Hakan TAHMAZ
Suriye'de 8 Aralık 2024’de yalnızca iç savaş sona ermedi veya Baas rejimi devrilmedi. 13 yıl gibi oldukça uzun süren bir savaşta, Suriyeliler yakın tarihimizin en ağır bedelini ödediler.
Birleşmiş Milletler verilerine göre, savaşta 500 binden fazla insan hayatını kaybetti. 6,8 milyon kişi yerinden oldu. 5,5 milyon kişi mülteci olarak başka ülkelere sığındı.
Farklı toplum kesimleri arasında giderilmesi kolay olmayacak husumet, ayrışma ve düşmanlıklar yaratıldı. Bir arada yaşama arzuları derinden sarsıldı. Bunlar, Suriye’de inşa edilecek barışın kırılgan olma olasılığının zeminlerini oluşturuyor.
Beşar Esad’dan geriye; dağılmış, parçalanmış ve çökmüş bir Suriye kaldı. Şimdi, bu parçaları bir araya getirip bir ülke kurmak sabır, empati ve sarsılmaz bir irade gerektiriyor. Suriyelilerin iyileşmesi, bu derin yarayı kabul etmekle ve yüzleşmekle başlayabilir.
Buna paralel mutlaka farklı inanca, farklı etnik kimliğe, farklı sosyal, siyasal toplumsal duyarlılıklara sahip Suriyelilerin bir arada yaşamalarını garanti altına alacak, toplumsal uzlaşmayla belirlenmiş, çoğulcu ve adil siyasal irade sergilenmesi bir keyfiyet değil bir zarurettir.
Bunlar, yeni bir Suriye kimliğine ulaşmak hedefiyle hareket edildiğinde başarılabilir. Bu zor ama vazgeçilmez sorumluluktur.
Suriyelilerin büyük bir toplumsal uzlaşı ve katılımcılıkla “sadece kendi hikâyelerini” yazma cesareti, sabrı ve beceriyi göstermeleri, küresel ve bölgesel aktörlerin bunu kolaylaştıran, dayanışan ve saygı duyan bir rıza göstermesi, yeni Suriye'nin inşasını hızlandırabilir. Suriye yıkımında yitirilen değerler ve insanlık yeniden kazanılabilir.
Lübnan, Irak ve Afganistan’dan alınan dersler bu süreçte kritik bir yol gösterici olmalı. Her üç örnekte de toplumsal ve yerel dinamiklerin yapay mutabakatları veya gözardı edilmesi ve dışlanması söz konusu. Dış müdahalelere fazlasıyla bağımlı, açık ve sürdürülebilir olmayan yapay sistemlerin, eski rejimlerin yaralarının iyileşmesini sağlayamadığı ortada. Bu iki örnek, Suriye’nin yeniden inşa sürecinde yapılması gerekenlere dair önemli ipuçları veriyor.
Yeni Suriye rejiminin rotasını belirleyecek adımlar, peş peşe ve hızla atılıyor. Bunların en önemlilerinden bir de hafta başı Beşar Esad yönetimini deviren İslami silahlı grupların komutanlarıyla Ahmed el Şara liderliğindeki yeni yönetimin toplantısı oldu. Taraflar silahlı grupların Savunma Bakanlığı çatısı altında birleşmesi konusunda anlaştılar.
Bu konudaki tartışmaların esas odağındaki SDG Sözcüsü Ferhad Şami ise AFP’ye verdiği demeçte, entegrasyonun 'doğrudan tartışılması gereken' bir mesele olduğunu, sorunların çözümü için Şam ile doğrudan diyaloğu tercih ettiklerini açıklayarak ortak çözüme kapılarının açık olduğunu ifade etti.
Ademi merkeziyetçi yönetim, Suriye'nin toprak bütünlüğünün güvencesini daha da sağlamlaştıracağı gibi parçalanmış toplumu ortak payda ve duyarlıklarda gönüllü bir arada tutacak ve demokratik güvence altına alacak bir model olarak geliştirilebilir.
ADEMİ MERKEZİYETÇİ BİR REJİM
Bu doğrultuda, her alanda atılacak her türden adımın; dil, din etnik ve kültürel gibi birçok yönden çoğulcu olan Suriye’nin siyasal, sosyal, kültürel yapısına uygun, çoğulcu, demokratik, insan hakları rejimine uygun olması bir zorunluluktur. Siyasal, kültürel, sosyal, etnik, inançsal çoğulculuğu esas almayan bir sistemin inşa edilmeye çalışılması beyhude bir çaba olacağı gibi, yeni Suriye'de çeşitli kesimler arasında çatışmanın farklı biçimlerde ve boyutlarda sürmesinin toplumsal zeminini oluşturacaktır.
