Fehmi KORU
Türkiye’nin kendi yoğun gündemi sebebiyle şimdilerde Kıbrıs’ı hatırlayanımız pek yok. Bunun bir sebebi, 2003 sonrasında ‘Annan Planı’ ile yeşeren adada kalıcı bir çözüme ulaşma umudunun Rum tarafının tavrı yüzünden yok olması; bir diğer sebebi de ‘sol’ kökenli Mehmet Ali Talat’ın kuzeyde, ‘komünist’ olmakla övünen Dimitris Hıristofyas’ın güneyde cumhurbaşkanı seçilmeleriyle filizlenen ‘barış’ beklentisinin gerçekleşmemesi...
Mehmet Ali Talat yerini Dr. Derviş Eroğlu’na bıraktı, Dimitris Hıristofyas da şubat ayında yapılacak seçimde aday bile olamayacak.
Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla Avrupa Birliği’ne (AB) üye olmayı başaran Rum kesimi, 1 Temmuz’dan itibaren AB dönem başkanlığını üstleniyor. Rum yönetimi, altı aylık dönemi, Kıbrıs konusunda uluslararası camiayı gerçekten ‘çözüm’istediklerine inandırarak Türkiye’yi köşeye sıkıştırma amacıyla değerlendirmek niyetinde.
Geçen hafta kabul ettiği bir grup Türk gazeteciye, Rum kesimi lideri Hıristofyas, “Türkiye’nin AB ile tıkanmış olan üyelik sürecini dönemimizde hızlandıralım; kuzeyde yaşayanları da dış dünyaya açalım... Mağusa limanı BM gözetiminde ticarete açılsın; turistler Maraş bölgesine gelebilsin” diye özetlenebilecek bir mülâkat verdi.
Sadece Türkiye’de değil adanın kuzeyinde de hiçbir heyecan uyandırmadı ‘Hıristofyas açılımı’... Kıbrıslı Türk siyaset adamları için klasik bir ‘Rum oyunu’ bu. Türkler Rum tarafının kesinlikle çözümden yana olmadığı kanaatinde.Hıristofyas’ın sözlerinin altını kazıyınca, Rum kesiminin, AB üyesi olarak elde ettikleri haksız konumu adayı bütünüyle kendilerinin yapmak amacıyla kullanma niyeti kendini belli ediyor.
“Müzakerelere açığız”
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu 2003 yılında kapı açılıp geçişlere imkân sağlayan düzenlemeyle iki halkın yanyana ve barış içinde yaşayabileceğinin ortaya çıktığı görüşünde. “Kapı açıldı ve halklar birbirini keşfetti” diyor. Ardından başlayan müzakere sürecini ise tam bir hayal kırıklığı olarak tanımlıyor. Görüşmemiz sırasında “Sonuna kadar müzakerelere hazırım” cümlesini birkaç kez tekrarladı.
Rumlar 1974’e giden şartlar hiç olmamış farz edilsin istiyorlar. Kuzeyde yaşayan insanların can güvencesi onlar için fazla önemli değil. Yüzde 65 oyla kabul edilmiş Annan Planı’nda yer alan toprak tavizlerine rağmen, Türk tarafını pazarlığa kapalı göstermek işlerine geliyor. Abdullah Gül’ün, dışişleri bakanı sıfatıyla, 2006 yılında açıkladığı ‘10 maddelik eylem planı’ makul ve uygulanabilir bir çözüm önerisiydi; Rumlar işitmek bile istemedi.
“Federal bir devlet yapısını kabul ettik ya, başka daha ne istiyorsunuz?” tavrında Rumlar... Kabul ettikleri, Türklerin ‘eşit’olmadığı, temel hakları garanti etmekten uzak bir yapı. Gerçekten hakkaniyete uygun bir çözüm isteseydi Rumlar, uluslararası kuruluşlarda ‘Birleşik Kıbrıs’ için öngörülmüş temsil koltuklarından Türklerin payını düşeni de kendileri kullanmazdı.
“En iyi çözüm, çözümsüzlüktür” diye özetlenebilecek bir politikayı şimdilerde Rum kesimi benimsemiş durumda. Statüko kendi lehlerine çalışıyor çünkü. BM’de adayı tek başlarına temsil ediyor, AB üyeliğiyle gelen bütün imkânlardan yalnızca kendileri yararlanıyorlar. Neden bunlara kuzeyde yaşayanları da dahil etsinler ki?
Elektriği Türk kesimi sağlıyor, Türkiye’den su da geliyor
Gerçekten de durum tersine dönmüş Kıbrıs’ta. Ada açıklarında bulunan zengin hidrokarbon yatakları iştahlarını daha da artırmışa benziyor. 2011 yılının eylül ayında doğal zenginlikten ada halkının eşit yararlanmasını öngören bir yazılı metni New York’ta Hıristofyas’a vermiş; “Baktı ve cebine koydu, o kadar” dedi Derviş Eroğlu...
