Yıldıray OĞUR
Yaklaşık bu düzeyde yazılar ve yorumlar okuyoruz günlerdir. Bir tarafta elindeki bütün okları fırlatıp harcamış, bütün Kemal stokunu eritmiş loser Kemalizm, 10 yıldır kat üstüne kat çıkan AKP’li Kardeşler Apartmanı’nın duvarına bardak dayamış, en ufak bir çatırtı sesiyle heyecanlara gark olmakta.
Halleri o kadar miserable ki yurtta ve dünyada tek adam diktatörlüğüyle suçladıkları Başbakan’ı partisi içindeki muhalif seslere karşı “olur mu böyle olur mu” marşlarıyla kışkırtmakta bir beis görmemekteler.
Genelkurmay iradesinin güçlü kalemlerinden şike yasası için art arda Hasan Celal Güzel kıvamında “Millet iradesi” tiratları, ardından da Kemalettin Tuğcu provokatifliğinde “Hasta yatağında Başbakan’a bu yapılır mı” yazıları okumaktayız. Ellerinde taze nifak çiçekleri ve Pereja limon kolonyalarıyla zorla olmayınca yol ile Başbakan’a mesajlar gönderenler, başımıza cemaatolog kesilip, Dan Brownvari şifre takipçiliği yapanlar... Yılmaz Özdil’in bile ekmek çıkartmaya çalıştığı bir taş kafalı fırsatçılık bu. Ama Başbakan’ı siyasi hayatında defalarca gömmeye çalışmışların bu aniden depreşen hasta ziyareti hassasiyeti ancak timsahların gözlerini dolduracak cinsten.
Maalesef memlekette iktidar karşıtlığı, muhaliflik Aşkı Memnu‘daki Beşir triplerinde Başbakan’a “Cemaat’i sizi sırtınızdan hançerliyor Tayyip Bey” diye yalvarmalardan medet umma düzeyine gerilemiş durumda.
Dün Salih Tuna’nın şahane yazısında dediği gibi “Cemaat deyince Serdar Turgut’u, AK Parti deyince Yiğit Bulut’u akıllarına getirenlere lafımız yok.”
Peki, ya Şike Yasası gibi bir meselede ortaya çıkan farklı fikirler nedeniyle şifreli yazılar yazan çizginin öteki tarafındakilere ne demeli?
“Başbakan konuşan isimleri tek tek tahtaya yazdı” diye kaç yazı okuduk kaç yorum dinledik. “Milletvekillerinin hepsi cebini dolduruyor”dan sonra memleket kahvehanelerinin en popüler siyasi derdi olan “Milletvekillerini biz seçmiyoruz ki” düzeyinde tüm demokrasi problemini parti içi demokrasiye indirgeyen geyikten hoşlanmam. Ama Allah aşkına, kırk yılın başında bir konuda demokratik bir tartışmaya, hayırlı bir fikir ayrılığına şahit olduğumuz AKP’de “konuşanların isimleri tahtaya yazılıyor ha” diye parmak sallayan bir 5-C sınıfı öğrencisi ispiyonculuğuna da köşe yazarlığı, kanaat önderliği denmese gerek. Muhalif milletvekilinin günün sonunda “Ben Başbakanımı Allah rızası için çok seviyorum” demek zorunda kaldığı rejime de demokrasi demiyoruz.
AKP ile Cemaat arasında bir çatışma var mı, varsa ne düzeydedir bilmiyorum. Cemaatolog değilim. Çeşitli meselelerde farklı yaklaşımlar olduğunu bu cephelere yakın köşelerden izliyoruz.
Ama ben hâlâ son seçim öncesi Fethullah Gülen’in AKP’ye oy için “ölüleri bile mezardan çağırdığını” hatırlıyorum. Bir de “gümrüklere oy kullanımı sürüyor” haberlerinde Kamboçya’dan, Uganda’dan Türkiye’ye inen uçakları...
Aslında Cemaat partileşip AKP’nin karşısındaki muhalefet boşluğunu doldursa çok şahane olur. Ama aralarında bir çatışma varsa bu tartışmayı şu âna kadar okuduğum suçlamaların en açık, en net ve en somut delillere dayandırıldığı iddianame olan Şike İddianamesi’ne sırf Başbakan’a selam çakmak için en öne safa zıplayıp karşı çıkan 28 Şubat’tan yadigârlar, 27 Nisan’da televizyonlarda borsa chartlarına bakıp darbe tahmini yapanlar, İslamcı gençlerle cemaat dedikodusu yapan Ertuğrul Özkök’ün yancıları üzerinden yapmasalar iyi ederler.
Turkcell’in “Kimin telefonu dinleniyorcell” diye bir servisi mi var?
Şike İddianamesi’nin soruşturmaya gerek duyulmayan meseleler başlıklı son sayfalarından bir paragraf:
“Şüpheli Aziz Yıldırım’ın kardeşi şüpheli Alaaddin ile birlikte: Leyla Gasimova adlı şahıs üzerinde kayıtlı GSM hatlarına yönelik herhangi bir iletişim tespit işleminin yapılıp yapılmadığını öğrenmeye çalıştıkları, bu amaçla Turkcell CEO’su Süreyya Ciliv’le 21.02.2010 günü Turkcell şirketinin Beyoğlu ilçesindeki binasında görüştükleri yapılan iletişim tespitleri ve fiziki takiplerden anlaşılmış ise de...”
İddianamenin şike kısmı açıklamaya ihtiyaç duyulmayacak kadar açık. Futboldan hoşlaşmayan beni iddianamede en çok soruşturma açılmaya gerek duyulmayan bu paragraf ilgilendirdi.
Turkcell’in böyle bir hizmeti mi var?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları






























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025