Figen Çalıkuşu
Şişli’de bir kadın güpegündüz, insanların yoldan geçtiği, esnafın dükkanını açtığı sırada katledildi.
Kadının çığlıkları yeri göğü deliyordu… Kimse yardıma gelmedi. Kimse yetişmedi.
Boşandığı eşi zanlı Rüstem Elibol, defalarca kadının başına, sonra döne döne vücudunun her yerine kurşun sıktı. Defalarca… Sadece öldürmeye değil, kurşunlarla sanki onu parçalamaya uğraşıyordu.
Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan bu cinayetten nasıl haberdar oldu?
Ya da oldu mu?
Sayın Cumhurbaşkanı sizden bir ricam var.
Lütfen baştan sona Bahar’ın katledildiği o kısa ama kan donduran videoyu bir izleyin. İzlemesi çok zor olsa da bir izleyin…
O çığlıkları bir duyun, o zanlının döne döne, yerde nefesi kalmamış yatan kadına kurşun sıkarken ki halini bir görün.
Bu insan canına kıyma rahatlığı, cinayet işlerken görülen bu aldırmazlık, bu vicdansızlık, bu yasa tanımazlık, bu haydutluk…
Üstelik şiddetin ivmesi de giderek artıyor.
Kadınların katledilmeleri bitmiyor, hem de hayatlarındaki erkekler tarafından.
Sadece ve sadece kadın çığlıkları var… Bitmeyen, tükenmeyen ve işin korkunç tarafı duyulmayan kadın çığlıkları.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Bakın, OECD ve G20 ülkeleri arasında kadın cinayetlerinde ülkemiz birinci sırada.
Canavarlığı sıradanlaştırıyoruz… Erkekler kadınları çok rahat öldürüyor.
Bahar Aksu ilk değildi, son olacak da diyemiyoruz…
Bu ülkede kadınlar çığlık atacak ve her çığlıktan sonra yine mi katledilecekler?
Neden kadınların katledilmesi bitmiyor?
Bahar Aksu sadece 3 yıl bu katil ile evli kalmış, boşanmış.
2020 yılında, Rüstem Elibol hakkında tehdit ve kasten yaralama suçlarından iki ayrı müracaatta bulunmuş ama devam eden herhangi bir tedbir kararının bulunmadığı bildirilmekte.
Bahar çığlığını atmaya 2020 yılında başlamış ama duyan olmamış.
Devlet, mağdurun çığlığını ilk duyması gereken, hepimizin koruyucu şemsiyesi değil mi?
Yoksa yanılmakta mıyım?
“Rüstem Elibol isimli katil boşanmayı hazmedememiş de sosyal medyadan takip etmiş de…”
İlk ifadesi böyle.
Duruşmada mutlaka bir yeni öykü gelecektir.
Bahar’ın aleyhine ama Rüstem’in lehine olacak yeni bir öykü.
Rüstem’e haksız tahrik indirimi getirecek yeni bir öykü…
Hâkimde “iyi hal kanaati” oluşturacak yeni bir öykü…
İşte gördük değil mi, diri diri yakılan Pınar Gültekin’in davasında yaşananları.
Pınar Gültekin’i katleden Metin Avcı’nın ilk ifadesi başka…
Sonraki ifadesi gene başka…
İlk ifadesinde “Pınar ile ayrıldıktan sonra kendime gelemedim. Yeniden onunla birlikte olmak istedim, teklifimi kabul etmedi. O zaman son olarak ‘Çiftlikte bir akşam yemeği yiyelim’ diye ikna ettim.
Çiftliğe gittik, yemek yedik, yine bana dönmesini istedim.
Oysaki o başkası ile olduğunu söyledi, zaten bunu hissediyordum. Kıskançlık krizine girmiştim” derken…
Sonrasında özetle, Pınar’ın kendisine tuzak kurduğunu, elinde fotoğrafları olduğunu, bunlarla şantaj yaptığını, tehdit ettiğini, vs. filan da filan…
Yargıtay 1. CD’si neticede “canavar hissi ile tasarlayarak öldürme eylemini yoktur” dedi ve katilin bu anlatımlarına göre haksız tahrik uygulanması gerektiğini kabul etti.
Soğukkanlılığımı koruyarak hukukçu kimliğimle bir detay hatırlatmak zorundayım: Adli Tıp raporuna göre Pınar Gültekin varil içinde yakılırken ölmemişti, diri diri yakılmıştı.
Anlaşılan Yargıtay, Adli Tıp raporuna değil ama katilin “boynunu sıktığımda öldüğünü sandım, cesedi yok etmek için yaktım” savunmasına itibar etmiş.
Yargıtay 1. CD’sinin bu kararı, iki üyesinin kapsamlı karşı oyuna rağmen 3’e 2 oy çokluğu ile verdiğini de buraya not edeyim.
Kadınlar öldürülürken çığlık atar, öldürülünce de konuşamaz…
Katledenler arkalarından konuşurlar, yeni yeni öyküler yazarlar.
Yargı mensupları ne yapar peki? Bir kadının diri diri yakılmasını “sıradan” bir olay olarak mı görür?
Bir toplum, yargısıyla, siyasetçisiyle, yöneticisiyle bu kadar cinsiyetçi ve bu kadar duyarsız, bu kadar vicdansız ve bu kadar şiddeti sıradanlaştıran bir toplum haline dönüşür mü? Nasıl dönüşür?
Sayın cumhurbaşkanı, sizden bir ricam var…
Şu cinayet videosunu bir izleyin.
Yönettiğiniz ülkede kadınların böyle rahatça öldürülmesine karşı bir tedbir alır mısınız, almaz mısınız, onu bilemem… Ama hiç olmazsa ülkenin ne hale geldiğini görün.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları











































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.12.2025
12.12.2025
5.12.2025
28.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
7.11.2025
31.10.2025
17.10.2025
10.10.2025