Mümtazer TÜRKÖNE
Allah korusun! 1 Mayıs’ta Taksim’in kana bulandığını düşünün. Sendikalar ve sol örgütler Taksim’de ısrar ediyorlar.
Başbakan, mutadı olduğu üzere sert ve tavizsiz tavrını sürdürüyor. Polis ve göstericiler karşı karşıya geliyor. Bir taraf sıkı talimat almış, diğer taraf ısrarlı. Gerginlik, biber gazı, kaldırım taşları ve çatışma. Ortalık savaş alanı ve canlar telef oluyor. Kan dökülünce öfke daha da kabarıyor; gerilim ve çatışmalar bütün ülkeye yayılıyor. Toplum yeniden keskin bir şekilde kutuplaşıyor. Ortada gezen kararsızlar çıkan seslere kulak kesiliyor. Sonuç? Taksim’de başlayan çatışmalar cumhurbaşkanlığı seçiminde kimin hanesine yazar?
Bu hesap bana ait değil. Sorduğum sorunun cevabı, 1 Mayıs günü muhtemel olayların sebebini oluşturacak. Kan dökülmesini istemiyorsanız bu hesabı yapanları takip etmelisiniz. Ortada çok fena ve tuhaf bir durum var. Taksim’i her yıl tekrarlanan tartışmalar yüzünden bir dereceye kadar anlayabiliyorsunuz. Peki ya Kadıköy? Taksim’de 1 Mayıs yasağı getiren Hükümet, büyük bir sürpriz yaparak her sene izin verdiği Kadıköy’ü de bu sefer kapattı. Türk-İş’in ılımlı kanadı, Taksim’e alternatif üretmekten mahrum kalmış oldu. Şimdi herkes elleri kolları bağlı aynı torbanın içinde. 1 Mayıs günü torbanın içine aç bir kedi konacak.
Sol örgütlerin 1 Mayıs’larda Taksim üzerindeki ısrarları duygusal ve sembolik. Ülkenin kaderinde rol oynayamayan Sol, nostaljilere sığınarak yaşam alanı arıyor. Hayatta karşılığı kalmayan inançlar, zamanı ve mekânı kutsallaştıran simgelerde varlığını sürdürür. 1 Mayıs, geçmişten bu günlere intikal eden kutsanmış bir zaman; Taksim ise uzun yıllardan beri Sol için Türkiye’nin en kutsal mekânı. İnançlar sorgulanamaz. Önemli olan 1 Mayıs’ın kutsanmış bir gün, Taksim’in de kutsal bir mekân olduğuna birilerinin inanması. Toplumsal barışın kırılgan dengesi, sorgulamadan herkesin inancına saygı göstermek ve kendisini ifade etmesine izin vermek. Ülkeye bir maliyeti veya zararı var mı? Kamu düzenini bozmadığı ve başkalarına zarar vermediği sürece neden olsun? Aslında birazcık da olabilir. Alternatifinin ağır maliyeti düşünüldüğünde ne beis var?
Peki o zaman bu inatlaşma neden?
Tablo çok net görünüyor. Hükümet’in Taksim’e izin vermemesi, üstelik Kadıköy’ü de yasağa dahil etmesi muhataplar için alenî bir tahrik niteliği taşıyor. 1 Mayıs’ın da Taksim’in de önemi artıyor; artık daha kutsal bir anlam kazanmış oluyor. Kutsallığın derecesi arttıkça uğruna katlanılması fedakârlıkların derecesi de yükseliyor.
Gezi eylemleri kendiliğinden gelişti. Hükümet önce yalpaladı sonra krizden el yordamı ile kocaman bir fırsat devşirdi. Gezi Parkı’nda başlangıçta ağaçları korumaktan başka amacı olmayan eylemcilerin çadırlarını yakıp-yıkan şafak baskınının doğrudan Başbakan’ın talimatıyla yapıldığı ortaya çıktı. Hükümetimiz gerginlikten beslenerek üzerindeki ölü toprağını attı. Bu yöntem çalışıyor ve işe yarıyorsa, 1 Mayıs’ta, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda oyların yarıdan fazlasını peşin peşin Taksim’den almak neden mümkün olmasın?
İşin sosyolojisi çok sağlam çalışıyor. Toplum istikrarsızlık ve kaostan korkuyor. Her an tepetaklak olmaya mütemayil ekonomik göstergeleri takip ederek, toplumun siyasî tercihlerindeki zarurî sağduyuyu kavramak mümkün. Gerçekten Allah korusun; şayet 1 Mayıs’ta Taksim’e toplumu tedirgin edecek ölçüde şiddet bulutları çökerse ve oradaki şiddete tepkiler ülke sathında artarak devam ederse bu işten kimin kazançlı çıkacağı hesabını herkesin dikkatle yapması lazım. Bir tarafta ülkeyi istikrar içinde tutmaya çalışan ve bu uğurda Taksim’i sokak göstericilerine teslim etmeyen otoriter bir Başbakan’ı alkışlayacak olanlar; öbür tarafta ise dökülen kanın peşine düşenler. Hükümet, toplumsal tepkilerle ne ölçüde baş edebilir? Üstelik 1 Mayıs’ın geleneksel sosyolojisi Gezi’den çok farklı.
Herkese itidal lâzım. Kimse oyuna gelmemeli. Hesap bozmak yolu hesapları bilmekte mümkün. Sahi Kadıköy bu sene 1 Mayıs’a neden kapalı?
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.11.2025
11.11.2025
8.11.2025
7.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
21.10.2025
19.10.2025