Alper GÖRMÜŞ
330 bin nüfuslu İzlanda’nın İngiltere’yi eleyerek Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek finale yükselmesi bütün dünyada sevinçle karşılandı. İzlanda yenince, adeta bütün ülkeler de yenmiş sayıldı, tabii İngilizler hariç!
Bu küçük ülkenin son 5-6 yılda gerçekleştirdiği futbol seferberliği, birçok futbolsever gibi benim de ilgimi çekiyordu. Alt yapıda ve lisanslı futbol antrenörlüğünde gerçekleştirdikleri büyük atılımdan az çok haberim vardı, fakat önceki günkü (27 Haziran) İngiltere maçından sonra bu başarının altında, çok daha derinde bazı kültürel-insanî özelliklerin de yatıyor olması gerektiğini düşündüm.
Parantez: Alt yapı ve lisanslı antrenör atağı
Beni bu tarzda düşünmeye sevk eden en önemli etmen, İzlanda millî takımının, dünyanın en güçlü millî takımlarından biri olan İngiltere’ye karşı sergilediği direnişin özel niteliği oldu. Fakat bu yazının asıl konusunu oluşturan ‘İzlanda tarzı direniş’ten neyi kast ettiğime geçmeden önce, bir parantezle bu büyük atılımın teknik alt yapısına dair birkaç bilgi aktarmak istiyorum (bilgileri, Alper Öcal’ın geçtiğimiz yıl Habertürk’te yayımlanan ‘İzlanda futbolu nasıl sıfırdan zirveye çıktı’ başlıklı yazısından derledim).
Şimdilerde FİFA sıralamasında 20’li sıralarda bulunan İzlanda futbol takımı çok değil 2011’de 124. sıradaydı. UEFA sıralamasında, yani Avrupa takımları arasında ise sadece beş takımın üstünde yer alıyordu: San Marino, Andorra, Malta, Lüksemburg, Kazakistan.
Çok özel, çok yoğun bir alt yapı ve futbol eğitimi seferberliği olmasaydı, bu durumun değişmesi pek de mümkün görünmüyordu. Çünkü aşırı soğuk hava ve çok sert rüzgârlar, zeminde top koşturmayı imkânsız kılıyordu. Salon-sahaların dışında birçok statta durum hâlâ öyle.
Geçtiğimiz yıl İngiltere’den İzlanda’ya transfer olan İngiliz futbolcu Henry Moyes, sahanın kuruluğundan şikâyet edip görevlilerden sahayı sulamalarını rica edince şu cevabı almış:
“Haziran’a kadar mümkün değil, aksi takdirde toprak donar.”
İzlanda Eğitim Direktörü Arnar Gunnarsson’un şu sözleri de İzlanda’nın futbol alt yapısının 1990’larını çok güzel anlatıyor:
"20 yıl önce futbol oynadığımda, kışın haftada sadece 1 kez antrenman yapabiliyordum. Basketbol ya da hentbol oynayarak kendimi hazır tutuyordum."
Rüzgârı ve karı defetmenin, yani sahanın donmamasını temin etmenin tek bir yolu vardı: Sahanın üzerini kapatmak. Böylece kapalı futbol sahaları projesi yürürlüğe kondu ve ilki 2000 yılında Keflavik şehrinde hizmete girdi. 15 yılda ülkenin çeşitli yerlerine 7 adet daha kapalı futbol sahası yapıldı. Bunların dışında ülkede 50X70 metre ölçülerinde 33 adet doğal/suni çim saha ile 13X23 metre ve 18X33 metre ölçülerinde 150’den fazla mini kapalı futbol stadı bulunuyor.
Bütün bunların sonucu olarak 7-8 aylık kış sezonunda profesyoneller dahi eskiden haftada bir kez idman yapabiliyorken artık 6-10 yaş grubu çocuklar haftada 3 kez, 10-14 yaş arası olanlar 4 kez, 14-18 yaş arası gençler 5 kez ve yetişkinler de haftada 6 kez çalışabiliyorlar.
Geçtiğimiz yıl itibariyle İzlanda’da toplam lisanslı futbolcu sayısı 21.508’di. Bu da nüfusun yüzde 7’sine tekabül ediyor. Aynı oran Türkiye’de binde 3.
İzlanda’nın olağanüstü futbol atağının bir ayağını da UEFA lisanslı futbol antrenörleri oluşturuyor. Ülke genelindeki teknik direktörlerin yüzde 70’inde B, yaklaşık yüzde 30’unda da A lisansı var. Nüfusa oranlandığında, Avrupa’da bu sayıya yaklaşan hiçbir ülke bulunmuyor.
İzlanda tarzı direniş
Fakat yukarıda dediğim gibi, İzlanda millî takımının, dünyanın en güçlü millî takımlarından biri olan İngiltere’ye karşı sergilediği direnişi izledikten sonra, bunun sadece alt yapıyla sağlanamayacağını düşünmeden edemedim.
Peki, ben nasıl bir direnişten söz ediyorum? Bu direnişin kendine haslığı nereden geliyor? Sanırım önce bu noktaya bir açıklık getirmeliyim.
