Mümtazer TÜRKÖNE
Herkes bıçak sırtında, herkes tedirgin. Bir günde banka hisselerinin, sosyal medyadaki bir fısıltı üzerine % 5'e yakın değer kaybetmesi hayra alamet değil. Kara bulutları, iktidarın 17 Aralık'ı karşılamak için estirdiği sert rüzgârlar getiriyor.
Politika her zaman yoğunlaştırılmış ekonomi demektir. Hayatını idealler ve fedakârlıklar üzerine inşa etmiş, ömrünü bir davaya hasretmiş gönül ehli insanların anlamakta çok zorluk çektikleri bir konudur bu. Siz can veren insanlara üzülürsünüz, cenaze levazımatı satanlar "işler açıldı" diye sevinir. On işçinin cesedi, yere çakılan asansörden çıkartılırken yüksek binalar inşa eden müteahhitlerin ilk düşündüğü şey, bu olayın maliyetlere getireceği ilave yük olmuştur. İnanın böyledir: Çünkü bu tür kazalar daha fazla denetim ve dolayısıyla daha fazla masraf getirir. Yıllar önce, arabalardaki ilk yardım çantalarında, yönetmelikle ceset torbası bulundurma mecburiyeti getirilmişti. Meselenin aslı kısa zamanda anlaşıldı: Bu torbaları imal eden bir işadamı, politik bağlantılarını kullanarak kendisine pazar oluşturmaya kalkmıştı.
Politika kazandırır, hem de çok kazandırır. Kaybetmeye başladığınız zaman kazandıklarınızı harcamaya başlarsınız. 13 yıl boyunca AK Parti hükümetleri asıl güç savaşını ekonomi alanında verdiler. 2000 ve 2001 krizleri önlerindeki alanı temizlemişti. Orta ölçekli sermayeye kayan ekonomik dinamizmi ve büyümeyi, siyasî güce dönüştürünce ortaya kalıcı bir iktidar çıktı. Askerî vesayet, büyük sermaye ile kurduğu ittifak çöktüğü içindir ki tasfiye edildi. Kapatma davasında "ekonomi çöker" itirazının ne kadar etkili olduğunu hatırlayın.
2011'den sonra "tek adam dönemi", bu ekonomik gücün tek elde toplanması demekti. Bugün sanayiciler ve inşaatçılar olarak karşı karşıya gelen muhafazakâr sermayenin sadece müteahhit kesimi Erdoğan'a yakın durumda. Erdoğan, kendisini var eden muhafazakâr büyük sermaye ile köprüleri attı, devlet rantı ile geçinen müteahhitlik ve bankacılık sektörü ile yeni bir ekonomik iktidar düzeni oluşturdu. 17 ve 25 Aralık soruşturmaları, devletin kanatları altında oluşturulan bu oligarşik düzeni darmadağın etti. Düzen çöktü, daha kötüsü, bu düzenin dağılan parçaları ekonomi üzerinde ağır bir yüke dönüştü.
Ali Babacan'ın pür dikkat ve ince hesaplarla sürdürdüğü çıkışları, bu dağınıklığın içinde doğru yere yerleştirdiğiniz zaman her şey daha kolay anlaşılıyor. Erdoğan, kendisini güçlü kılan ekonomiyi kullanarak 17 Aralık lekelerini temizlemeye girişmişti. Sektörün en güçlü bankalarından biri olan Bank Asya'yı batırmaya kalkmak, ekonomiyi taammüden batırmak demekti. Bankacılık sektöründeki spekülasyonların arkasında doğrudan Erdoğan'ın kendi ağzından banka batırmak kastı ile yürüttüğü kampanya duruyor. "Bu kadar çılgın olabilir mi?" diye sorabilirsiniz. Hayır çılgın değil, ama çok iyi çılgın rolü oynuyor. Bir kriz çıktığında hep krizi tırmandırarak çözümü karşı tarafın üzerine yıkmadı mı? Çılgın olmadığı, Bank Asya konusunda kamuoyu önünde açıkça çelişkiye düştüğü Babacan'a ekonomiyi emanet etmek zorunda kalmasından belli değil mi?
Tekrarlayalım: Erdoğan'ın devlet rantı ile hayat bulan müteahhitlik ve bankacılık sektörü üzerinden kurduğu oligarşi 17 Aralık'ta çöktü. Bu çöküş ülke ekonomisi için hayırlı oldu; çünkü bu oligarşi reel sektör aleyhinde işliyordu. Ancak Erdoğan, bu çöküşü önce bir krize, sonra "istikrarsızlık tehdidi" ile 30 Mart ve 10 Ağustos'ta krizi tırmandırarak lehine dönüştürdü. "Yıkılası viranede evlad u iyâl var" diyen vatandaş, yolsuzluklara rağmen bu krizi önleme adına başka çaresi olmadığı için ona oy verdi. Ancak artık deniz bitti.
Ekonomi üzerindeki kara bulutlar 2011'den sonra Erdoğan'ın oluşturduğu ekonomik-politik oligarşinin eseri. Ali Babacan konusunda kimse acele ve yanlış hüküm vermesin; inşaat (müteahhitlik) sektörünü hedef alan çıkışı, onun bu oligarşinin dışında yer aldığını ve reel ekonominin tam kalbinde nabız tuttuğunu gösteriyor. Bankacılık sektörüne müdahalesi de bir erken uyarı olabilir. Henüz iş işten geçmiş değil.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Siyaset, hangi durumda mutlak butlanla batıl olur?
21.06.2025 - Sırada Türkiye mi var?
17.06.2025 - Saray ne istiyor?
1.06.2025 - Erdoğan “U dönüşü” yapabilir mi?
27.05.2025 - Demokrasi ve Hukukun Kokusu
23.05.2025 - PKK silah bıraktı, ya diğerleri?
13.05.2025 - Türkiye'de doğurganlığın teşviki ve gerçekler: Çocuk sahibi olmamak bir tercih mi, yoksa mecburiyet mi?
12.05.2025 - Seçim geliyor, çünkü…
6.05.2025 - Telef edenler, telef edilenler
5.05.2025 - Otokraside tutuklu kalanlar…
5.05.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
adem
iyi