Mümtazer TÜRKÖNE
Özal’ın rahmetli olmadan hemen önce yeni siyasî hamlesini başlatırken çevresinde güvendiği adamlara: “Bana, siyasete bulaşmamış MHP’li bulun” dediği anlatılır. “Siyasete bulaşmamış MHP’li” ile, 12 Eylül’den sonra tesbih tanesi gibi dağılan Ülkücülerden, henüz siyasî bir partide saf tutmaya fırsat bulamamış olanları veya uzak durmaya karar verenleri kastettiğini, o dönemi yaşayanlar bilirler. Özal 83’te ANAP’ın teşkilat omurgasını 80 öncesinin MHP’lilerinden oluşturmuş, vitrine de liberal-solcu parlak isimler yerleştirerek “dört eğilim” efsanesi başlatmıştı. İşin tuhafı Demirel’in “86 siyasî yasaklar” referandumuna kadar dışardan yönettiği DYP’nin ana omurgası da tanınmış eski MHP’li isimlerden meydana geliyordu. Aynı dalga 2001’de AK Parti kurulurken de esti. MHP’den içeri giremeyen namlı isimleri kurucu kadroya almak için Erdoğan’ın çok ciddî çaba harcadığını yakından biliyorum. Bugün AK Parti’nin üst yönetiminde hâlâ, 12 Eylül öncesinin tescilli Ülkücülerinden çok sayıda isim var. Sadece siyasî kadrolar değil, bürokraside, özellikle yüksek bürokraside Ülkücü ağırlığı ve kadrolaşması uzun süre devam etti. Ülkücülerin nüfûz yeteneği sadece Muhafazakâr-Sağ iktidarlarla sınırlı kalmadı; bugün CHP’de bile belirli ölçüde ağırlıkları var.
Siyasette MHP’lilerin özgül ağırlığı sadece kadrolardan ibaret kalmadı; Ülkücülerin teşkilatlanma modeli, fikrî-ideolojik tezleri de bugün diğer siyasî partiler tarafından kopya ediliyor. Erdoğan’ın “Kürt’ü, Arab’ı, Çerkes’i…” diye başlayan çok etnili millet vurgusunun, bugün “laboratuvarda kan testi”ne dönüşmesi, Osmanlı Ocakları’nın, TÜGVA’nın Ülkü Ocakları modelinde oluşturulması MHP’nin siyasî sosyal alanda oluşturduğu hegemonyanın doğrudan eserleri. Dikkat ederseniz MHP’nin PKK terörü, Ermeni tehciri, Irak ve Suriye’de Türkmen nüfusu gibi tartışmalı konulardaki şablonları AK Parti ve CHP tarafından aynen tekrarlanıyor.
Daha daha ötesi ismi konmayan ve pek açık edilmeyen “devletin MHP’lileşmesi” diye bir süreç neredeyse tamamlandı. 70’li yılların Ülkücü sloganları, dost-düşman tanımları, Türklük ve Müslümanlık sentezleri bugün devletin resmî ideolojisini oluşturuyor. Sol-sosyalist tezler hâlâ marjinal, Marksist-Leninist-Maoist gelenekten kopup gelen Aydınlıkçılar 70’lerin Ülkücü tezlerini biraz Avrasyacılık sosuna bulayarak savunuyorlar, “Maocu Bozkurtlar”ın bir efsane olmadığını kanıtlıyorlar. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının vitrin süsü gibi durduğu Türk Solu da öyle.
Bir zaman tünelinden geçip, MHP’nin bugün kasasında saklı tuttuğunu zannettiği “70’lerin Ülkücülüğü dışında, siyaset pazarında geçer akçe var mı?” sorusuna bir cevap aramayı deneyin. Sol her fraksiyonu ile marjinal; kitle partisi olarak CHP’nin boyu ne uzuyor ne kısalıyor. Ana akımlardan Millî Görüş geleneği tam da iktidarda iken buharlaştı ve yok oldu; Adil Düzen’i hatırlayan var mı? AK Parti’nin kendi imalatı olan “Muhafazakâr demokrasi” tedavülden kalkalı çok oldu. PKK ile gelişen güçlenen Kürt solu dışında, kimliğini-kişiliğini hem muhafaza edip hem de hegemonyaya dönüştüren MHP dışında başka bir siyasi gelenek var mı?
Demirel’in ilk Milliyetçi Cephe hükümetinin MHP’li Ticaret Bakanı olan Agâh Oktay Güner, 12 Eylül’de MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası devam ederken savunmasında: “Bizler hapisteyiz ama fikirlerimiz iktidarda” demişti. Demek ki değişen pek bir şey yok. MHP’nin fikirleri, kadroları teşkilat modelleri her yerde; ama MHP marjinal bir parti olmanın sınırlarında.
Roderic Davison’un kitabında bulabilirsiniz. Bağımsızlıktan sonra Yunan anakarasından Batı Anadolu’ya 19. yüzyıl boyunca Rum göçü olur. Sebep beri tarafta bir kanun ve nizam hakimiyeti olması, hakkı zayi olanın arayıp bulabilmesidir.
Tarih çok uzun bir macera. Dün töre ile yasağ-ı padişahî veya kanunname ile tesis edilen adalet bugün hukuk devletinden güç alıyor. Bu tarihî geleneğe uygun olarak bugün -terör dahil- her sorunu hukuk ile çözen bir MHP hayal edin. Hukuku katleden Saray’a karşı, zaten var olan hegemonyası, rakipsiz bir devlet iktidarına dönüşmez mi?
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2025
3.08.2025
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025