Ali BAYRAMOĞLU
Türkiye gibi yarı kapalı düzenden açık düzene doğru ilerleyen toplumlarda sıkça taşıyıcıların, yani siyasi iktidarların 'becerisi ve tarzı' mutlaklaştırılır. Tek yol fikriyle, hatta demokrasi kavramıyla özdeşleştirilir.
Bunun demokrasi açısından tehlikeli ve paradoksal bir algı olduğu su götürmez.
Doğal doku basittir: Demokratik düzende ve zihinde ne siyasi 'doğru'nun tek şekli, tek modeli vardır, ne de siyaset kavramının tek anlamı...
Memlekete bakalım…
Genel olarak doğru bir istikamette seyrediyor ülke gemisi.
Ekonomik ve siyasi istikrar, yükselen kamu hizmeti kalitesi, devlet alanının adım adım sivilleşmesi ve demokratik ilkelere yakın hale gelmesi, kimlik meselelerinde hak kullanımı ve tanımı özgürlükler istikametinde derinleşmesi bu açıdan açık göstergeler…
Ancak bu kefenin bir de karşı kefesi var.
Karşı kefede şunlar bulunuyor: Yargı-siyaset ilişkilerinin yarattığı ihlal ve hukuksuz haller, eleştiri alanının adım adım daralması, buna bağlı olarak basın özgürlüğü konusunda yaşanan ağır sıkıntılar, özellikle oto-sansürü öne çıkaran bir doku, siyasi iktidarın her alana girip tanzim etme ve siyasetin toplumun tüm sahalarına örneğin toplumsal, kültürel alanlarına nefes alma imkanı bırakmaması…
Hayatta ne doğrular yanlışları götürür, ne de yanlışlar doğruları yok eder…
Son gelişmeler açık örnek değil mi?
AK Parti ve siyasi iktidar büyük risk alarak, elini taşın altına sokarak, belki de cumhuriyet tarihinin en cesur, en önemli işine soyunuyor. Kürt meselinde kanı siyaset yoluyla ve çözüm fikri üzerinden durdurmaya girişiyor.
Ama öte yandan Hasan Cemal'in bir süre yazılarına ara vermek durumunda olmasına yol açan, başka bir ifadeyle özgürlük alanına simgesel ve fiili bir çöküntü yaratan bir kavrukluk hali, bir 'iktidar baskısı sendromu' yaşıyor.
Şöyle diyelim: AK Parti'nin yıllardır olduğu gibi bugünde makro siyasi konularda yapılması gerekenleri ustaca ve cesaretle yapıyor olması, Türkiye'nin önünü açıyor olması, benimsediği siyasi modelin, toplum-siyaset anlayışının, özgürlük fikrine bakışının aynı oranda doğru olduğunu göstermiyor.
Gücünü toplumdan almakla, değişim politikalarıyla topluma hareket alanı sağlamakla birlikte, AK Parti 'toplumsal'ı tanımlarken, toplumla ilişki kurarken, fiili ve sembolik katılma mekanizmaları üzerinden toplum-siyaset ilişkilerini biçimlendirirken 'özerlik fikri'ne tahammülsüz davranıyor.
Bunu siyaseti temel değer, siyasetçiyi mutlak önder, siyasetçinin yaptığını mutlak doğru haline getirerek pekiştiriyor.
En doğruyu yapan, en çok risk alan, en çok hizmet eden…
Bunlar 'öteki'yi küçümseyen, azımsayan, 'doğrunun bozucusu ve bozguncusu' haline getiren bir etki yaratıyorlar… Sonuç malum: Özgürlük alanını parçalara ayıran, kimi parçalarla çatışmaya soyunan bildik bir söylemin dışına çıkan bir anlayış…
Türkiye'nin bugün AK Parti yönetiminde yaşadığı ve tartışılması gereken temel sorunlarından birisi budur.
Türkiye bunu tartışacaktır…
Doğru yetmez, doğrular çoğulluğu önemlidir, farklı doğruların yaşam alanı hayatidir.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025