KKTC Cumhurbaşkanının konuya ilişkin anlattıklarını da aktarayım: “Çözümsüzlüğü dayattıkları için ada zaten bölünmüş durumda; İsrail’le ortak yürüttükleri sondaj çalışmaları yüzünden adanın denizini de kendi keyiflerine göre bölme çabasındalar. Ortak bir komisyon kurulup doğal kaynaklardan elde edilecek zenginliğin silâhlanmak için değil barışa sarf edilmesi şartıyla bankaya yatırılmasına kadar kazıların durdurulmasını istiyoruz biz. Bunu öngören talebimizi BM genel sekreterine de ilettik.”
Rum kesimi elektrik ihtiyacını kuzeyden karşılıyor. Yakında 22 km’lik boru hattı tamamlanacak ve Türkiye’den her türlü ihtiyaca yetecek su adaya ulaştırılacak. Akılcı bir tarım politikasıyla adanın kuzeyini bütün Avrupa’nın organik tarım ürünü ihtiyacını karşılayacak büyük bir tarla haline getirmek mümkün.
Maraş sürprizi gelebilir
Adanın otel ve eğlence merkezi Maraş bölgesi iki toplum arasında en hassas konulardan biri. 1974’ten beri el değmeden muhafaza edilen bölgede yaklaşık 25 bin yataklı 100’e yakın otel, bir o kadar eğlence mekânı, 24 tiyatro ve sinema, binlerce ofis ve beşbin kadar mesken bulunuyor. Aradan geçen yıllarda el sürülmediği için bir hayalet kent görüntüsünde bugün Maraş...
Barış Harekâtı sonrasında hemen başlayacağı varsayılan müzakereler için elde tutulan bölge bugüne kadar çivi çakılmadan duruyor. Bütüncül bir çözümün parçası olarak değeri bulunan bölgenin bir kez daha adanın turizm merkezi haline dönüşmesi KKTC açısından da önem taşıyor. Anladığım kadarıyla, Maraş’ta işyerleri, otelleri, sinema ve tiyatroları bulunan Rumlar da, nasıl olursa olsun bölgenin yeniden hizmete açılmasını olağanüstü arzuluyorlar...
Maraş konusunda bir sürpriz gelişme yaşanabilir.
“Kosova’dan daha devletiz biz”
“Kosova bağımsızlığına kavuştu ya, biz Kosova’dan daha dörtbaşı mamur bir devletiz. Pek çok ülkeden daha iyi işleyen bir demokratik sisteme sahibiz. Çözüm istiyoruz, bunun için her türlü müzakereye hazırız, ama ilânihaye sürecek bir müzakere sürecinin de kimseye yararı olmadığını biliyoruz.” Bu sözler Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun...
Bugünkü durum en çok kuzeyde yaşayanları olumsuz etkiliyor. Düşünün, ülkeler ve toplumlar arasında yakınlaşma sağlamak için yapılan uluslararası etkinliklere bile katılamıyor Kıbrıslı Türk sporcular... Batılı örgütleri bir tarafa, İslâm İşbirliği Teşkilâtı (İİT) ile İslâm Kalkınma Bankası gibi kuruluşların da ofisleri yok KKTC’de. Oysa İİT’nın merkezi İstanbul’da bulunan kültür ve sanat birimi IRCICA’nın bir şubesi Lefkoşa’da açılabilir pekâlâ...
“Hadi başkalarını anladık da, aynı ambargoya sıkı sıkıya uyan İslâm ülkelerinin tavrına ne diyeceğimi bilemiyorum” dediDerviş Eroğlu.
Anladığım kadarıyla, tıkanan müzakere süreci, kuzeyde yaşayan Türkleri bu durumun kalıcı olabileceği noktasına götürmüş. Rumların varolan statükodan yararlandıkları ve Türkler ile eşit olacakları bir zeminde ‘birleşik bir Kıbrıs’ istemedikleri kanaati hakim.
Ak Parti’yle birlikte gelen “Her zaman bir adım ileride olma” politikası, Kıbrıs Türklerini yeni açılımları düşünmeye sevk etmiş; Maraş bölgesiyle ilgili sürpriz girişimi onlara düşündüren de bu.
Görüşmede en sık tekrarlanan görüşlerden biri de, güçlenen, ekonomisi diri, dış politikada sözü dinlenir hale gelen Türkiye’nin Kıbrıs üzerinde de etkisini hissettirdiği... Yunanistan’ın içine düştüğü ekonomik durum güneyde yaşayan Rumları elbette çok olumsuz etkiliyor. “Türkiye güçlenince ellerin zayıflayan Rumlar’ın müzakere iştahı da kapandı”görüşü burada oldukça yaygın.
KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ile mesaisine katkıda bulunan kadrosunu gelecekten olağanüstü umutlu buldum.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025