Ümit Akçay
2024 yerel seçim sonuçları AKP’nin iktidar döneminde aldığı en büyük yenilgiyi ortaya çıkardı. Muhalefet açısından, özellikle de CHP açısından tam bir zafer anlamına gelen bu sonuç, özellikle de CHP’nin kırmızıya boyadığı alanın sadece kıyılara sıkışmış olmaktan çıkarak Anadolu’ya doğru genişlemesi, pek çok açıdan değerlendirilmeli. Katılım oranının önceki seçimlerle karşılaştırıldığında düşmesi, AKP’li küskün seçmenlerin seçime gitmemesi ya da şehirlerdeki oy kaymalarıyla ilgili tartışmalar daha detaylı veri analizi mümkün olduğunda daha kolay yapılabilecek.
Ancak mevcut verilere bakıldığında Sertuğ Çiçek’in yaptığı değerlendirme güzel bir özet sunuyor: ‘Seçimlerin en çarpıcı genel sonucu CHP’nin AKP’yi geçerek birinci parti olmasıysa, ikinci çarpıcı sonuç da AKP oylarının 4,2 milyon kadar azalması oldu. AKP’nin ardından en büyük mutlak oy kaybı 1,7 milyon ile İYİ Parti ve 1,1 milyon ile MHP’de gözleniyor. Oylarını mutlak olarak artıran partiler arasında ise 3,3 milyon ile CHP, 2,8 milyon ile YRP, 639 bin ile DEM Parti öne çıkıyor’.
EKONOMİ BU İŞİN NERESİNDE?
Bu durumda önümüzde duran soru şu: Ne oldu da geçen yılki seçimlerden zaferle çıkan AKP bu yılki seçimlerde tarihi bir hezimet yaşadı? Ve ekonomik durum bu işin neresinde? Ya da soruyu tersten soralım, madem ekonomi etkiliydi, muhalefet 2023 Seçimlerini neden kaybetti?
Bu soruya verilen yanıtlar, genellikle aday tartışmasına kilitlenip kalıyor ve kişileri tartışmaktan öteye gidemeden sığ açıklamalarla yetiniliyor. 2023’te aday seçiminin etkisi olmamış denemez elbette ancak tartışmak istediğim konu bu değil. Gelin bu sığ adaylık tartışmasının ötesine geçip, Mayıs 2023 ile Mart 2024 Türkiye’sini bazı temel değişkenlere bakarak karşılaştıralım.
İŞSİZLİK
İlk olarak vurgulamamız gereken unsur şu: İşsizlik 2023’te düşüyordu, şimdi artıyor. İşsizliğin 2023 öncesinde geriliyor olması Kovid-19 salgını sonrası Türkiye ekonomisinin yüksek büyüme performansının ve yaşanan istihdam artışlarının bir sonucuydu. Bu istihdam artışı, özellikle 2021 sonrasında reel ücretlerin baskılanması ile gerçekleşti. Yani daha fazla insanın daha düşük ücretlere çalıştığı bir düzen vardı. 2024’te ise, Şimşek programı eşliğinde gelen faiz artışları ekonomiyi yavaşlatmaya başladı ve manşet işsizlik verisinde bu faiz artışlarının işsizliğe etkisi yavaş yavaş görülmeye başlandı. Ancak geniş tanımlı veriye bakıldığında işsizliğin arttığı daha net görülebilir.
DÖVİZ KURU
İkinci bakacağımız değişken döviz kuru. 2023 öncesinde döviz kuru uzun bir süre istikrarlı tutulmuştu. Türkiye’de kriz algısı, büyük oranda dövizle ilgilidir. Dövizin tutulabilmesi ise istikrar belirtisi olarak görülür. Gerçi 2023 öncesinde dövizdeki istikrar büyük ölçüde TCMB rezervlerinin harcanması sayesinde sağlanabildi diye düşünebiliriz. Ancak Şimşek yönetimi de bu hususta önceki yönetimin aynısını yapıyor. Zira bu yıl Mart başından beri TL’deki değersizleşme baskısı arttığında TCMB rezervlerinin cömertçe kullanıldığını gördük. Ancak buna rağmen dolar 2023’teki seçim öncesinde 19 TL iken, 2024’teki seçim öncesinde 31 TL’ye yükselmişti.
ENFLASYON
2023’te de enflasyon yüksekti ancak 2024’teki oran 2023’tekinin neredeyse iki katına çıkmış durumda. Dahası, 2023’te enflasyon iniş eğilimindeydi. Yani tepe noktası çoktan geçilmişti; geçen yılki seçim öncesinde var olan yüzde 38 enflasyona, yüzde 84’ten gelinmişti. Şimdi ise, sürekli artış eğilimde, henüz tepe notası görülmedi. İki seçim arasındaki en önemli farklardan biri bu.
FAİZ
2024’te sadece enflasyon değil, faiz artışları geniş kesimlerin belini büktü. Özellikle kredi kartı kullanımındaki faizlerin artması ya da taksit sayısının azaltılması, geçen yılla bu yıl arasındaki en önemli farklılık. Bu Şimşek programının enflasyonla mücadele için iç talebi kısma, bunu da geniş kesimlerin alım gücünü düşürerek yapma tercihi nedeniyle ortaya çıktı. Faiz sadece tüketiciler açısından değil, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) açısından da sorun olmaya başladı. Oysa, büyük sermaye ile KOBİ’lerin krediye erişimine bakıldığında, 2023 seçimi öncesinde KOBİ’lerin krediye erişimi rekor düzeydeyken, yükselen faizlerden ilk etkilenen kesimleri bu küçük sermaye kesimleri oldu.
