Sezin ÖNEY
27 Nisan Muhtırası, beni yazdırmaya başlayan dönüm noktasıydı.
Muhtıranın yayınladığı gecenin ve ertesindeki sessizliğin, statükoyu korumak için gösterilen vahşice çabanın yarattığı şok, beni yazmaya itti.
Ancak, hiçbir sessizlik, ana akım medyada bile, sonsuza değin sürmüyor; 2007’den sadece birkaç yıl sonra, 27 Nisan’ı enine boyuna tartışmaya başladık. Her ne kadar, o günler hakkında hâlâ bilmediğimiz, karanlıkta kalan birçok şey olsa da, o dönemle ilgili adalet yerini bulamasa da, artık “darbeler”,“muhtıralar” tabu konular değil.
Bunu da, AKP değil, Türkiye’nin kendisi başardı.
Şimdi, sosyal medya üzerinden müthiş cengaver polemikleri salvo ateş, Türkiye’nin dört bir yanındaki göstercileri damgalamak için kullanan medyatik kişilikler, yakında televizyon ekranlarında da boy gösterecek.
Bir gün, bugünün tarihini yazmak isteyenler, geriye dönüp baktıklarında, sosyal medya üzerinden paylaşılmış, insanların kişisel arşivlerinde, zihinlerinde her nasılsa saklanabilmiş sayısız parlak yorum, çarpıcı fotoğrafın izini ne kadar sürebilecekler bilemiyorum.
O gün o meydanda olanları temsil eden “halk”, “sıradan vatandaşın” ve işlerini yapmalarına izin verilmeyen, hatta haber yapmak için uğraşırken şiddete maruz kalan muhabirlerin tanıklıkları, eğer kendileri özel çaba göstermezse, saklanıp korunmayacak.
Bunun yanında, “medyatik kişiliklerimizin” içinde ruh, can ve ne yazık ki de, zekâ olmayan yorumları kayda en çok geçenler olacak. Çünkü, eminim çok yakında, bir zamanların “devlet sanatçısı”, “devlet düşünürü” olan kişiliklerimiz, ekranda, canla başla, Gezi’de başlayıp Türkiye’ye yayılan gösterileri, “provokasyon”, “organize işler bunlar” diye damgalamaya çalışacaklar.
“Darbeciler”, “Ergenekoncular” ve nurtopu gibi yeni paranoya kaynağımız “Esedciler”, 48 ilde ve dünya genelinde gerçekleşen gösterilerin, sorumlusu olarak “afişe” edilecek.
Çok hazin tabii; yıllarca, “dünya, Türkiye’ye karşı bir komplo” diye kafalarımıza kakıldı; şimdi de, hâlâ aynı terane ile karşımıza çıkan yorumcular, ekranları, gazete köşelerini esir alıyor.
Gaz bombalarından önce, ego patlamalarından bıktık sanırım.
“Barış süreci” diye kendini övmeye çalışanlardan, 50 bin kadar insanın yaşamına mal olan Kürt Sorunu’nun çözüm sürecine kendilerinin “mucizevi” dokunuşundan dem vurarak, kişisel ve kibirsel rant elde etmek isteyenlerden...
Her yerde, koşulsuz AKP övgüsünü, kendine kapmak istedikleri şu veya bu köşelerin arzusuyla, bir silah gibi, eleştirilerini gaz bombası gibi kullananlardan...
Aslında, AKP’ye en büyük kötülüğü de, parti içinde demokrasinin ölmesine neden olan, AKP’yi canlı bir siyasi hareket olmaktan yaşayan ölü mozolesine yollayan bu tarz “kraldan fazla kralcılar” yaptı.
İşin acı yönü, dünya tarihi gösteriyor ki; ego cini şişeden çıkınca, yerine kolay kolay dönmüyor.
O nedenle, gelecek günlerde, politikacıların ve medyatik kişiliklerin ego savaşlarıyla, yavaş yavaş sular bulanmaya, bugünkü gösteriler, siyasi kutuplaşma malzemesi hâline gelmeye başlayacak.
O gün, bugün olanları, lütfen hatırlayın.
Siyasetin ve ana akım medyanın “karar vericilerinin”, halkın ne kadar gerisinde kaldığını; o gün, halkın sergilediği yurttaşlık/ kentlilik bilinci ve demokratik zihniyetle, medya ve politikanın yürütücüleri arasındaki kavrayış makası kapanmadan, hak ve özgürlüklerin ülkesi olmayacağımızın, gözümüzün önüne ne kadar sarsıcı bir şekilde serildiğini anımsayın.
Türkiye genelde, “bulanıklığın”, “sisin” ülkesidir; failler, asıl sebepler, sorumlular bir türlü bulanamaz.
Ama bugün, kristal berraklığında bir an yaşandığını buraya not düşelim.
Bugün, tıpkı 27 Nisan Muhtırası zamanındaki gibi önümüze gelen bir sınav var.
Nerede duruyorum, ne düşünüyor, neyi savunuyorum?
O zaman verilecek cevap kolaydı; darbeler beni rahatsız ediyor mu, etmiyor mu?
Bugünkü soruya verilecek yanıt çok daha zor; kaç kişi “vicdansızlığını” kendine itiraf edebilir ki?
Kaç kişi, kendisiyle yüzleşip, güce ve iktidara olan zaafını itiraf edebilir?
İnsan olmanın, vicdan sahibi olmanın güzelliğini, onurunu, keyfini; yaşattığı müthiş yaşam sevincini, bugün hissedebilenler, aslında en muhteşem hediyeyi aldılar.
Başını kaldıran, kaderini eline alan; kendisiyle değil, yanındakinin kahramanlığıyla gurur duyanlar, nefes aldıklarını hissettiler.
Üzerilerine çökmeye çalışan riya kalıplarını kırıp; din, dil, köken, siyasi görüş, hayattaki tüm taraftarlıkların ötesinde, insanların birbirlerinin gözlerinin içine (tüm gözyaşlarına rağmen) bakabildiği ve içlerindeki, birbirlerinin içindeki “insanı” gördükleri gün oldu bugün.
Bugünün kısa tarihi de bu.
http://www.taraf.com.tr/sezin-oney/makale-bugunu-tarih-nasil-yazacak.htm
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024