Akın ÖZÇER
Lübnan asıllı Fransız şarkıcı Bob Azzam’ın 1960 yılında dünyada liste başı olan “C’est écrit dans le ciel” şarkısının bir yıl sonra çıkan Fecri Ebcioğlu’nun Türkçeye uyarlamasını belirli bir yaşın üstündekiler anımsıyor bugün ancak. Fransızca aslı, kaderi, alın yazısını öne çıkaran bir aşk şarkısı. Fransızca aslıyla hiçbir ilintisi olmayan tuhaf bir aşk masalını anlatan Türkçesi ise yazımın başlığındaki sözlerle başlıyor.
1960, Türkiye için sadece masalsı aşk şarkılarıyla anımsanan bir yıl değil. O yılın 27 Mayıs günü yaşanan Cumhuriyet tarihinin ilk askerî darbesi, demokrasimizin kara lekesi olarak belleklerimize kazınmış durumda. Kazınmış, çünkü siyasi yaşamımızda seçilmişlere karşı girişilen hukuk dışı müdahalelerin başlangıç noktasını oluşturuyor. Kimilerinin darbe yerine insan zekâsıyla alay edercesine “devrim” dediği ve bizlere böyle öğrettiği 27 Mayıs’ın totaliter zihniyeti bukalemun misali kılık değiştirerek siyaset sahnemizi hâlâ etkilemeye devam ediyor ne yazık ki.
İşi çığırından çıkarmak
3 Kasım 2002 genel seçimlerinde sandıktan çıkan AK Parti’ye karşı daha icraatı görülmeden başlatılan siyaset dışı müdahale girişimlerine “hayır” demek için iktidar partisine oy vermiş olmak gerekmiyordu. Zira demokrasinin abecesi olan sandık sonuçlarına “onlar kazandı” diye saygı göstermemek ileride bizim olası seçim zaferlerimize de gölge düşüren bir davranış olurdu. Sandıktan zaferle çıkan siyasi partinin anayasal kurallara göre belirlenmiş dönemini tamamlamadan iktidardan şu ya da bu gerekçeyle ve hukuk dışı yollarla uzaklaştırılmaya kalkışılması da yine aynı şekilde hangi siyasi görüşe ya da partiye mensup olursa olsun demokrasiye inananlarca desteklenmemeliydi elbette.
2002 genel seçimlerinden bu yana AK Parti’ye karşı siyaset, hatta hukuk dışı girişimler oldu. Bunları hatırlatmaya ve AK Parti’nin her seferinde oylarını arttırdığı dikkate alınırsa eksik demokrasimizi dünyaya rezil etmekten başka bir işe yaramadığını yinelemeye gerek yok. AK Parti’ye muhalefeti asker ya da sivil vesayet kurumları yerine siyasi partiler yapmadığı sürece bu durumun değişmesi de pek mümkün görünmüyor aslında.
Bugün gündemin ilk sırasını işgal eden “rüşvet ve yolsuzluk operasyonları” biraz bu nedenle giderek çığırından çıkmaya başladı. Yolsuzluk iddiaları elbette sonuna kadar araştırılmalı, ucu kime dokunursa dokunsun gerçekler ortaya çıkarılmalı. İspanya’da yargı Kral Juan Carlos’un ortanca kızı Prenses Cristina’yı vergi kaçakçılığı ve kara para aklama suçlamalarıyla ifade vermeye çağırdı. Zira Prenses’in üzerinde herhangi bir şüphenin kalmaması kadar adaletin herkes için eşit olduğu ve Kraliyet ailesinin de bundan bağışık tutulmadığı topluma verilmesi gereken önemli bir mesaj.
Ne var ki Türkiye’de yolsuzluk iddialarıyla ilgili operasyonlara bakıldığında, önceliğin yolsuzlukların araştırılmasından çok siyasi sonuçları olduğu, yerel seçimlerde ve ertesinde AK Parti’nin oylarının olumsuz yönde etkilenmesinin amaçlandığı algısı gün geçtikçe güçleniyor. Öyle veya değil ama bu algı toplumda giderek yaygınlaşıyor. İstanbul’da AK Parti’nin büyük projeleri ve bunları üstlenmiş işadamları hedef alınmış gibi görünürken, aslında 2011 de açılmış bir dava çerçevesindeki dünkü İzmir operasyonunun da Büyükşehir Belediye Başkan adayına yönelik olduğu izlenimi ediniliyor. Tesadüf belki ama bu yolsuzluk dosyaları aynı zamanda, aynı hedefe yönelik olursa, yargıda paralel yapı ya da yargı darbesi iddiaları güç kazanır. Her şey böylesine çığırından çıkarsa, -varsa-“AKP’yi bitirme planı” da iflas eder doğal olarak.