Başka bir ifadeyle, toplumun birçok kesimini dışlayarak ve gerçek anlamda kapsamlı olmayan, çoğunlukçu bir yaklaşımla davranan veya farklılıkları çoğunluğun himayesi altına alan bir rejim, Baas rejiminin başka bir versiyonundan başka bir şey olamaz.
Çoğunlukçu Baas rejimi yerine çoğulcu yeni bir rejim modeli Suriyelilerin başkalarının hak ve hukukuna müdahil olmadan bir arada nasıl istiyorlarsa öyle yaşamalarının panzeridir.
19.yüzyıldan miras, tekçi, merkezi yönetim modeli yerine ademi merkeziyetçi yönetim modelinin tercih edilmesi, çökmüş Suriye'yi ayağa kaldırabilecek tek çıkış yoludur.
Merkez, yerel yönetim arasındaki yetki ve görev paylaşımının, Suriye'nin, sosyal, siyasal toplumsal gerçekleri ile uyum içinde, büyük bir uzlaşıyla ve isabetli olarak kurulmasından başka her türde arayış, yeni kriz ve sorunların habercisi olacaktır.
Ademi merkeziyetçi yönetim, Suriye'nin toprak bütünlüğünün güvencesini daha da sağlamlaştıracağı gibi parçalanmış toplumu ortak payda ve duyarlıklarda gönüllü bir arada tutacak ve demokratik güvence altına alacak bir model olarak geliştirilebilir. Bunun dünyada birçok örneği olduğu gibi, iç savaş döneminde fiili olarak Doğu ve Kuzey Suriye deneyiminden de yararlanarak Suriye’nin bütününe yönelik özgül bir model geliştirilebilir.
Böylesi bir model geliştirmek, Türkiye'nin Doğu ve Kuzey Suriye modelini bekasının gerekçesi olarak algılamasının önüne geçecek şekilde, sınırların güvenliğinin merkezi yönetime bırakılması ya da mevcut yeni yönetimin çağrısında olduğu gibi tek çatıda toplanırken kent içi güvenliği yerelde seçilen yerel yönetime bırakan modellerle aşılması imkânı yakalanabilir. SDG sözcüsü Ferhad Şami'nin yukarıda aktarılan sözleri de bunun işaretleri ve arayışı olsa gerek.
Tekçiliğin ve merkeziyetçiliğin Şam'a taşıması terk edilmeli
Ankara üç haftadır Suriye'nin yeniden yapılanması konusunda fazlasıyla iştahlı. Aynı zamanda ağır bir sorumluluğun altına da girildi. 8 Aralık öncesi İran'ın pozisyonunu almaya soyundu. Tabi bunu bölgesel güç odakları ve aktörler sineye çekmeyecekler mi, yaşayıp göreceğiz.
Arap Baharı’nda olduğu gibi “yeni Osmanlıcılık” hayaline kapıldığını gösteren davranış ve yaklaşım sergiliyor.
Çözmediği Kürt sorununu, bütün yön ve boyutlarıyla Suriye'nin yeni yönetimine taşıyan, kırmızı çizgilerle yeni Şam yönetimine rota çizen bir durumda.
8 Ekim öncesi sınır güvenliğinden ve beka sorunundan söz eden Ankara, şimdi bütün enerjisini kendisiyle iyi ilişki içerisinde olmayan Kürtlerin, Suriye demokratik muhalefetinin Suriye'nin geleceğinin belirlemesinde etkisiz olması için harcayan bir görüntü veriyor. Suriye'deki Kürt demokratik güçlerine düşmanca yaklaşmayı ve tasfiye arzusunu terk etmeli.
Meselenin Türkiye için salt beka ve güvenlik değil siyasal tercih olduğu açığa çıktı. Demokratik Kürt hakları karşıtlığı Suriyelilerin sırtlarına yükleniyor.
Ankara, kendisine hayrı dokunmayan, tekçi, çoğunlukçu ve merkeziyetçi yönetim modelini Şam'a taşımak gibi büyük bir yanlışa düşmemeli. Aksi halde ortaya çıkacak sorunların da ilk sıra sorumlusu olacağı gerçeğini unutuyor. Parçalanmış, düşmanlaştırılmış ve kutuplaşmış toplumları soba zoruyla veya tekçilikle ilelebet bir arada tutmanın imkansız olduğu da unutulmalıdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.04.2025
20.02.2025
1.02.2025
29.12.2024
26.10.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
6.12.2023
17.06.2023