Namık ÇINAR
Bilmem hatırlar mısınız?
Aslında bu, üç-beş sene öncesine kadarki bir tartışmanın, bugüne yansıyan versiyonudur.
AKP’nin daha henüz değişimci olduğu o sıralardaki tavrına karşılık, eski dönemlerin ve değerlerin savunucusu olan Ulusalcılar, teorik atışmaların sürdüğü bir safhada “laiklik mi, demokrasi mi”problemi karşısında tereddütsüz olarak laikliği seçiyorlardı.
Buna karşın Liberal Demokratlar da, “demokrat olmanın asıl ve yeterli olduğunu, zira demokrasinin zorunlu olarak laikliği de içerdiğini; hattâ demokrasisiz bir laikliğin gerçeklik dahi taşımayacağını, dayatmalardan ibaret kalarak din ve vicdan özgürlüğüne kısıtlamalar getireceğini” savunmaktaydılar.
İşte günlerdir peyderpey Taraf’tan ayrılanlar, o günkü tartışmaların başını çekiyorlar ve hararetle“demokrasi... hemen şimdi” diyorlardı.
Bugün ise, o dönemin “laiklik mi, demokrasi mi” sorunsalındaki “laikliğin” yerini, artık “barış”kavramı almışa benziyor.
Böylesi bir ayrımı yapay ve akıldışı görseler de, hakikatte kendi tutumları nedeniyle “barış mı, demokrasi mi” sorusu gündeme gelmekten paçasını kurtaramıyor.
Zira de facto olarak, “demokrasiye giden yolu kısaltacağına inandıkları PKK barışını”demokrasiye nispetle, her şeyden önce kendileri daha öne çıkarıyorlar.
Demokrasi umutlarını ona bırakıyor, ona bağlıyor, ondan medet bekliyorlar. O zaman da bu, kaçınılmaz bir soruya dönüşüyor.
Oysa PKK’yla kurulmuş bu tarz bir ilişkinin, demokrasiyle arasında doğrudan bir illiyet bağı olmamak gerekir.
Çünkü bir “vakıa olarak barış” ile, bir “iklim olarak barış” birbirlerine karıştırılmamalıdır.
Birincisi nihayet, zorbalıklarından zerrece ödün vermeyen despotların bile birbirleriyle yapabileceği teknik bir anlaşmadır.
Meselâ Osmanlı, Balkan Harbi’ndeyken saldırısına uğradığı Bulgarlarla, birkaç sene sonraki Dünya Savaşı’nda, bu sefer ittifak kurmuştur.
PKK ile yürütülen şimdilerdeki süreci de, bu mahiyette bir mutabakat şeklinde görmek gerekir.
Görünen yüzü itibariyle, artık insanlar ölmeyecekse, bu durum elbet de iyi bir şeydir. Lâkin bu gelişmenin, Türkiye’yi veya PKK’yı otomatikman demokrasiye götürecek kanalları açmak gibi bir işlevi yoktur.
Demokrasi, değişen konjonktürlerin ve belki de kapalı kapılar ardında kotarılan birtakım uluslararası hesapların doğurduğu bu tür anlaşmalarla değil, toplumun bütün hücreleriyle özgürce soluyabildiği bir barış ikliminde ortaya çıkar.
Demokrasiden farklı bir seçenekmiş gibi gösterilemeyecek olan, işte bu barıştır. Daha doğrusu, ancak böyle hâllerde barış da demokrasi de aynı şeyler olurlar.
Öyleyse bu durumda, demokrasinin gereklerini derhâl ve mazeretsiz olarak, Meclis’in ve hükümetin bütün olanaklarını devreye sokmak suretiyle yerine getirmekle mükellef olan Erdoğan’ın hizmetine girmek mi, yoksa yakasına yapışıp o barış atmosferinin tesisini ondan istemek mi, olması gerekendir?
Propagandasını yaptırmak suretiyle kendi politikalarını meşrulaştırmak isteyen bir başbakanın, genel yayın yönetmenini bu maksatlar için kullandığı bir gazete, bunu nasıl gerçekleştirir, hiç mi düşünülmemiştir?
Hayır!
Akıllara gelmediğinden değil.
