Murat BELGE
“Barış Süreci” var ya, bunun içinde tabii birçok madde konuşuluyor. Bunlardan biri de Abdullah Öcalan’ın daha rahat koşullarda yaşayabileceği bir yere nakledilmesi. Sanırım bunun --şu an için-- nihai noktası, Kürtler açısından, Öcalan’ın “ev hapsi” denilecek koşullara kavuşturulması; ama bu çok fazla telaffuz edilmiyor. Edilmeme nedenlerinden biri de milliyetçi Türkler’in şiddetli tepkileri olabilir.
Ama konuşuluyor. Bir konu konuşuldu mu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın o konuya bir biçimde müdahil olmaması, düşünülemeyecek bir şey. Müdahil olacak ve sözünü söyleyecek.
Ve kendisiyle özdeşleşen üslûp içinde söyleyecek.
Bu konuda da söyledi. “Villa mı verecektik?” dedi.
Bunu diyen bir “Cumhurbaşkanı”. Böyle bir konuda herhangi bir şey söylemekle yükümlü değil.
Ama bir şey söylemek istiyor. Belli. Cumhurbaşkanı olarak diyebilir ki, “Böyle bir şey sözkonusu değil.” Konuşkan bir Cumhurbaşkanı olarak diyebilir ki, “Hayat koşullarına bakılmış ve konumuyla uyumlu koşullarda bulunduğu görülmüştür; dolayısıyla böyle bir şey sözkonusu değildir.” Bu ya da bu çerçevede bir şey...
Ama, hayır, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ayrıca, “Villa mı verecektik?” diyor.
Peki, Abdullah Öcalan’ın hayat koşullarının düzelmesi, ona “Villa verilmesi” demek midir? Kaldığı yerin küçük olması, havasız olması, ışıksız olması, kötü kokulu olması ve buna benzer bir yığın şey sözkonusu olamaz mı? Bunların düzeltilmesi “Villa vermek” midir? Villa vermeden bazı şeylerin daha iyi hale getirilmesi mümkün değil midir?
Böyle soruların Tayyip Erdoğan ve kullandığı üslûp açısından bir önem yok, Tayyip Erdoğan ağzını açıp bir söz söylüyorsa, birisiyle kavga etmesi, birisine haddini bildirmesi, birisini haşlaması gerek. Bir yandan “Barış Süreci” diye, hayatını adadığı, ama nedense bir türlü içini dolduramadığı bir şeyden söz edecek, bir yandan “Bizim için PKK neyse IŞİD de odur” diyecek, bir yandan o PKK’nın kurucusu Öcalan’la bir diyalog sürdürecek, bir yandan da ona “Villa” vermeyecek... uzar gider bu liste!
Ama, evet, bu bir üslûp. Terslenerek konuşmak, işin değişmez yanı. Aynı seslerle yapılan kelimeler, “sert” ve “ters”. Erdoğan herhalde bu seslerden hoşlanıyor; kelimesi olmayan “tres”, “ster” falan olsa, onları da kullanırdı. “Rest”i ise sürekli kullanıyor --ve kazanıyor, şimdilik.
“Hayır, böyle bir şey sözkonusu değil” demek, bunun ardında yatan siyasî üslûp; “Villa mı verecektik?” demek ve bunun ardında yatan siyasî kültür...
Tayyip Erdoğan bu ikinci “kültür”ü topluma yaymak için elinden geleni yaptı. “Yaymak” diyorum. Bu zaten bir şekilde vardı. Bunu olduğu, yarı gizli durduğu yerden çıkarıp yaygınlaştırmak için elinden geleni yaptı. Bu üslûptan bir şüphesi olanlara, o şüpheyi gidermek için elinden geleni yaptı. “Utanma, sıkılma,” dedi, “gel ortaya, bağır, çağır!”
Bunu bir tek o mu yaptı? Hayır, bunu iddia etmek haksızlık olur. 2002’den sonra Kemalist cephenin seçtiği siyasetin şirretliğini unutmak olmaz. Ama onlarla aynı silâhları kullanmakta Tayyip Erdoğan’ın hiçbir sakınca görmediği de açık. Ve şimdi, bu sinirliliği, bu kavgacılığı, topluma, tabii toplumun kendinden yana görünen kesimine şırıngalamakta hiçbir sınır tanımadığını görüyoruz.
Toplumlarda her zaman birtakım “modalar” görünür. Çok zaman bir “moda”nın ardında bir birey vardır: Birleşik Krallık uzun zaman kraliçesini taklit ettiği için o uzun süre “Victoria Çağı” diye anılır; Almanya’nın “Biedermeier” dönemine adını veren ise bir karikatür kahramanıydı.
Erdoğan da bu üslûbuyla bir dönemi adlandırabilir; onun getirdiği bu üslûbun alıcısı, taklitçisi bol bu toplumda. “Sınırlı sorumlu” olmayıp “sinirli sorunlu” olabilen bu toplumda “villa mı verecektik?” tarzına rağbet çok.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025