Berrin Sönmez
Ahmet Kural’ın uyguladığı şiddeti yargıya taşıyan Sıla Gençoğlu’nun şikayet dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilmesi, eril şiddet suçunun uzlaştırma kapsamına alındığını gösteriyor. Adalet Bakanlığı listesinde yer almadığı halde üstelik.
Devlete karşı işlenmiş suçlarda alabildiğine celalli hukukumuz bireylere yönelik suçlarda pek munis. Yetişkin insanlara çocuk muamelesi yaparcasına “Öpüşün, barışın” modunda. Hayli kabarık bir liste oluşturuyor, uzlaştırma kapsamına giren suçlar. Zira cezası beş yıl ve daha az suçlar uzlaştırmanın konusu oldu. Adalet Bakanlığı’nın tablosuna göre çocuk kaçırma ve zorla alıkoyma suçu da uzlaşmaya dahil. Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali de. Yaralama ve hakaret de. Şikayete bağlı olan olmayan pek çok suçun yer aldığı liste uzun ve ayrıntılı.
Ahmet Kural’ın uyguladığı şiddeti yargıya taşıyan Sıla Gençoğlu’nun şikayet dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilmesi, eril şiddet suçunun uzlaştırma kapsamına alındığını gösteriyor. Adalet Bakanlığı listesinde yer almadığı halde üstelik. Kadına yönelik şiddet suçunun kategorik olarak sayılmayıp bir nevi hileyle uzlaştırma kapsamına alınışı kadının hareketinin meçhulü değil. Ancak toplumda görünürlüğü olan dava, bu hukuksuzluğun görünürlüğünü de arttırmış oldu. Bu vesileyle eril şiddete uğratılan bütün kadınlarla birlikte Sıla’nın uzlaşmaya zorlanışını mümkün kılan arka yollardan birine bakmakta yarar var. Bu arka yollardan birisini hakaret kavramı oluşturuyor. Hem de hakaretleşme biçimine kolayca dönüştürülerek. Eril şiddet suçunu perdeleyecek sihirli sözcük haline geldi hakaret.
Bilinse de tekrarda yarar var, Avrupa Konvansiyonu Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi), bu suç türünün, yargı kararı olmaksızın arabuluculuk yöntemleriyle çözülmesine engel. Bağlayıcılığı olan tek uluslararası sözleşmenin ilk imzacısı da Türkiye oldu. Kısa adı bu nedenle İstanbul Sözleşmesi ve üstelik sözleşmenin, yeterli imza sayısına ulaşarak yürürlüğe girmesi için Türkiye Dışişleri Bakanlığı hayli çaba sarf etmişti. Dünya genelinde en yaygın suçlardan kadına yönelik şiddet ve bu yaygınlığı, kadına yönelik şiddet suçuyla etkin mücadelenin her ülkede ortak yöntemlerle gerçekleştirilmesini gerekli kılıyor. Bu en yaygın suç türünü önlemek için atılması gereken adımlar üzerinde devletlerin ortaklaşması anlamına geliyor bu sözleşme. Ve hakareti de içeriyor.
Şiddetle mücadelenin olmazsa olmazı, şiddetin biçimlerini teker teker tanımak ve açıkça tanımlamaktı. Hangi eylemlerin kadına yönelik şiddet suçu anlamına geldiği, şiddetin en geniş manada tanımıyla birlikte yer aldı sözleşmede. Buna göre İstanbul Sözleşmesi’nde tanımlanan psikolojik şiddet kavramı hakareti de içerir. Hem uzlaştırma kapsamına alınışının sözleşmeyi ihlal olduğunu anlatabilmek hem de bu şiddet türünün tam tanımını tekrarlamakta da yarar var. En yaygın şiddet biçimlerinden birisi olan psikolojik şiddet sözleşmede söyle tanımlanıyor:
“Psikolojik şiddet, mağduru psikolojik şiddet kullanarak kontrolde tutmak amacıyla cinsiyet, ırk, din, mezhep, kültür, ideoloji, vücut engeli gibi ayrıştırıcı unsurlar üzerinden aşağılamak, sinirlendirmek, hakaret etmek, korkutmak, küçümsemek, isim takmak, bağırmak, konuşmamak, önemsememek, tehdit etmek ve iletişim araçlarıyla rahatsız etmek suretiyle ortaya çıkan ve boşanma sebebi olarak ileri sürülmesi hali hariç aile dışına pek fazla yansıtılmayan şiddettir.”
İstanbul Sözleşmesi’ni ihlal etmiş görünmemek için hileli yollar icadıyla hakaret kavramına sığınıyor hukukumuz. Ancak görüldüğü gibi psikolojik şiddet tanımı, hakaret fiilini de şiddet yöntemlerinden birisi olarak saymış. Sözlü taciz suçu olan sokakta laf atma eylemini basit hakaret gibi göstererek kadınları, taciz edenle uzlaştırmaya yönelen yargı, sözleşmeyi açıkça ihlal etmekte. Tıpkı Sıla’ya yönelik Ahmet Kural’ın fiziksel şiddet suçuna eşlik eden psikolojik şiddeti görünmez kılarak uzlaştırma bürosuna sevk etmekle ihlal ettiği gibi.
Eğer uzlaşma gerçekleşirse hukuki ceza söz konusu olmayacak ve şiddet cezasız kalacak. Şiddetin dünya üzerinde bunca yaygın olma sebebi zaten cezasızlık. Yani hukukumuz suçu görünmez kılarak, suçluyu cezasız bırakarak eril şiddetle mücadele etmek yerine şiddeti teşvik etmiş oluyor.
Bu nedenle kadınların eril şiddetle bireysel mücadele yöntemleri arasına uzlaştırma baskısına direnmek girecek gibi görünüyor. İki tarafın özgür iradesiyle rıza göstermediği durumlarda uzlaşma gerçekleşmiyor zira. Savcılık dosyaları uzlaştırma bürosuna gönderse de kadınlar uzlaşmak zorunda bırakılamaz. Özgür iradeleriyle şiddete direnerek yargı yoluna başvuran kadınların aynı güçlü iradeyi uzlaştırma bürosunda da sürdüreceğini tahmin etmek zor değil. Gerçi uzlaştırıcı, kadın üzerinde baskı kuracaktır kuşkusuz. Mahkemenin bu konuda zaten ceza vermeyeceği şeklindeki yaklaşımlarla caydırıcı ikna yöntemleri kullanılır, kullanılıyor. Ancak şiddete sessiz kalmayan kadınların uzlaştırmacı karşısında kolaylıkla ikna olmayıp, yargı yoluna gitmek yönünde direneceği de kuşkusuz. Bu bağlamda toplumsal görünürlüğü olan Sıla’nın uzlaşmayı reddetmesi de iyi bir örnek teşkil eder.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024
3.05.2024
5.04.2024
3.04.2024