Çünkü onlar artık o eski kimseler değildir.
Demokrasinin yokluğunu, PKK terörünün varlığına mâleden ve o yüzden de demokrasiye gelmeye daha vakit var, diye düşünmeye onları bile inandırmış görünen Başbakan’ın, siyasal projelerinin bayraktarlığına soyunmuşlardır.
Vakti zamanında, “laiklik mi, demokrasi mi” sarmalında demokrasiyi seçenlerin, şimdi aynı şeyi yapmayıp âdetâ kaçındıkları bu fotoğraf, o biatla biçimlendiklerini gösteren yeni vesikalıklarıdır.
Hâlbuki Kürt sorununun çözümünde AKP’nin amaçladığı çizgiyi sorgusuz sualsiz desteklemek, Kürt haklarının en asgarisine ve en göstermelik hâline rıza göstermeye de hazır olmak demektir.
Bunları herkeslere söylediğim sanılmasın.
Öğretmenim bellediğim gazetecilerin ve bilim adamlarının gitmelerine çok üzüldüm.
Bu sorunu üretenler, birkaç zaman sonra zaten yandaş medya tarafından sahiplenileceklerdir.
“Altın Küre” nasıl “Oscar”ın habercisi ise, bilmem ki bizim havârîler de ilk seçimlerde AKP listelerine konacak kadar itibar kazanmışlar mıdır?
Bir de şu var:
Askerî kavramlarla yazdıklarımdan yola çıkarak, beni savaştan yana imişim gibi görenler var. Söylediklerimi, bugüne kadarki anlattıklarımın bütünlüğü içerisindeki bir sürdürüm olarak mütalâa edemeyenlere diyeceğim yok.
Savaşçı olan ben değilim.
Savaşçı olan Öcalan, Karayılan ve diğerleri.
Benim yaptığım, onların askerî mantığını irdelemek ve size aktarmaya çalışmak.
Bir keresinde Karayılan, “Askerî taktik ve stratejide biz sizin generallerinizden daha iyiyiz”demişti. Bu son ilişkilerde, devletin askerî unsuru pasif kaldığı hâlde, kendi savaş unsurlarını görüşmelerin aktif kanadı yapmalarına bakılırsa, galiba politikada da daha iyiler.
Unutmayın, onlar sağ gösterip sol vuran birer özel harp lordudur; barış meleği değil.
Sorunlara sizin gibi gönül gözüyle baksalardı, koskoca devlete otuz sene kök söktürmez, hayatta da kalmazlardı.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kendi ayak izlerini görmek, boşuna heveslenmektir
11.05.2022 - Emperyalizm
24.03.2022 - Hoparlörden ezan ve linç
6.02.2016 - Bugün için artık yapacak tek şey var
30.05.2016 - Darbe plânları yasal mevzuata uygundur!
24.05.2016 - Liberalizm, demokrasinin öteki adıdır!
13.05.2016 - Ne durumdayız?
10.05.2016 - Kut’ül Amare kahramanı (!) aslanlar aslanı Engin Ardıç
8.02.2016 - Kut’ül Amare yahut en son yoksul kandırma numarası
3.02.2016 - Demokrasi mi, askerî veya dinî faşizm mi?
29.04.2016
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları






























































































osman kılınç
sayın berktay savrulduğu yerde okadar yalnız ki,biliyor m belgenin etkisini,derinliğini.Yanına çekmek için çırpınıyor,kandırmak için elmalı şeker uzatıyor (pardon).Sayın Berktay,şu cümleyi söyleyeceğim hiç kusuruma kalmayın,sizden kopanların (d perinçek) pozisyonlarını görüyoruz,değil mi.Yani öylebir cedden gelmek!! geçmişi sorgulayacağım diye,bir ideolojiyi bir fikri (marksizmi,sosyalizmi) allahın günü kötülüyorsunuz.Ben buna kötülemek diyorum,kesinlikle eleştiri değil sizin yaptığınız.