Cemil ERTEM
Geçtiğimiz haftanın son iş gününde olanlar, seçimlere kadar, ekonominin görümünü bozmaya dönük algı operasyonlarının hızlanarak süreceğini bize gösterdi. Merkez Bankası’nın faiz artırması ve arkasından “sadeleştirme” adımını atması kur tarafında nispi rahatlamayı sağlamıştı. Ancak malum çevreler için bu adımların pek önemi yoktu. Hatta bu adımlara karşı cevap vererek, seçimlere kadar, kur ve faiz tarafında yukarı yönlü hareketin olmasını istediklerini ortaya açıkça koydular. Cuma günü öğleden sonra, ilk önce derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türk bankalarıyla ilgili negatif izleme notu piyasaya sızdı. Sonra başka bir derecelendirme kuruluşu Moody’s Türkiye’yi negatif izlemeye aldığını ilan etti. Esasında ne bankalarla ne de Türkiye ile ilgili negatif izleme notunun, normal şartlar altında, pek kıymetiharbiyesi yok. Fitch ve diğerleri de çok iyi biliyor ki Avrupa’daki bir çok banka Türkiye’deki ortaklığı ve operasyonu sayesinde konsolide bilançosunu kırmızıya geçirmiyor. Özellikle İtalyan ve İspanyol bankaların Türkiye operasyonları onları kurtarıyor. Bugün Almanya dâhil olmak üzere, Avrupa banka sistemi can çekişiyor. Kendileri de çok iyi biliyorlar ki seçimlerden sonra, Türkiye yatırımlarını ve operasyonlarını daha da yukarıda tutmak zorundalar çünkü İtalya, İspanya, Portekiz hatta Fransa bile onlar için bitti; hiç merak etmeyin, Almanya da sırada. Öte yandan, Londra ve New York kaynaklı mali sermaye için de dünyada operasyon alanları giderek daralıyor.
/* */
Şimdi Moody’s Türkiye için iktisat politikası belirsizliğinden bahsediyor ama iki temel rezerv paranın (dolar ve euro) üreticisi olan ülkelerdeki para ve maliye politikası belirsizliğini biz konuşmalıyız. Tam aksine, bugün Erdoğan ve AK Parti’nin kazanması halinde, Türkiye için bir iktisat politikası belirsizliği olmadığı gibi, bu belirsizlik tam anlamıyla ABD ve Euro Bölgesi için söz konusudur.
Kriz nerede?
ABD’nin giderek artan korumacılık hezeyanlarına AB ve diğer ülkeler cevap vermeye başladıklarında ABD kendisini finanse etmek için dolar bazlı konsolidasyon operasyonlarını bu kadar rahat yapamayacak. Öte yandan, İtalya ve gelmekte olan İspanya, Portekiz krizleri bize gösteriyor ki AB, Almanya merkezli değerli euro politikasının sonuna geliyor. Eğer Almanya tarafı Yunanistan gibi, İtalya ve İspanya finans sistemini zoraki ayakta tutmaya devam ederse, bu sefer Alman bankaları patlamaya başlayacak. Nitekim adı Almanya ile anılan bankanın düştüğü durum bu gidişin somut göstergesidir.
İngiltere ise şimdilik Londra’da biriken devasa küresel fonlarla idare ediyor. Otomotivden başlayarak sanayinin her alanında İngiltere de üretilip, İngiltere’den ihraç edilen ne varsa, bu operasyonları yapan şirketler zarar ediyor. Çok yakında üretim ve ihracat bazlı İngiltere operasyonlarına son vermek zorunda kalacaklar. Teknoloji yoğun sanayilerde dünyanın merkezi zaten Pasifik Asya’ya kaydı. Avrupa, İngiltere ve ABD artık teknoloji rantını eskisi gibi kullanamıyor. Trump, boşu boşuna ABD sokaklarında yalnız ABD üretimi arabalar görmek istediğini söylemiyor. Bu şu anlama geliyor: ABD, teknoloji yoğun (bugün vasat bir otomobilde 150 milyon satır yazılım var) tüketim mallarında artık rekabet edemiyor. Çok yakında, elektrikli otomobil piyasalara hâkim olunca, aynı durumla Avrupa da karşı karşıya kalacak. Burada İngiltere zaten yok.
Sonuç olarak, 2008 krizi ABD’de konut piyasalarının çöküşüyle başladı ve hızla sermaye piyasalarını sararak küreselleşti. Şimdi ise, teknoloji dâhil olmak üzere, reel alanlarda kendisini gösteren bir yeni kriz yükselişiyle Batı ekonomileri karşı karşıya.
Bildik senaryolar...
Bunun karşısında ise çok bildik senaryolar devreye giriyor. Teknoloji rantını kaybeden, petrodolar çevrimini eskisi gibi yapamayan, sanayi kârları baş aşağı giden Batı ekonomileri, gelişmekte olan ülkelerde, kriz pahasına, çok kârlı finansal operasyonlar yaparak, düşen genel kâr oranlarını telafi etmek istiyorlar. Yani kendi krizlerini gelişmekte olan ülkelere ihraç etmek istiyorlar.
Latin Amerika’da önce Brezilya sonra Arjantin operasyonları, siyasi tasfiye süreçleriyle örülü, derin finansal operasyonlardı. Buralarda kısmen istediklerini elde ettiler. Bu ülkelerde hâkim küresel paradigma dışına çıkmaya çalışan iktidarlar devrildi ve yeni gelenler, neredeyse cunta dönemlerindeki ekonomi-politikalarına geri döndüler.
Türkiye’de ise ilk amaçları Erdoğan’a bu seçimi kazandırmamak ya da kazansa bile güç kaybıyla devam etmesini sağlamak. Bunun için, gördüğünüz gibi, her operasyonu yapıyorlar. Bu köşede şu kur-faiz meselesine bağlı olarak, enflasyon, cari açık sorunlarını ortaya koyan onlarca yazı yazdım; tekrar etmeyeceğim. Ama bütün bu olanların bir kısır döngü olduğunun da altını tekrar çizeyim. Dün gelen enflasyon rakamları ve yeniden artışa geçen üretici fiyatları enflasyonu bize bunu gösteriyor.
Türkiye, kamu, özel sektör ve hane halkları olarak, dünyanın en az borçlu ve borç yönetimi açısından en güvenilir ülkelerinden biridir. Rakamlar ve oranlar ortadadır. İsteyen çok rahat bulur, karşılaştırır. Buna rağmen bir dış borç krizi varmış gibi, akıl almaz söylemler geliştirmek ancak Türkiye ile ilgili kara propaganda yapan odaklara hizmet eder. Yukarıda da anlattık; dünyanın batısı yeni bir krizin eşiğindedir, yatırım ve sıcak para olarak, küresel sermayenin Türkiye’den başka gidecek birkaç yeri ancak vardır. Türkiye’yi kendi krizlerinin parçası yapmak isteyenlerin oyununa gelmeyelim; onların dayattığı operasyonları da ekonomide yapmayalım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018