Kemal CAN
Osman Kavala’nın 819 gündür tutuklu olduğu 2. Gezi Davası’nın bir duruşması daha geçildi. Vakit geçirmeden bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılması ve tamamen vazgeçilmesi gereken bu büyük eziyet, bu dev saçmalık, bu ağır haksızlık, bu derin adaletsizlik ve bu utanç tablosu hâlâ devam ediyor. Savunmanın “hukuka, yasalara, usul kurallarına uyun” talepleri yine karşılıksız kaldı, mahkeme uluslararası yargı kararlarını da hiçe saymaya devam eden tavrını sürdürdü. “AİHM kararı kesinleşmedi” gibi bir gerekçeye sığınarak Osman Kavala’yı tahliye etmediği gibi, bir duruşmaya sığabilecek maksimum hukuksuzluk konusunda da ulaşılması zor yeni bir çıta koydu. Mesnetsiz, tutarsız, saçma gerekçelere ve iddialara dayandırılan; haklı ve hukuki dayanağı olmayan bu dava, mahkemenin artık sadece hukuk ve uluslararası normları değil yasaları, usul kurallarını da tanımama ısrarı ile yeni bir boyut kazandı. Davanın şimdiye kadarki seyri, sadece Türkiye ile sınırlı kalmayacak, kolay silinmeyecek ibretlik bir örnek olmaya fazlasıyla yeter. Ancak yargılama süreci başladıktan sonra yaşananlar, keyfiliğin bir dip noktası olmayacağını gösteriyor.
Osman Kavala, makul olmayacak kadar uzun bir süre savcı karşısına bile çıkartılmadan, ne ile suçlandığını bilmeden (iddianame hazırlanmadan) tutuklu kalmıştı. İddianame çıktığında ise böyle bir “iddianameyi” kabul eden mahkemenin, nasıl yargılama yapacağı merak konusu oldu. Çünkü iddianamede, değil isnat edilen suçlara delil teşkil edebilecek bir satır, bu davada sanık olanlar için herhangi bir kusur bile gösterilebilmiş değildi. Daha fenası, “suç bulamadık bari uyduralım” çabası, -şimdi mücadele edildiği söylenen- bir suç örgütünden devralınanlardan ibaretti. Bu iktidarın komplolar kurmakla suçladığı ve yargıladığı “FETÖ’nün” hukuksuz –ve komplo amaçlı- topladığı materyal, iddianame tarafından “yeniden kıymetlendirilmişti”. Davanın daha ilk duruşmasından başlayarak, savunma, tutarsız iddiaların hemen hepsini çürüttü. Aslında ortalıkta çürütülecek bir iddia veya yargılamaya konu olacak pek bir şey de yoktu. Suç yoktu, suç olmadığı için delil de yoktu, iddianameye giren dinleme kayıtlarında şiddet, kalkışma değil yakışıksız bir söz bile bulunmuyordu. Darbe yapmaya kalkanların örgütü veya ellerine aldıkları bir taş bile yoktu. “Her şeyin başı Soros”un parasının izi de, sanık listesinde ismi de yoktu.
“Tahkim” edilerek –Kavala’yı tahliye etmek gerektiğini düşünen önceki heyet başkanı apar topar görevden alınmıştı- oluşturulan mahkeme heyetinin önünde, olmayan suça suçlu bulmak, kurgulanmış hukuksuzluğu sürdürmek gibi zor bir görev vardı. Mecburen duruşma dediğimiz garip oturumlar serisindeki “yüksek performans”, galiba bu zorluktan ortaya çıktı. Hemen her duruşmada hukuka, yasalara ve usul kurallarına aykırı noktalar, savunma tarafından tek tek dile getirildi. Mahkeme, “hiç olmazsa işi kuralına göre yapmaya” ısrarla davet edildi. Yüzlerce talep ve dilekçe mahkeme kaleminden geçti. Bu da yetmedi, AİHM 10 Aralık gününde oy birliğiyle, bu davada yapılanların hukuk dışı olduğunu karara bağladı, Osman Kavala’nın da hemen serbest bırakılmasını talep etti. Adaletle (yasaları uygulamakla) görevli yargıçların yaptıkları işle ilgili hatalarının bu kadar yüzlerine vurulması gerçekten çok sarsıcı olabilirdi. Ancak mahkeme heyeti hiç esnemedi. Kim ne derse desin, hangi yasa maddesi ne söylerse söylesin, hangi usul kuralı çiğnenmiş olursa olsun, bildiğini okumaya devam etti. Gerekçe açıklama ihtiyacı duymadan, “kuralı ben koyarım, istersem de değiştiririm” demeyi sürdürdü.
