendine göre bir hukuk anlayışını su yüzüne çıkarttı..
Böylesi bir yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun belgeleriyle ortaya saçıldığı yerde,hem de bakanının bile bu yolsuzlukların ortaya çıkmasıyla, istifa ederken; Başbakanın emriyle yaptım ne yaptım demesi Başbakanın kendisi de istifa etmeli dediği yerde, nasıl bu sorunları çözecek gerçekten çok merak ediyoruz?
Hele Erdoğan’ın rüşvet dağıtan bir iş adamına hayır sever demesi,evinde 4.5 milyon dolarları ayakkabı kutularında saklayan bir banka genel müdürüne tanırım dürüst birisi diye ona kefil olması,içişleri bakanının oğlunun evinde çıkan 1 milyon 250 bin dolar ve para sayma makinesi ve 6 çelik kasanın çıkmasına karşı,içişleri bakanının oğlu göz altına alınıyor ve bunu televizyonlardan öğreniyor diyerek savunmaya geçmesi,Manisa’da kendini ayakkabı kutusuyla protesto eden kadına terörist muamelesi gösterip,evine baskın düzenleyip polislerin karakola götürmesinin yaşandığı bir ülkede, bu sorunları Başbakan gösteri ve düşünce özgürlüğü babında nasıl ifade edecek?
Gösteri ve yürüyüş yapmanın demokratik tepki koymanın, kahramanlık istediği bir ülke durumuna geldik.
Ya, yargı ve polisine çete demenin mantığına ne demeli!.
On bir yıldır iktidarda olacaksınız altı ay önce Gezi olaylarında emirlerini yerine getiren orantısız şiddet kullanan 6 genci hayattan koparan,11 kişiyi kör bırakan ve binlerce demokratik hakkını kullananlara şiddet uygulayan polislere ,kahramanlık yaptılar destan yazdılar polislerimle gurur duyuyorum diyeceksiniz,Ergenekon,balyoz,kafes ve ıslak imza davalarını sürdüren ve karar veren yargıçlar üzerinden, Türkiye bağırsaklarını temizliyor diyerek meydanlarda bağırmanız ne oluyor?
Şimdi de yargı senin yolsuzluklarını ortaya çıkarttığı ve bakanlarının ve yakınlarını polislerin göz altına alınması gündeme gelince de, devlet içinde polislerden ve yargıçlardan oluşan bir çete var; bu çete paralel bir devlet kurmanın içerisinde ve oğlumun üzerinden bana ulaşmaya, hükümete karşı darbe yapılmak isteniyor, bunu dış güçler tezgahladı uzantıları da içeride olan taşeronları var diyor,ülke bir istiklal savaşı mücadelesine girdi diye hamaset yapıyor Erdoğan.Rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun adı, ne zaman istiklal savaşı oldu?
Bizim başbakanın demokrasi anlayışına hayran olmamak elde değil, ne kadar güzel değil mi,yargı muhaliflerine yönelik kararlar alırsa bu bir yargı kararı bir şey yapamayız,kendine dokunursa bu yargı kararları çok manidar ve yargı üzerinden bize darbe yapılmak isteniyor!..
İşte buna derler kaynana demokrasisi..
Kaynana kendi yaşadığı olumsuzlukları kızının çekmesini istemez ama kendi çektiklerini gelininin de çekmesi gerektiğini savunurmuş..
Yazıyı bir soruyla yandaş tetikçi medyasına sorarak bitirelim, sahi Şemdinli savcısı Ferhat Sarıkaya ile 17 Aralık operasyonunu yapan Muammer Akkaş arasında ne fark var?
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları




































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025