Enver SEZGİN
Çözüm süreci bitti mi? Buna evet diyenlerin sayısı az değildir. HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş düzenlediği basın toplantısında, “Süreç donmuştur. Devamına ya Erdoğan ya da Öcalan karar verecek,” dedi. Doğru yaklaşım budur. Süreç bir ihtiyacın ürünü olarak doğdu. İki yıl önce, taraflar “savaşın sürdürülemez” olduğunu gördüler ve barışa bir şans verilmesi gerektiğine karar verdiler. Yüz yıllık bir meselenin çözümünü iki yıla sığdıramayız. Otuz yıl boyunca devam eden ve büyük bir yıkıma yol açan savaşı kolay sona erdiremeyiz. Bu nedenle “sürecin devamı için” ısrarcı olmak çok önemlidir. Evet, süreç devam ediyor. Ancak hiçbir şey olmamış gibi de davranamayız. Sorulması gereken pek çok soru var.
Ne oldu da kendi ellerimizle yarattığımız “barış ve çözüm süreci” büyük bir yara aldı? Nasıl oldu da “umut” zaman içerisinde yerini “endişeye” bıraktı? Neden, iki yıl önce var olan güçlü toplumsal destek, gün geldi aşağılara doğru indi? Bazı sebepleri sıralayabiliriz:
1-Taraflar “çözümün içeriği”konusunda görüş birliğine sahip değildiler. Bu, başlangıç itibari ile normal bir durum olarak kabul edilebilir. Ancak zaman geçtikçe düşüncelerde bir yakınlaşma olmadığı gibi, görüş ayrılıkları daha da derinleşti.
2-Taraflar arasında sağlam bir diyalog oluşmadı, oluşturulamadı.
3-Hükümet, süreci birlikte başlattığı, Abdullah Öcalan’ın isteklerini gözardı etti. Görünür olmasını, dışarı ile rahat temas etmesini sağlayacak önlemler almadı. Örgütü ile kendisi arasında sağlam bir mekanizmanın kurulmasına izin vermedi. Çok şey yapmasını beklediği bir insanın elini kolunu bağladı.
4-İki yıl önce karşılıklı iyi niyet mesajları vardı. Zaman geçti; bunların yerini sert açıklamalar aldı. Çözüm dili yerine, çatışma dili kullanıldı.
5-Mesele, yeterince parlamentonun konusu hâline getirilemedi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin sürece katılması için gerekli çaba gösterilmedi. Sürece uygun yasaların çıkarılması gerekiyordu, bu yapılmadı.
6-Hükümet, atılması gereken adımları zamanında atmadı. Ayak diredi, işi ağırdan aldı.
7-Bazı PKK yöneticilerinin her anlaşmazlıktan sonra “savaşı yeniden başlatırız” yönündeki ifadeleri, gerilimi daha da artırdı.
8-Parlamentoda güçlü bir biçimde temsil edilen HDP, süreçte daha etkin rol oynayabilirdi. Bu sağlanmadı ya da sağlanamadı.
9-Bütün bunların sonunda zaten pamuk ipliğine bağlı olan “karşılıklı güven” daha da zayıfladı.
Ekim ayı içinde meydana gelen olaylar tahribatı daha da artırdı. Moralleri bozdu.
Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde üç askerin vurulması, çözüm sürecine büyük darbe vurdu.
Her olumsuz gelişme, ölümle sonuçlanan her olay sürece olan desteği azalttı.
Bu kötü gidişin önüne geçebiliriz. Öncelikle, süreci tekrar rayına oturtacak girişimlere başvurmak gerekmektedir. Burada en büyük sorumluluk hükümete düşüyor. Her olumsuz gelişmeden sonra sendeleyen bir hükümet, sorunları çözmeye muktedir olamaz. Yaşananlardan gerekli dersler çıkaran ve ne olursa olsun diyalog kapılarını açık tutan bir hükümet sorunların çözümüne katkı sağlayabilir. Bu nedenle Öcalan ve HDP’ye baskı yapmak yerine, diyalogu tekrar başlatacak ve ilişkileri güçlendirecek önlemler almaya yönelmelidir. Bunca yaşanmışlıktan sonra gerekli dersler çıkarmamız, yeniden “çözüm ve barış diline” dönmemiz gerekmektedir.
Açıktır ki, yeni bir plana ihtiyacımız var.
Bu plan, meydana gelen tahribatı onaracak, diyalog yollarını sonuna kadar açacak ve ileriye doğru adım atmayı sağlayacak bir özelliğe sahip olmalıdır. Aksi hâlde çözümün yerini, topyekûn bir çatışma alabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015