Hakan AKSAY
MOSKOVA
Merhaba Nâzım.
İşte yine geldim sana.
Bir yıl önce yine Moskova’da, mezarın başında seninle vedalaşırken “Belki kısmet olmaz seneye sana gelmek”demiştim.
Bir gün olmayacak nasılsa...
Ama bu yıl da baş ucunda seninle sohbet edebilmek mümkün oldu işte.
* * *
70’li yılların ortalarında girdi hayatıma şiirlerin.
Giriş o giriş...
Mezarınla da 80’li yıllarda, senin de vaktiyle içinde olduğun “yasadışı” partinin genç bir üyesi olarak tanışmıştım.
90’ların başından beri her ölüm yıldönümünde yanına geldim.
Senin yerinde ben olsam benden bıkardım.
Üstelik – söylemesi ayıp – 90’ların ikinci yarısından itibaren 3 Haziran’ın Moskova’da kitlesel anma günü haline getirilmesinde ilk adımları atmak bana nasip oldu.
13 yıl Moskova’da senin adınla kurulan “anma komiteleri”nin başında oldum.
Sonrasında da bayrağı devralan arkadaşlar “veteran” ilan ettiler beni, bak hâlâ 3 Haziran’larda senin mezarının önündeki bu aydınlık alanın bir köşesinde durma görevi bende.

* * *
Durma, seni düşünme, şiirlerini hatırlama, seninle sohbet etme...
Sessizce...
Son 20 yılda senin mezarın başında o kadar çok konuşma yapmıştım ki...
Senin yerinde ben olsam, mezarımdan kalkıp “Yeter artık, yine konuşturmayın tepemde bu adamı!” diye haykırırdım.
Tamam, sustum...
Ama bunca yıldır sen de beni biraz olsun tanıdıysan, benim ne kadar geveze olduğumu, sessiz dursam bile susamayacağımı bilirsin.
Onun için şimdi de konuşuyorum.
İçimden...
Sessizce...
Seninle dertleşiyorum Nâzım...
Sevgili dostum benim...
Tanışmadan adıyla hitap ettiğim arkadaşım...
Şairim...
Yoldaşım...
Gençliğim...
Orta yaşım...
Yaşlılığım...
* * *
Yine geldim sana bak.
Yine kısmet oldu Moskova’nın güneşli bir gününde Novodeviçye Kabristan’ında sana uzanan muhteşem “mezarlar koridoru”nda adımlamak...
Yine heyecanlanmak, senin “rüzgâra karşı yürüyen adam” anıtının önünde “yok, ne gerek var gözlerimin yaşarmasına, bunca yıl geçmişken üstelik” diye saçmalayıp pek kimsenin göremeyeceği uzak bir köşeye çekilmek vakti geldi...
* * *
Nâzım...
Seni öyle çok hatırlıyorum ki son zamanlarda...
Bizim “Sultan” (sen onu tanımazsın – ne mutlu sana – ama o sana “yurttaşlık hakkı bahşettiği”yle bile kaç kez övünmüştü, biliyor musun?) geçen gün yine herkese çattı...
“İçerdeki muhalefet”ten başladı, Amerikan New York Times’a kadar saydırdı.
Aklıma sen geldin...
Ne diyordun o ünlü şiirinin başında:
“Nev York Tayms gazetesi 29 Aralık 1954 tarihli sayısında ‘Türkiye Geriliyor’ başlıklı bir başyazı yayımladı. Bu başyazıda şöyle satırlar var : "O, basın hürriyetini yok ediyor... Basında kendisini tenkit edenleri hapse atıyor... Siyasi muhalefeti eziyor...”
* * *
Ve devamında, 1955 tarihli o şiirindeki dizelerle:
“İlle de asıp kesmek geliyorsa içinden
Ezmekte devâm et Barışçılar'ı...
Şu muhalefetle de alıp veremediğin ne?
Niye öyle hışımla yürüyorsun üstüne?
Senin bindiğin dallar ve bindiğimiz dallar,
Unutma bu dallardan başka asıl ağaç var,
öfkeyle homurdanan yarı çıplak, yarı aç,
bizi silkip atmaya fırsat kollıyan ağaç...”
* * *
Nasıl hatırlamazsın şimdi bu dizeleri!
Bunu ve diğerlerini...
Senin iktidarlara ve zulme karşı nasıl savaştığını...
Seni tehdit edenlere karşı cesaretini...