28 Ocak 2020 tarihinde yapılan duruşmada yaşananlar bu dava ve bu davanın yürütülme biçimiyle ilgili çok net bir resim aslında. Biraz geriye giderek duruşmaya damgasını vuran meseleyi hatırlatayım: İddianamedeki suç/suçlu uydurma çaresizliklerinden en çarpıcısı, kendi beyanıyla akli dengesizlik nedeniyle ordudan atıldığını söyleyen bir emekli subayın, tam da olması gerektiği gibi deli saçması suçlamalarıydı. Gerçek adı konusunda bile tereddütler olan bu insan, 2016 yılında alındığı söylenen ifadesinde –iddianamenin tamamında olduğu gibi- somut bilgi içermeyen kanaatleriyle bu davanın sanıklarını itham ediyordu. Sonra aynı adam, çıkıp –savcılığa dilekçe vererek- “benim söylediklerime neden bakıyorsunuz ben hastayım” demişti. İddianame suç uydurma işinde yetersiz kalınca, bu “tanık” -tıpkı “FETÖ dinlemeleri” gibi- yeniden “kıymetlendirilmek” istenmiş anlaşılan. Meğer bu insan, iddianame çıkmadan bir gün önce elinde bir gaz maskesiyle gelip, “bunu davanın sanığı olanlardan aldığını söyleyen birilerinden aldım. Sanıkları suçlayacak şeyler anlatırım ama duruşmada olmaz” demiş. Mahkeme heyeti de, yasalara ve usul kurallarına aykırı olarak bunu kabul etmiş.
28 Ocak duruşmasında tek tek söz alan bütün avukatlar, yapılanın her adımda yasalara, usul kurallarına ve hukuka aykırı olduğunu anlattılar: Tanığı, savunmadan kaçırmak. Savunmanın tanığa soru sonra hakkımızı engellemek. Sesli ve görüntülü yapılması yasa gereği olan duruşmanın, belirsiz bir yerde yapılan görüşme tapesi olarak dosyaya konması. Tanığın kimlik bilgileri dahil olmak üzere güvenilirliği ile ilgili sorgulama yapılmaması. Ve daha onlarca açık yasal gerekliliğin yerine getirilmemiş olması. Yetmezmiş gibi bu duruma ilişkin yapılan itirazların gerekçe belirtilmeksizin “öyle işte” diye cevaplanması. Bunların yanı sıra, İstanbul Barosu Başkanı, –daha önce 12 Baro tarafından bir bildiriyle kınandığı gibi- avukatların duruşmada bulunmasının bir güvenlik sorunu veya tanığın can güvenliği için tehdit olarak görülmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Ali İsmail Korkmaz’ı öldüren polisin müşteki olarak davaya kabulü gibi hukuk dışı olmak yanında akıl, vicdan dışı karar ve uygulamaları da ekleyerek bütün avukatlar reddi hakim talebinde bulundular. Mahkeme heyeti her zaman olduğu gibi bu talebi de kabul etmeyince avukatlar protesto ederek salondan çıktılar. Son derece açık gerekçelerle adil yargılama yapamayacakları yüzlerine vurulan yargıçların, davadan el çekmeleri gerekirken, yeni bir kural ihlaliyle avukatsız yargılama sürdürüldü.
Bu davanın varlığı ve mahkemenin ortaya koyduğu uygulamalar, “yargıya talimatlarımızı verdik” sözlerinin sakınmadan kameralar önünde söylendiği günlerden geçtiğimiz için fazla şaşırtıcı gelmiyor olabilir. Ancak yine de anlamakta zorlandığım –duruşma arasındaki sohbetlerde bu konuda yalnız olmadığımı da gördüm- noktalar var. Bunun birkaç ayrı siyasi hesabı bir arada görmek için kurgulanmış, en azından öyle gelişmeye başlamış bir dava olduğu çok açık. Fakat iktidara karşı bir darbe hazırlandığı suçlamasını, sahiden darbe yapmış olanların hazırladığı uyduruk kanıtlara yaslamak kimin aklı. Çaresizlik mi, özel bir tercih mi? İçeriği zaten boş olan “delillerin” güvenilirliğini de sıkıntıya sokan bu kadar çok –hatta seri- hata sadece beceriksizlik olabilir mi? Yoruma açık olmayacak kadar bariz –aynı zamanda üst yargılamalarda ve uluslararası mahkemelerde kolayca ihlal alacak – yasa ve usul tanımazlık, kime ne anlatmak için bu kadar abartılıyor? Dünyanın en zayıf iddianamesini yeniden “kıymetlendirilen” deli saçmalarıyla kuvvetlendirmek mümkün mü? Gezide yaralandığı için müşteki olabilecek binlerce kamu görevlisi bulunabilecekken, tutup Ali İsmail Korkmaz’ın katilini mağdur saymak kimin fikri? Sanıklardan Can Atalay’ın duruşma salonunda söylediği gibi, mahkeme heyeti de dahil ketenpereye getirilmeye çalışılanlar görünenden daha mı kalabalık?
Yazarlar
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025