Çok güçlü bir takıma karşı oynarken öne geçen takımların, galibiyeti korumak için nasıl geriye yaslanıp futbolu katlettiğini hepimiz biliyoruz. Fakat İzlanda takımı, futbolu galibiyetten çok ‘güzel oyun’ için izleyen has futbolseverlerin bile her zaman anlayışla karşıladığı bu genel kabul görmüş direnme biçimine prim vermedi: Bir yandan savunmanın gereklerini yerine getirip rakibe pek az pozisyon verirken, diğer yandan gol kovalamayı sürdürdü. Hayır, savunmayı ceza sahası çizgisi üzerinde kurup kontratakla gol arayan bir takımdan söz etmiyorum. Tersine, İzlanda takımı, kendi sahasından çıkmakta olan İngiltere’yi her defasında sahanın tümüne yayılmış olarak karşıladı. Bu, mutlak favori olan bir takıma karşı öne geçmiş ‘zayıf’ bir takımın oyun anlayışı değildi ve daha önce böylesine hiç rastlanmamıştı.
İzlanda takımının sergilediği bu direniş biçimi, oyuna ve oyunu izleyenlere duyulan saygının galibiyetten daha önemli olduğu ‘yüce’, ‘şövalyece’ bir anlayıştan mı kaynaklanıyordu... Yoksa, galibiyetin, hep yapıldığı gibi ‘Çanakkale geçilmez’ savunmasıyla değil, kendi oyununu bozmadan ve gol aramaya devam ederek daha iyi korunabileceğine ilişkin bir futbol anlayışından mı?
Birinci ihtimal neden gerçekçi değil?
Birinci ihtimal için ‘ah, keşke’ desem de, bunu gerçekçi bulmuyorum. Çünkü biliyorum ki, dünyamız, reklam yazarlarının ‘Sizce hayatta ikinci olmanın bir anlamı olabilir mi?’yi (bir inşaat firmasının 2012 kışında televizyonları esir alan sloganı) ve benzerlerini serâzâd kullanabildiği bir dünya...
Keşke dünyamız, bırakın ikinci olmayı sonuncu olmayı da anlamlı sayan bir dünya olsaydı, fakat öyle değil.
Keşke dünyamız, yıldızlık kadar sıradanlığın da anlamlı sayıldığı bir dünya olsaydı, fakat öyle değil.
Gerçek şu ki, dünyamız herkesin galip, herkesin cesur, herkesin yıldız olmaya çalıştığı ve sadece bunların anlamlı sayıldığı bir dünya...
Mağluplardan nefret eden galibiyet canavarlarıyla dolu bir dünyada, hele futbol dünyasında bir takımın, olağanüstü bir galibiyeti riske atacak bir yücelik, bir şövalyelik sergileyebileceğine inanmıyorum, keşke inanabilseydim.
Galibiyet en iyi böyle korunur!
Bence ikinci ihtimal geçerli. Yani İzlanda takımının, İngiltere gibi bir takım karşısında öne geçtikten sonra bildiğimiz savunma biçimini tercih etmemesi, doğrudan doğruya bir futbol anlayışından kaynaklanıyor. Belli ki İzlandalı teknik adamlar, oyuncularına, galibiyeti korumak için korkmadan onları galibiyete taşıyan oyunlarını oynamaya devam etmeleri gerektiğini anlatmışlar ve futbolcuları buna ikna etmişler. Eh, galibiyeti korumanın her şeyden önemli olduğu bir âlemde, oyunun tadının kaçmaması için bu da çok büyük bir kazanç sayılmalı. Bu anlayışın kabul görüp yaygınlaştığını düşünün; bu durumda, galip takımın geriye yaslandığı, futbol dilencileri için çekilmez o son yirmi dakikalar, yarım saatler yaşanmayacak demektir. Az şey mi?
Bir an bile çirkefleşmediler
Yine de İzlanda takımının hakkını yememek için bir noktanın altını çizmeliyim: Takımın direnme biçiminin, icabında galibiyeti riske etmeyi göze aldıracak bir ahlakî duruştan değil de galibiyeti korumayı hedefleyen bir futbol anlayışından kaynaklandığını söylüyorum ama, bu direnme sırasında takımın bir an bile ‘çirkefleşmediğini’ ilave etmezsem olmaz.
Benzer durumda başka bir takım düşünün. Sakatlanma numarasıyla yerde kıvranan futbolcular, futbolcuların birbirlerine ikram ettiği taçlar sayesinde tüketilen dakikalar, akla gelmeyecek ‘yaratıcılıktaki’ maç sonu numaraları... Bunların hiçbirini bu takımda görmedik.
Sanki salt mücadele etmekten zevk alan, bu türden ‘numaralar’a başvurduklarında aldıkları hazzın azalacağını düşünen birileri vardı o gün sahada. Başarıyı önemli bulsalar da, onu güçlerini sonuna kadar zorlamadan elde ettiklerinde başarıdan alacakları hazzın azalacağını düşünen birileri...
İzlanda çok sert bir iklime sahip. Öyle ki, bu ülkede okula yürüyerek giden çocuklar genellikle rüzgâra karşı güçlükle adım atarken resmediliyorlar. İzlanda’nın İzlandalı eş teknik direktörü Heimir’in şu sözleri, mücadele ruhunun İzlandalılar için anlamını çok iyi özetliyor:
“Biz her zaman için sıkı çalışmaya ve potansiyelimizin üstüne koymaya hazırız. Bence bu durum ülkedeki her bireyin karakterinde yer edinmiş durumda. Biz kötü havaya alışığız. Hava sert ve rüzgârlıyken okula yürümeyi küçüklükten itibaren hayatın bir parçası olarak görüyoruz. Genellikle hayata karşı kafa tutabilmeye ve mücadele edebilmeye genç yaşta alışıyoruz. Sonuç almak adına daha da sıkı çalışmaya her zaman için hazırız. Bence bizim en büyük avantajımız da bu.”
İzlandalıları mücadele etmekten ve direnmekten haz duyan insanlar haline getiren şey, bu gündelik hayat koşulları olabilir mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025