Çare operasyon değil demokratik anayasa
AK Parti’nin 2002’den sonra yapılan tüm genel seçimleri kazanması, bu partiyi iktidarda görmek istemeyenler için moral kırıcı olabilir. Ama bunun kabahatini AK Parti’de değil muhalefet partilerinin seçmenden tasvip görmeyen politikalarında aramak gerekir. Aslında seçimleri AK Parti’nin kazanması muhalefet partilerini politikalarını gözden geçirmeye zorlayan bir süreç. İşin aslına bakılacak olursa, bu sonucu AK Parti’nin ekonomik alandaki başarısı bir yana, kuşkusuz yeterli olmayan demokratikleşme adımlarında BDP’nin dışındaki diğer siyasi partilere göre yine de açık ara önde olması doğuruyor. Ama muhalefet partileri buna hiç ama hiç önem vermiyor ve eski politikalarında ısrar ediyor.
Oysa 1960’dan bu yana demokrasiye siyaset dışı müdahale alışkanlığı, CHP ve MHP gibi siyasi partilerin seçmenden iktidar olmak için yeterli desteği görmeyen politikalarını halka dayatmayı başaramıyor. Bu defa da aynı sonucu vermesi kaçınılmaz bir girişim sezinleniyor, her ne kadar yolsuzluk halkın önem atfettiği konuların başında gelse de. Çünkü AK Parti’ye yönelik operasyonun zorlama koşullarda yürütüldüğü izlenimi var.
2011 seçimleriyle birlikte gündeme yeni anayasa konusu gelmiş ve muhalefet partilerine AK Parti’den daha çok demokrasi istediklerini ortaya koymaları için çok elverişli bir ortam yaratmıştı. Ama bu fırsatı ellerinin tersiyle ittiler ve daha çok AK Parti’nin artık hangi akla hizmetse bir ara ısrarla savunduğu başkanlık sistemi önerisi sayesinde puan almayı yeğlediler. Uzlaşma Komisyonu’nun lağvedilmesinin tüm sorumluluğunu iktidar partisine yıktılar; hatta bu konuda yurt dışında bir ölçüde başarılı da oldular.
Bunda AK Parti’ye bugünlerde küresel düzeyde bir itiraz olmasının rolü var mıdır bilemem ama geçen yazımda liberal entelektüellerin kendilerini “İslamcılar” tarafından kullandırttığını öne sürdüğü için eleştirdiğim Ariane Bonzon, o yazısının yorum bölümü üstünden bana cevap verdi. Bu vesileyle yeni anayasa çalışmalarının tıkanmasından muhalefet partilerinin sorumlu tutulamayacağını yazdı. CHP ve MHP’nin ilk üç maddeye ve ana dilde eğitim gibi Kürt sorununun çözümünde kilit öneme sahip bir konuda koydukları kırmızıçizgileri hiç bilmeden elbette. Ancak bunları aynı yoldan kendisine hatırlatmam ve bu görüşün destek görmesi üzerine susmak zorunda kaldı. İkna olduğu için mi bilemem elbette.
Bugün yaşadığımız krizi aşmanın yolu, Baykal’ın yaptığı gibi kapı, kapı dolaşmaktan çok, yeni anayasanın evrensel demokrasi ilkelerine uygun şekilde, temel hak ve özgürlükler kırmızıçizgiye tabi tutulmadan yapılmasında. Daha önce de belirtmiş olduğum gibi, partilerin ne kadar demokrat olduklarını yeni anayasaya yaklaşımlarından açıkça görmek mümkün. Birileri tanıdıkları vasıtasıyla yabancı yazarları etkileyebilir ama bizlere düşen gerçekleri herkese duyurmak. Çünkü demokrasiye askeri ya da sivil her türlü darbe ve paralel oluşumlar bugün Türkiye demokratik bir anayasaya sahip olmadığı için gerçekleşiyor. Bu açıdan bakıldığında, yeni anayasa taslağına kırmızıçizgiler koyanların kendi çıkarlarına da yaramadığı halde bu tür müdahalelerden hâlâ medet umanlar olduğu görülüyor ne yazık ki.
Sağ ya da sol demokratlar için öncelikli olan evrensel ilkelere dayalı tam demokratik bir yeni anayasa. Çünkü iktidarda A ya da B partisinin olması, ancak Türkiye’yi demokratik bir hukuk devletine dönüştürecek böyle bir anayasa varsa fark etmiyor.
http://serbestiyet.com/bak-bir-varmis-bir-yokmus-eski-gunlerde/
Yazarlar
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023