Mücahit BİLİCİ
Kelimeler zamanda yolculuk yapar. Eski sözler yeni anlamlar enjekte edilip istikbale salınır. Bu yüzden bir kelimenin anlamı onun kullanımı olduğu gibi bir kelimenin anlamı onun tarihidir de. Bir kelimenin ne zaman ne anlama gelmeye başladığı, hangi ihtiyaca cevap vermek için eğilip bükülüp yeniden tedavüle sokulduğu önemlidir. Toplumsal ihtiyaç darphanesinden çıkan her kelime bir yeniden anlam (değer) yüklenerek çıkmıştır. Her sözün üzerinde bir “zaman” damgası vardır. Bazan aynı sözcük farklı zamanlarda mühürlenmiştir. Aynı olduğunu zannederiz. Fakat içi yeni bir şeyle doludur.
Millet veya ümmet kavramlarının zaman içindeki evrimi malumdur. Daha az bilinenlerden bir tanesi vatan kavramıdır. Mesela, “vatan hainliği” kavramı ne zaman doğdu? Bu soruya cevap verebilmek için vatan kavramının ne zaman doğduğunu görmek lazım. Vatan haini, vatan doğduktan sonra doğdu. Peki, vatan hiç doğar mı? Evet doğar. Eskiden doğulan yer anlamında olan vatan, yeniden doğarak bugünkü bildiğimiz anlamına gelmeye başladı. Peki vatan yokken, ne var idi?
Vatan’dan önce akrabalık vardı. “Namus”un kanı henüz “toprak”a dökülmemişti. İnsanın vatanı ailesiydi, kabilesiydi, aşiretiydi. Kimlerden olduğunuz önemliydi, nerede olduğunuz değil. Zaten, mevsimlik veya değil, yer değiştirmeler (göç) yaygın birşeydi. İnsan tekinin sadakati, akrabalık bağı ile bağlı olduğu insanlara idi. Hiç kimse köyü için ölmezdi, aksine aynı zamanda akrabaları olan köylüleri için olurdu. Devlete ihanet edenler, vatana ihanet etmiş olmazdı, Sultan’a ihanet etmiş olurdu. İhanet insan’a olurdu, toprağa olmazdı.
Namus ve şeref insanları harekete geçiren motivasyon referanslarıydı. Namus davası, kan davası ve diğer davalar hep akraba olan insan kütlesinin sınırlarını harici tecavüze karşı savunma davalarıydı. O insan kütlesi hasbelkader bir toprağın üzerindeydi. İster kabile, ister aşiret veya ister ecdad adıyla geçsin, asıl olan insanlardı. Toprak ne kutsaldı ne de önemliydi. Vatan bir coğrafya değil, bir insanın doğduğu, yaşadığı yer idi. Sıla bir yer değil, bir insan yumağı, bir ev-akraba kucağı idi. Hatta şehir bile bir yer değil birarada yaşayan insanlar topluluğuna verilen isim idi. Yer ve toprak insandan dolayı ve insandan sonra değer ve anlamını kazanırdı.
Ulusu mümkün kılan önemli unsurlardan biri de vatan kavramıdır. Çünkü birbirinden uzakta olan milyonlarca insanı uluslaşma lüzumu ile birbirine akraba etmek gerekiyordu. Bunu sağlamak için kana dayalı akrabalıktan farklı bir akrabalığa geçiş gerekiyordu. Kan-bağı’nın boru hattı hep yerel kalıyordu. Halbuki o hattın damar damar herkese yayılması gerekiyordu. Hakiki akrabalık yerini yapay bir akrabalığa bırakacaktı.
Yeni bağ bir siyasi bağ olacaktı. Bu politik nispetin kurulması için lazım olan kudret artık o asil kanda mevcut değildi. İstikbal göklerdeydi. Telefon bağlantısı yer hattı ile olan “akrabalık” kavramı, yerini herkesin uydu bağlantısı ile yekdiğerine bağlı olduğu “vatan” kavramına bıraktı (uydular, yani uyulan şeyler: bayrak, milli marş, milli egitim vs). Bu bağlantı yerelin üstünde bir ortak referansla insanları birbirine akraba kılacaktı. Böyle bir bağlantı için en ideal vasat “toprak” idi. Belli bir sınır içinde yaşayan herkesin birbirlerini tanımadıkları halde üstüne bastıkları içini birbirleri ile akraba olduklarını düşünmelerini sağlayacak şey idi toprak. Ve damardaki akrabalık kanı toprağa sembolik olarak akıtılarak toprak vatan haline getirildi. Bir şiirde dendiği gibi “toprak, uğrunda ölen varsa vatandır.” Namus ile ilgisi olmayan bir yüzey olarak toprak, vatan’a dönüşerek namus’a merci oldu. İşte kan davası’ndan vatan hainliği’ne geçiş böyle yaşandı.
Geleneksel teolojide “mürted” (dinden çıkan) de aslında vatan haini idi. O yüzden mürted’in ilkel hukukta hayat hakkının olmaması normaldi. Birey-öncesi her bünye, çürüyen parçasını jiletle kesip atmak zorunda idi. Birey-ötesi olan bu bünyeler dışında hayat olmadığı için de aforoz etmek, ölüme terketmek yahut ölümle cezalandırmak aynı anlama geliyordu.
Vatan kavramı, akrabalığın iskan olunan toprağa gömülmesiyle doğdu. Akrabalık kandan toprağa geçmek suretiyle vatan denilen şeyi mümkün kıldı. Bu yüzden toprağa akrabalık ilişkisi atfeden sözler (ana-vatan, baba-vatan) bu transferin duygusal kalıntılarıdır. Eskiden çadır anlamına gelen “yurt” kelimesi de tıpkı vatan kelimesi gibi günümüzde, eski anlamından boşanıp o yeni anlama büründü.
Aile ve akrabası için kendini feda eden somut akraba yerini çoğu yerini görmediği vatanı için kendini feda eden anonim askere bıraktı. Akrabalığa sadakat değişip vatanseverlik oldu. Şerefin kaynağı ve gerekçesi olan akrabalık nispeti, toprak nispetine dönüşünce, namusu için ölmek vatan için ölmek şeklini aldı. Özetle vatan, akraba olamayacak kadar büyük bir insan kütlesini (ulus’u) akraba yapmak için akrabalık aşısı yahut kan aşısı yapılmış toprağın adıdır. Tanımadığı akrabaları için ölen anonim askere de şehit denilir. Bu yüzden toprağın kan ihtiyacı, yapay bir nispet için gerekli hakiki bir ihtiyaçtır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
13.11.2025
12.11.2025
31.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025