Erol KATIRCIOĞLU
İktidara yakın medyanın bazı yazarları dün söylemeleri gerekip de söylemediklerini ya da söyleyemediklerini bugünlerde söylemeye başladılar. “AKP bir noktadan sonra ‘İslami kimliğinin’ içine kapandı” eleştirimizi “AKP kendi gettosuna kapandı” olarak karşılarlarken, kimisi de “partinin uyguladığı politikalarla toplumdan koptuğuna” dikkatleri çekiyorlar. Öyle ya da böyle benzer yorumlara varmamızın bir kıymeti harbiyesi var kuşkusuz ama özellikle İslami kesimde bugüne dek AKP’yi desteklemiş olanların önceki sessizlikten bazı sonuçlara varmalarını beklemek de bizim hakkımız. Çünkü koca bir camianın tek adama bağlı hale gelmiş olmasının ne bugünün siyasetiyle ne de İslami felsefenin ruhuyla bir ilişkisi var.
Bugünün koalisyon tartışmalarından anlaşılan, “o” tek adam hala ülkenin geleceğini belirleyebileceğine inanmaya devam ediyor. “İki lidere görev veririm, kuramazlarsa erken seçim” demiş ve eklemiş; “Buna ‘erken seçim’ demek istemiyorum ‘seçimlerin yenilenmesi’ demek daha doğru.” Bir kere daha altını çizmekte yarar var. Bu toplumda siyasi partiler, toplumdaki kültürel kimliklerin değerleri doğrultusunda biçimlendikleri kadar bu değerlerin oluşmasına da katkıda bulunan kurumlardır. Yani bizde, “bireylerin değerlerinden” çok, “kültürel kimliklerin değerleri” siyasetin öznesidir. Bunun anlamı ise şudur: Kültürel değerler üzerinden oluşan bir siyasi alanda uzlaşma, değerlerden taviz vermeyi gerektirdiğinden- ki bu durum hiçbir siyasi partinin kabul edebileceği bir durum değildir- bir uzlaşma rejimi olarak tanımlanan demokrasi bizde çok ender uzlaşma üretir.
Oysa koalisyon uzlaşma gerektirir. Eskiden, siyasi alanda askerin varlığı, çözülmesi gereken önemli meselelerin güvenlik nedeniyle askere havale edilmiş olması ve partiler arası kutuplaşmanın düşük seviyesi koalisyon kurmayı kolaylaştırıyordu. Şimdi ise bu koşullar askerin siyasetin gerisinde kalmasıyla değişmiş ve partiler daha çetin koşullarda koalisyon kurmak durumuyla karşı karşıya kalmışlardır. Bu nedenle de aralarında oluşmuş bulunan ilişkiler, oyun teorisinin terimiyle tam bir “zero-sum game”, yani “sıfır-toplamlı oyun” niteliğindedir. Bu tip oyunların özelliği, karşılıklı mücadele edenlerin çıkarlarının birbiriyle çelişkili olması, ya da birinin karının diğerinin zararına eşit olması olarak ifade edilebilir. Böylesi durumlarda ise ortak bir denge noktası bulmak güçtür.
Sanırım böyle bir analiz sonucunda Cumhurbaşkanı, kendinden emin bir biçimde “seçimlerin yenileceği”nden dem vurarak, her üç siyasi parti liderinin itiraz edeceği çok açık olduğu halde “Cumhurbaşkanı’yla görüşme” önerisi getirerek perdeyi açmış bulunmakta. Anlaşılan “Osmanlı’nın oyunu bitmez” misali “Erdoğan’ın da oyunu” bitmeyecek gibi görünüyor. Eğer ortaya çıkan seçim sonuçlarını seçmenin mesajı olarak yorumlamak istersek açıktır ki seçmen hiçbir partiye kendi başına bir hükümet kurma olanağı vermemiştir. Bir başka deyişle seçmenin yaptığı, siyasi partileri “uzlaşmaya” davet etmek olmuştur. Ama öte yandan eğer yukarıda yaptığım değerlendirme doğruysa siyasi partilerin böyle bir uzlaşma üretmesi olasılığı da çok düşüktür. Bu durumun yaratacağı gerilimin ise tek bir çözümü var gibi görünüyor: HDP hariç diğer partilerde hükümet kurmayı mümkün kılacak bir çatlamanın meydana gelmesi. Ya milletvekili transferiyle ya da aynı anlama gelecek bölünmelerle. Eğer böyle bir durum gerçekleşmezse yeni bir seçime hazır olmakta yarar var.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2025
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025