Neredeyse senin mezar taşınla da arkadaş olan ben, şimdi yine mikrofonu kapsam da buradan, Moskova’dan yönümü Türkiye’ye dönüp senin sözlerinle bağırsam:
“Behey!
Kara maça bey!
Halka ahmak diyen sensin.
Halkın soyulmuş derisinden
sırtına frak giyen sensin.
Yala bal tutan beş parmağını
beş çürük muz gibi,
homurdanarak dolaş besili bir domuz gibi.
Meydan senin...
mi dersin?
Hata edersin,
bizde o göz var mı baksana!”
* * *
Nâzım...
Bu yıl da geldim sana...
Ama aklım memlekette kaldı.
Başımız belada.
“Hiç kurtulmadı ki zaten beladan” deme, bu seferki az buz değil...
Bir Sultanımız var, bir de Saray...
Daha başka bir sürü şeyimiz de eksik değil:
Yolsuzluk mu dersin...
Cinayet ve katliamlar mı...
Komşu topraklara yollanan silahlı TIR’lar mı...
Polis baskısı ve bol keseden savcı ithamlarıyla mahkeme kararları mı...
Muhalefet edene, sokağa çıkana, gazetecilik yapana yönelik tehditler mi...
* * *
İşte yine 3 Haziran ve ben bir kez daha Moskova’da, senin mezarının başındayım.
Ama yüreğim geride, Türkiye’de kaldı.
Ve pıt pıt atıyor...
Ne olacak?
Nereye gideceğiz?
Senin şiirlerini yazdığın “Hürriyet günleri” ne zaman gelecek bizim topraklara?
Yoksa yine diktatörlük zulmü mü var kaderde?
Nâzım...
3 Haziran’da buradayım...
Ama günlerdir, haftalardır 7 Haziran’ı yaşıyorum.
7 Haziran’da seçimler var.
Bir kez daha “geleceğimiz yazılacak” bu pazar...
Adaleti adında taşıyan bir iktidar, adaletsizliklerin en büyüğünü sergiliyor.
Yalanlar, iftiralar, baskılar havalarda uçuşuyor.
Yasaklar, davalar, barajlar ve duvarlar her yanımızı kuşatmış.
Ama bir ışık var!
O barajları ve duvarları yıkacak bir ışık...
Ne diyordun sen:
“O duvar
o duvarınız,
vız gelir bize vız!
Sükun yok, hareket var
bugün yarına çıkar
yarın bugünü yıkar
ve durmadan akar
akar akar...”
@AksayHakan
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Azerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı?
1.08.2025 - Bırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda
17.07.2025 - Zindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı
26.06.2025 - Rusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir
22.06.2025 - Putin’in İstanbul görüşmeleri önerisi ile İmamoğlu davasının ilgisi ne?
11.05.2025 - Savaşın 80. yıldönümünde herkes samimi bir cevap versin: Yetmedi mi?
10.05.2025 - Taksim Meydanı’yla konuştum dün
13.04.2025 - İyimserlik ve kötümserlik üzerine ya da altı ay sonra her şey bitecekse
29.03.2025 - CHP ve DEM operasyonları: Amaç Rusya usulü “sistem içi muhalefet” mi?
20.03.2025 - Trump’ın kafasındaki raflar: Çin, Avrupa, Ukrayna, Rusya, popülist sağ…
6.03.2025
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları




























































Ad Soyad Giriniz...
"Yeni Medya, daha doğru dürüst büyüyüp gürbüzleşemeden, yetkinleşip rüştünü ispat edemeden maddi-manevi baskı içinde buldu kendini. İktidar, aşağı yukarı her iktidarın yaptığı hatayı tekrarladı. Taraftarlıkla yetinemedi, yüzde yüz sadakat istedi." Sizden bir pasaj aldım. Ben, Ciner medyasını bağımsız olmaya çalışan, fırsat verilmeyen "yeni medya" olarak tanımladığınızı anladım bu ifadeden. Aklınıza, benim şu anda düşünemediğim başka örnekler de gelmiş olabilir, bilmiyorum. Yeni barış sürecinin başlamasından hemen sonra "Taraf"ta gerçekleştirilen operasyon hakkında düşüncelerinizi de öğrenmek isterim. Böylelikle genel tabloyu daha nesnel çizebiliriz belki. Saygılar. Gürbüz Özaltınlı.