Ahmet ÖZTÜRK

Ahmet ÖZTÜRK
Ahmet ÖZTÜRK
Tüm Yazıları
Ülkeyi gübreliği sananlar kaybedecek
11.07.2017
1086

 Hafta sonu tatilini fırsat bilip, iki günlüğüne “adalet” yürüyüşü için İstanbul’a geldim… Kadim kentin caddelerine ışık selinin içinde yerimi alırken hayatımın en onurlu işlerinden birini yapmanın neşesi vardı içimde… Kavurucu sıcakta gün boyu yürürken içim sevinç doldu, her yanım ışığa kesti… Her adımımda kendimi daha bir tazeleyip başka bir umutla bakmaya başladım yarınlara... Neşe içinde yürüyen kalabalık, hayatıma, yeni anlamlar kazandırdı… Zaten hep yanımda taşıdığım “Bu ülkeden umut kesilmez” duygusu içimde daha bir çoğalırken, onların ışığıyla ışıklandım…

 Yürürken dikkatle baktım insanların yüzüne, aralarındaki sohbetle zaman zaman kulak kesildim ve şuna bir kez daha iman ettim ki, ülkeye adalet gelecek… Toplumsal adaleti de, tarafsız hukuku da, özgür basını da, bir arada yaşam iradesini de, hasretinde yandığımız o büyük barışı da bu ışık seli sağlayacak… Umudum bir kez daha tazelendi, kalabalığın en az yarısını oluşturan kadınların kararlılığı ve öfkesi haramilerin saltanatını yıkıp tüm karanlıkları yok edecek ülkede…  Şairim çok haklıymış, hiçbiri boşuna çekilmemiş bu acıların…

 REİS VE YANCILARINA BAŞKA, DİĞERLERİNE BAMBAŞKA

On binlerce insan yürüyor… Yolun kenarına dizilmiş insanların büyük çoğunluğu alkışlarla destek veriyor kortejdekilere… Karşı çıkanlar da var elbette… Kimi yerlerde beşerli onarlı gruplar halinde toplanmış bazı insanlar, Rabia işaretleri ve sloganlarla protesto ediyor… Reisleri gibi sınırsız özgüvene sahip bazı serdengeçtilerse, galiz küfürler savurup, anlamını herkesin bildiği el kol hareketleriyle uluorta provoke etmeye çalışıyor eylemi… İnanmayacaksınız ama yürüyüşçüler, polisin engin bir hoşgörüyle karşıladığı bu zavallılara yalnızca alkışla yanıt veriyor…

 Polisin bu hoşgörüsü yanlış mı? Kesinlikle hayır… Birilerinin eylem yapma hakkı kadar, diğerlerinin de onu protesto etme hakkı var… Demokrasi de bu demek zaten… Ama düşünmeden edemiyor insan, o yürüyen kalabalığın önünde Kılıçdaroğlu değil de Erdoğan olsaydı, aynı hoşgörü gösterilir miydi sizce? Bırakın el kol işareti yapıp uluorta küfretmeyi, birkaç kişinin yan yana gelmesine bile izin verilir miydi yol üzerinde? Ne yazık ki, Reis ve yancılarına başka, diğerlerine bambaşka işliyor hukuk bu ülkede... Yalnızca bunun için bile yürümeye değer bence… İnsanlar tam da bunun için ayak patlatıyor zaten…

 TIPKI 70’Lİ YILLARIN KOKUSU VAR HAVADA

Adalet yürüyüşü muhalefetin özgüven sorunu yaşadığı bir zamanda, umudu yeniden üreten bir eylem oldu… Şurası çok açık ki artık hiçbir şey yürüyüşten önceki gibi olmayacak… Siyasi dizilim yeniden oluşacak ülkede…  Yürüyüş, daha şimdiden turnusol kâğıdı gibi ayrıştırıcı bir rol oynadı ve aynıları aynı yerde toplayıp, ayrıları da ayrı yere gönderdi… Aşılmaz denilen yargılar aşılıp, tabular yıkıldı siyasette… Aynı yöne akan suların buluştuğu yer oldu… İsteyen dilediği kadar zehirli dille saldırsın büyük buluşmaya; yürüyüş “adalet” kadar, “barış” umudunu da çoğalttı içimizde… Dünden daha umutluyuz hepimiz…

 

Dışarıda bir cehennem sıcağı var ama içimizde boy veren umut ondan daha sıcak… Coşku, kabına sığmayan bir çocuk gibi büyüyor içimizde… Kaç gündür her yaştan insanla yol arkadaşlığı yapıyoruz… Türbanlısı, mini eteklisi, sakallısı, sinekkaydı tıraşlısı, kadını erkeğiyle adaleti arıyoruz… Tanığı olmadığımız bir toplumsal sentez çıkıyor ortaya… Birbirini tanımaya başlayan insanlar, tanış olmanın, farklılıklarıyla bir arada durmanın heyecanını yaşıyor… Tıpkı 70’li yılların coşkusu var havada… Bir aradayız, yan yanayız, yürüyoruz… Biz kazanacağız… Ülkeyi gübreliği sananlar kaybedecek…

  

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar