Mithat SANCAR
BELFAST / Belfast’a ayak basınca heyecanlandığımı; bu şehre, mistik çağrışımlarla kuvvetlenen bir sempati duyduğumu yazmıştım dün. Bu hislerim, meselenin politik boyutunda kaldığımız süre içinde pek değişmedi.
Şehre tepeden bakan bir binada K. İrlanda Ofisi görevlilerinden, sorunun tarihçesi ve bugünkü durumu hakkında brifing aldık önce. Ardından parlamentoya geçtik. Sinn Fein’li başkan yardımcısıyla bir görüşme yaptık.
Renkli geçtiğini söyleyemem bu görüşmenin; ama “kritik” mevzular etrafında dolandığımız da bir gerçek. Bilhassa çatışmaların açtığı derin yaraların, “barış süreci” sonrası döneme etkilerine ve bunlarla baş etme yollarına dair konuşulanlar bana çok önemli geldi.
Sinn Fein, geçmişteki suçların ve ihlallerin aydınlatılması için bir “uluslararası hakikat komisyonu” kurulmasını talep ediyor. Birlikçilerin buna itirazı var. Kısacası bu konuda taraflar arasında derin bir görüş ve tutum ayrılığı mevcut. Galiba asıl sebep, her bir tarafın, kendi acısını ve mağduriyetini öne çıkarması; sorumluluğu da diğer tarafa havale etmesi. “Mağduriyetler hiyerarşisi” ve/veya “acıların yarıştırılması” diyebileceğimiz bu katı algı, kimden gelmiş olursa olsun bütün suçları/ihlalleri ve her türlü sorumluğu aydınlatacak bir komisyon fikri üzerinde mutabakata varmayı şimdilik imkânsızlaştırıyor.
K. İrlanda’da “geçmişle hesaplaşma” konusu, her zaman ilgimi çekmiştir. Başka toplumların tecrübeleriyle karşılaştırılması ve kestirmeden anlaşılması/anlatılması gerçekten çok zor! Bunu başka bir yazıda ayrıca ele almak istiyorum. Şimdilik şu kadarını söylemekle yetineyim.
K. İrlanda, bölünmüş bir toplumun bütün özelliklerini fazlasıyla taşıyor. Öyle böyle bir bölünme değil bu! Mesela Belfast’ta yaptığımız kısa şehir turunda, otobüsün penceresinden gördüğümüz manzaralar bile, derin bir ürperti duymamıza yetiyor. Mahalleler arasındaki bariyerler, geceleri kapatılan geçiş kapıları, evlerin cephelerine örülmüş koruma duvarları; öfke, güvensizlik ve hatta düşmanlık üzerinde yükselen bu bölünmüşlüğün boyutlarını yeterince sergiliyor. Şehirdeki bariyerlerin sayısı yüz civarındaymış. İlginç ya da acı olan şu ki, “barış süreci”nden sonra bariyerlerin sayısı azalmamış, aksine artmış.
Gözlerimden zihnime akan bu görüntüler, Belfast’a dair duygularımı da sarstı doğrusu. Dün söylediklerim, bugün bana fazla soyut ve çokça romantik geliyor. Heyecan ve sempatinin yerini; burukluk, hüzün ve ürperti aldı.
Dün toplantıda sormuştum, şimdi de kendime soruyorum: Geçmişle hesaplaşmanın uygun yolları bulunursa, bu korkutucu bölünmüşlük dönüştürülebilir mi acaba? Zira geçmişle hesaplaşmanın esası ve amacı, çatışmaların yarattığı travmaları aşma ve yaralarını sarma olarak kabul edilir. Bunu başarmanın en önemli şartı ise; her bir tarafın kendi tarihini şan ve şeref üzerine inşa etmekten, kendi mağduriyetini mutlaklaştırmaktan ve kendi acısına melankolik tarzda sarılmaktan vazgeçmesidir. Sloganlaştırarak söylemek gerekirse: Ötekinin acısına bakabilmek, yası ortaklaştırmak ve yaraları kardeşleştirmek!
K. İrlanda toplumu, bu noktanın çok uzağında görünüyor maalesef! Bu nedenle, silahlar susmuş, şiddet ana belirleyen olmaktan çıkmış ve demokratik siyaset epey alan kazanmış olmasına rağmen, “barış” henüz bir hayatın hakikati haline gelmemiş.
Peki, o bariyerleri, iki toplum arasında birer köprüye dönüştürmenin hiç mi imkânı yok, durum çok mu umutsuz?
Tam öyle değil aslında! Dün öğleden sonra parlamentoda yaptığımız bir görüşme, bu konuda umutsuzluğu yatıştıran, umudu dürten nitelikteydi. Kelimenin gerçek anlamında “tarihsel bir tecrübe”ydi yaşadığımız. Sadece ben değil, heyetimizdeki herkes ziyadesiyle etkilendi bu toplantıdan.
Karşımızda duran kişi, Gerry Kelly idi! Kimine göre IRA’nın efsanevi lideri, özgürlük mücadelesinin abidesi; karşıtlarına göre ise azılı bir terörist, acımasız bir katil.
Kelly’nin hayat ve siyaset serüveni, dünkü görüşmede anlattığı çarpıcı tecrübe ve fikirler hakkında daha fazla bilgiyi Hasan Cemal, Cengiz Çandar ve Ali Bayramoğlu’nun yazılarında bulabilirsiniz. Ben, sadece yukarıda anlattıklarımla bağlantılı olduğunu düşündüğüm izlenimleri yazmakla yetineceğim.
Bir defa, Gerry Kelly’nin duruşu ve üslubu bana çok etkileyici geldi. Söylediği her şeyde samimi olduğuna, inanmadığı bir şeyi söylemediğine inandırıyor sizi. Müzakereler başında hükümetin çeşitli “oyun ve oyalama planları”nın farkında olduklarını, buna rağmen devam ettiklerini ve sonuçta sürecin farklı bir hâl aldığını anlattı. Müzakere süreci hakkında söylediği en çarpıcı şey ise, her adımda, amaçlarına ulaşmak için şiddet dışı yöntemlerin daha etkili olacağına dair inançlarının güçlendiğiydi. Hatta şöyle bir cümle kurdu: “Barış sürecinin özü, Cumhuriyetçilerde inanılmaz bir dönüşümün yaşanmasıdır.”
Birbirlerini hiç sevmeyen, hatta birbirlerinden nefret eden insanların, ortak bir soruna çözüm yolu bulmak için birbirleriyle durmadan konuşmaları, konuşmanın erdemine olan inanca sağlam bir temel oluşturmuş.
Büyük devrim: Birbirlerini yok edecek araçları terk etmek! Bunun yerine, birlikte yaşamalarını ya da en azından sorunlarını birbirleriyle ve tabii birbirlerinin hayatına ve kimliğine saygı duyarak halletmelerini sağlayacak usullere ve üsluba sarılmak!
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2015
22.03.2015
12.02.2015
5.02.2015
27.01.2015
20.01.2015
13.01.2015
6.01.2015
29.12.2014
23.12.2014