Etyen MAHÇUPYAN
Direniş geleneğinin araçlarından biri, iktidarı altından kalkamayacağı bir manevi yükle karşı karşıya bırakacağı düşünülen açlık grevleri…
İnsanların bilerek ve isteyerek ölüme gitmeleri veya kendilerini sakatlamayı kabullenmeleri, toplumsal duyarlılığın tetiklenmesi açısından etkili bir yöntem olarak kullanılagelmiş. Açlık grevlerinin gücü, yapanların üzerinde bir örgüt baskısı olsa bile, bunun son kertede bireysel bir tercih olmasıdır. Çünkü hemen her zaman kişileri vazgeçirmek üzere uğraşan odaklar ortaya çıkar ve yönetimin kendisi de süreci durdurmak üzere ikna edici olmaya çalışır. Buna rağmen direniş devam etmekteyse, olayın dışardan anlaşılması kolay olmayan bir psikolojik derinliğinin de olduğunu kabul etmek gerekir. Hele direnişçiler bilinen anlamda ‘dindar’ değillerse, yani ölümden sonraki hayata inanmıyorlarsa, ödemeye kalktıkları bedelin çok daha ağır olduğunu gözden kaçıramayız…
Diğer yandan açlık grevlerinin bir felsefesi, bu yöntemi meşruiyet zeminine oturtan bir bakışı da var: Direnişçiler çaresiz olduklarını, ‘insan’ olarak yaşama imkanlarının kalmadığını, dolayısıyla pasifizmin en uç noktasına gitmeye karar verdiklerini söylemiş olurlar. Aslında açlık grevine başlayan kişi, önüne gelen yemeği reddederek, o ilk andan itibaren ‘yaşamamayı’ seçmiştir. İktidara verilen mesaj ‘sen beni zaten öldürdün ve ben sana bu yaptığını gösteriyorum’ şeklinde ifade edilebilir. Ancak daha temelde direnişçilerin bir çatışmanın tarafları olduğu düşünülürse, siyasi ve felsefi bir mesaj daha verdikleri ortaya çıkar: ‘seni öldürmektense kendimi öldürüyorum’…
Dolayısıyla açlık grevleri esas olarak pasifist ve barışçı bir çaresizlik duruşunun sergilenerek insanların insanlığa davet edilmesidir. Bu nedenle de direnişin gücü ve anlamı söz konusu siyasi hareketin bu eylemi nasıl taşıdığıyla doğrudan bağlantılıdır. Eğer açlık grevlerini sürdürenlerin dahil olduğu örgüt hemen her gün insan öldürmeye, okul yakmaya, belirli bir bölgede asıl iktidarın kendisi olduğunu söylemeye devam ediyorsa, o açlık grevi de ‘kendisi’ olmaktan çıkar, toplum nezdinde araçsallaşır ve beklenen etkiyi yaratamaz. Örneğin eğer açlık grevleri süresince PKK da ateşkes ilan etse ve Kürt meselesinin tüm gerilimini sembolik olarak bu direnişin omuzlarına bıraksaydı, şu anda çok farklı bir duyarlılık noktasında olurduk. Çok muhtemelen dindar kesimden de geniş bir destek alınabilir, dünya kamuoyu ayağa kaldırılabilir ve hükümet de şimdiki savsaklama taktiğini sürdüremezdi…
BDP/PKK çizgisi, gelinen noktadan siyaseten sorumludur. Reformların yapılmamasının sorumluluğu nasıl AKP’ye aitse, direniş siyasetinin sorumluluğu da Kürt siyasetini hegemonyası altında tutan partiye ait… Siyasi meşruiyeti zayıf direnişler daima reformları geciktirme potansiyeli taşırlar, çünkü iktidarlara söz konusu meşruiyet zaafının ardına gizlenme şansı verirler. BDP/PKK çizgisi de bugün açlık grevlerinin etkisiz olmasına yol açmış durumda. O nedenle sayının on binlere çıkması, milletvekillerinin de greve katılması gerekiyor. Bir BDP’li milletvekili ‘çaresiz’ kaldıklarını, açlık grevine destek vermekten başka yol kalmadığını söylemiş. Doğru… Başbakan toplumda duyarlılık yaratılamadığını görüyor ve BDP’nin siyasi hatasını sonuna kadar kullanmaya niyetli. Bunu insani açıdan kınayabiliriz, ama eğer Kürt siyaseti de insani bakıştan uzak duruyor, açlık grevine girenleri korumak bir yana öldürme eylemlerine devam ediyorsa, iktidar eleştirisinin toplumsal etkisi olmaz. Amaç herhalde iktidarı cezalandırmak üzere kendi hayatını vermek olmamalı. Hele iktidar bu sonuçtan bir ceza görmeyecekse… Direniş haklı ve meşru taleplere sahip ama direniş aynı zamanda aynı talepleri taşıyan siyasetin de parçası ve söz konusu siyaset esas olarak haklı ve meşru değil. Kürt siyasetinin anlamakta zorlandığı bu gerçek onu siyaseten başarısız kılıyor. Çare olarak da bir yandan talep çıtasını yükseltirken, diğer yandan da bedel ödeme söylemi etrafında bir kutsallaştırma ve Kürt kimliğini bunun içine oturtma gayreti gösteriliyor. Oysa bedel ödemeyenlerin Kürt olmadığı yargısını ima eden bu yaklaşım, iktidara hak etmediği bir meşruiyet zemini veriyor.
Şiddet karşı tarafı zorlar ama ne yapacağını belirlemez. Ve eğer şiddet kullanmadan elde edilebilecek haklar şiddet üzerinden aranırsa, o hakların verilmemesini meşru kılan bir siyasi atmosferi kendi elinizle yaratırsınız. O noktadan itibaren artık şiddet başarısızlığın örtüsüdür. Bunun bedelinin insan hayatıyla ödenmesi ne insani ne de ahlakî…
Yazarlar
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024