BARINMA KRİZİ
Kira, gıda ve ulaşım harcamalarının, harcanabilir gelir içindeki payı büyük şehirlerde daha yüksek. Yani hayat pahalılığı krizi büyükşehirlerde daha çok hissediliyor. Bu eğilim zaten 2023 seçimlerinde de görülmüştü. İktidar bloğunun oyu büyükşehirlerde gerilemişti. Şimdi yaşanan, bu gerilemenin daha da artması ve diğer şehirlere de yayılmasıdır. Yani 2023’te büyükşehirlerde yoğunlaşan hayat pahalılığı krizi, şimdi kemer sıkmanın yükü de eklenerek tüm ülkeye yayıldı. Anadolu’da bazı kentlerde görülen sürpriz zaferlerin arkasındaki temel dinamiklerden biri de bu.
İKTİDARIN POZİSYONU
İktidarın pozisyonuna baktığımızda 2023’teki seçim konjonktüründe enflasyonun yıkıcı etkilerini kısmen telafi etmeye çalışan bir politika vardı. Enflasyon, baz etkisi ve dövizin tutulması nedeniyle bir önceki yıla göre yarıya inmişti. Hem de asgari ücret artışı, EYT ödemeleri, yeni kamu personel alımı, emekli maaşlarının artırılması ve diğer sosyal harcamalar yoluyla ‘en kötüsü geride kaldı’ beklentisi oluştu. Bunu tüketici güven endeksinden anlıyoruz. Zira endeks değeri geçen yıl seçim öncesinde 78 seviyesindeyken, bu yıl aynı endeks değeri 63’e gerilemişti.
MUHALEFETİN DURUMU
Muhalefetin pozisyonuna baktığımızda önemli bir değişim görüyoruz. 2023’te Altılı Masa ‘normale dönüş’ başlığında, şu an Mehmet Şimşek’in uyguladığı programın bir versiyonunu, yani faiz artışlarıyla iç talebi daraltan, bir yandan da sermaye girişlerini cezbetmeye çalışacak olan bir kemer sıkma programı öneriyordu.
Şimdi ise, CHP’nin yerel seçimlerde öne çıkardığı temel konular, hayat pahalılığı krizinin yarattığı ekonomik sorunlara pansuman yapabilecek belediyecilik faaliyetleri. Yani, 2023 öncesinde Altılı Masa iktidara gelirse kemer sıkma programı uygulayacağını söylerken, 2024 seçimlerinde kemer sıkmanın ortaya çıkardığı yaraları sarmayı vaat etti. Kısacası, Çiğdem Toker’in değerlendirmesinde dikkat çektiği gibi, 2024’teki en önemli faktör yoksulluğun artması ve aynı zamanda CHP belediyelerinin bu yoksulluğa karşı kısmi de olsa bazı sosyal politikalar üretebilmesiydi.
İroniktir; 2023’te Altılı Masa’nın kemer sıkmayı içeren ‘normale dönme’ vaadi kaybetmişti. Şimdi ise, kemer sıkmayı kısmen de olsa uygulayan iktidar kaybetti.
ŞİMŞEK PROGRAMI KAYBETTİRDİ
Toparlayalım. Bütün oklar aynı yönü gösteriyor. AKP’nin oy kaybının öncelikli sorumlusu enflasyonla mücadelede takip edilen yoldur. Dikkat ederseniz, enflasyonla mücadele ediliyor olması değil, bunun yapılış biçiminden bahsediyorum (bu hususu önümüzdeki hafta açacağım). Yani halkın alım gücünü düşürmeye, halkı yoksullaştırmaya dayalı kemer sıkma programı seçmenden tepki görmüştür.
Denilebilir ki; bu yerel seçim, genel seçimden farklı dinamikler var. Elbette doğru. Ya da CHP’nin seçim stratejisi başarılıydı, doğru kişiler aday gösterildi. Bu da etkili olmuştur. Ancak muhalefetin stratejisinin başarılı olmasının öncelikli koşulu, seçmenin iktidardan memnuniyetsizliğin artmasıdır. Aksi takdirde, iktidar seçmeninin kulakları farklı sesleri duymaya hazır olmazdı. Bunu mümkün kılan ekonomik zorlukların artmasıdır. Ekonomik zorlukların daha da artmasının nedeni ise, yüksek enflasyonun maliyetini topluma yıkan ve zenginleri kayıran Şimşek programıdır.
Bir başka boyutu da vurgulayarak tamamlayayım: Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, göreve gelir gelmez ilk iş olarak geniş halk kesimlerinin zorunlu olarak satın aldığı temel mal ve hizmetlerde vergi artışına giderek, maliye politikası aracılığıyla talebi kısmaya yöneldi. Bu önlemlerle getirilen yeni vergiler oransal olarak en üst yüzde 10’un harcamalarında önemli bir pay tutmazken, vergi yükünü alt gelir gruplarına yıkmıştır. Yani tıpkı para politikasında olduğu gibi maliye politikasında da enflasyonla mücadelenin yükü, zaten alım güçleri daralmış geniş toplum kesimlerine yıkıldı.
Kısacası, seçim sonrası yapılan BBC Türkçe haberine konuşan bir vatandaşın dediği gibi: ‘Zor oyunu bozar’. Ekonomik zor iktidar bloğunu, özellikle onun siyasal İslam kanadını çatlattı ve bazı bölgelerde Yeniden Refah Partisi iktidara karşı yönelen tepkinin adresi oldu. CHP ise, geçen yıldan farklı olarak kemer sıkmanın yarattığı yaraları sarmayı vaat ederek yerel seçimlerden tarihi bir zaferle çıkabildi.
Yazı epey uzadı, haftaya devam etmek üzere burada kesiyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.03.2025
27.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025
31.01.2025
23.01.2025
16.01.2025
9.01.2025
2.01.2025